ÇİN HALK CUMHURİYETİ
Çin Halk Cumhuriyeti; Asya'nın doğusunda, ekvatorun kuzeyinde yer alır. Tüm kıyı bölgeleri Pasifik Okyanusu kıyısındadır. Moğolistan, Rusya, Kuzey Kore, Vietnam, Laos, Myanmar, Hindistan, Bhutan, Nepal, Pakistan, Afganistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan ile komşudur.
Yaklaşık 9.6 milyon km² yüzölçümü ile alan olarak Rusya ve Kanada’dan sonra dünyanın üçüncü büyük ülkesidir. Ülkenin kuzeyi ile güneyi arasındaki uzaklık 5500, batısı ile doğusu arasındaki uzaklık 5200 kilometredir. Batı ile doğu arasında dört saatin üzerinde saat farkı bulunur.
Yaklaşık 1.3 milyar nüfusu ile dünyanın en kalabalık ülkesidir. Halen dünya nüfusunun %20’sinden fazlası Çin Halk Cumhuriyeti topraklarında yaşamaktadır. Nüfus sorunu nedeniyle 1978 yılında, ülkede “şehirlerde aile başına tek çocuk, kırsal kesimde ve etnik toplulukların bulunduğu bölgelerde aile başına 2 çocuk sahibi olmaya izin veren bir aile planlaması programı” başlatılmıştır. Bu program sonucunda nüfus artış hızı orta düzeye inmiştir. Ancak hala çok yüksektir. Son yıllarda bu uygulamadan taviz verilmeye başlanmıştır. Nüfus ülkenin doğusunda ve güneyinde yoğunlaşmıştır. Ülkenin batısında ve kuzeyinde dağlık ve çöl alanlar nedeniyle yerleşim birimi çok azdır. Halen ülke nüfusunun %36.22’si şehirlerde, kalanı kırsal kesimdedir. Nüfusun %90’ı Han Çini’dir. Kalan bölümünü diğer etnik topluluklar oluşturur. Halen ülkede farklı dil, gelenek ve kültüre sahip 55 etnik topluluk ve çok sayıda lehçe söz konusudur. 1913 yılından beri Mandarin Lehçesi ulusal lehçe olarak ön plana çıkarılmıştır.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin resmi bir dini bulunmamaktadır. Din açısından çoğulculuk söz konusudur. “Konfüçyüs yaklaşımı”, “Taoizm”, “Şamanizm”, “Budizm”, Müslümanlık ve Hıristiyanlık bunlardan bazılarıdır.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin üçte ikisi dağ, tepe veya yüksek platolarla kaplıdır. Çin, Nepal ve Pakistan sınırında yer alan Himalaya Sıradağları ülkenin güneybatısındadır. Nepal sınırındaki “Everest Tepesi” 8850 metre yükseklikle dünyanın en yüksek tepesidir. “Tibet-Qinghai Platosu” 4000 metrenin üzerinde yüksekliğe sahiptir. Çin'in kuzeyinde ve kuzey batısında “Taklamakan” ve “Gobi Çölleri” bulunmaktadır. Ülke toprakların sadece %12’si tarıma elverişlidir. 4345 km uzunluğundaki “Sarı Nehir (Huang He)” ülkenin en önemli nehirlerinden biridir. Ülkenin en uzun, dünyanın üçüncü uzun nehri 6300 km uzunluğundaki “Yangzi Nehri’dir (Chang Jiang)”. Her iki nehir de korkunç selleriyle ünlüdür. Yangzi Nehri’nin 1931 yılında taşması sonucu 3 milyon kişi yaşamını yitirmiştir.
Çin’in tarihi geçmişi çok eskilere dayanır. Araştırmacılar Beijing’in güneybatısında “Zhoukoudian’da” bir mağarada 500 bin yıl önce yaşadığı anlaşılan antik “Peking Man” iskeleti bulmuşlardır. Bu iskelet ile aynı bölgede bulunan diğer iskeletler ve aletler Çin tarihinin çok uzun bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir.
Çin tarihi kronolojik açıdan incelenirse; 80 ile M.Ö. XXI. yüzyıl arası neolitik dönem, M.Ö. 2100-1600 arası “Xia Dönemi’dir”. Ancak “Xia Hanedanlığı’nın” varlığı konusunda Çin tarihçileri arasında fikir birliği bulunmamaktadır. M.Ö. 1600-1100 arası “Shang Hanedanlığı”; M.Ö.1100-256 arası “Zhou Hanedanlığı Dönemi’dir”. Ariktokrat aile devletlerini birleştiren “İlkbahar ve Sonbahar Dönemi” M.Ö. 770-476 arasındadır. Bu dönemde devlet yönetiminde “Konfüçyüs’ün (551-479)” fikirlerinin yoğun etkisi görülmektedir. “Savaşçı Devletler Dönemi (Warring States Period)” ise M.Ö. 403-221 arasındadır.
M.Ö 221 yılında “Qin Shi Huang Ling” ülkedeki bölünmüş yapıya son vermiş, tüm devletleri birleştirmiş, Çin’in ilk hükümdarı olmuş, “Qin Hanedanlığı’nı” kurmuştur. Qin, Xi’an şehrinde, içinde “Terra- Cotta Askerleri’nin” yer aldığı büyük bir anıtmezarı yaptırmış, farklı devletlerin oluşturduğu savunma duvarlarını birleştirmiş, bugünkü “Çin Seddi’nin” temeli atmıştır. Ağırlık, ölçü birimleri, para ve yazı onun döneminde standartlaştırılmıştır. M.Ö. 221- 206 arasında devam eden Qin Hanedanlığı’nın yerini M.Ö. 206- M.S. 220 arasında “Han Hanedanlığı” almıştır. Bu dönem Çin tarihinin altın çağını oluşturmaktadır. Vietnam, Merkezi Asya, Kore, Çin’in kontrolü altına girmiş, MÖ 119 yılında “İpek Yolu” boyunca Asya/Avrupa ile ticaret başlatılmış, ilk “Çin Sözlüğü” yazılmış, “Budizm” yayılmaya başlamıştır. Ancak imparatorluk 220 yılında, “Wei”, “Jin”, “Kuzey ve Güney Hanedanlıkları’na” bölünmüştür. Dört yüzyıl süren bölünmenin ardından, 581 yılında, “Sui Hanedanlığı”, Çin’i yeniden birleştirmiş, yeni bir yasal sistem oluşturmuş, topraklar genişletilmiştir. Bu dönemde kuzey ve güney Çin’i birleştiren büyük kanal’ın yapımına başlanmış, Çin Seddi’nin bazı bölümleri onarılmıştır.
618 yılında Sui Hanedanlığı yıkılmış yerine geçen “Tang Hanedanlığı” 907 yılına kadar hüküm sürmüştür. Bu dönemde yönetim merkezileşmiş, Budizmin etkisi artmış, Xi’an İpek Yolu nedeniyle dünyanın en büyük şehirlerinden biri olmuş, “İmparatoriçe Wu” ilk kadın imparatoriçe olarak ülkeyi yönetmiş, şiirin önemi artmıştır. Ancak bazı topraklar kaybedilmiştir. 907-960 yılları arasında Tang Hanedanlığı’nın çöküşünün ardından 5 Küçük Hanedanlık işbaşına geçmiş, kuzey ve güney Çin’de küçük eyaletler şeklinde 10 Krallık ortaya çıkmıştır. 960-1279 yılları arasında “Song Hanedanlığı”, Çin’i yeniden birleştirmiştir. “Yeni Konfüçyüs Felsefesi” XI. ve XII. yüzyılda önem kazanmıştır. Bu dönemde birçok şehir kurulmuş, barut kullanılmaya başlanmış, mimarlık, tarih, şiir, resim, porselen ve bahçe işlerinde büyük gelişmeler sağlanmıştır.
“Cengiz Han”, 1206-27 yılları arasında Çin’i işgal etmiş, “Moğollar”, 1214 yılında Sarı Nehrin kuzey tarafındaki bölgeyi ele geçirmişlerdir. 1271 tarihinde “Kubilay Han”, imparatorluğunu ilan etmiş ve “Yuan Hanedanlığı Dönemi’ni” başlatmıştır. 1279-1368 yılları arasındaki bu dönemde bütün Çin ele geçirilmiş, Beijing başkent olmuştur. 1368 yılında Han Çinlileri’nin, Moğolları devirmesinden sonra “Ming Hanedanlığı” kurulmuş, 1644 yıllına kadar Ming Dönemi devam etmiştir. 1533 yılında “Macau”, Çin’de ilk Avrupa yerleşimi ve Portekiz ticaret limanı olmuştur.
1644 yılında “Mançurya’dan” gelen, Han Çini olmayan “Mançurlar”, Beijing’i ele geçirmiş, “Qing Hanedanlığı Dönemi’ni” başlatmışlardır. Ancak bu dönem başarısızlıklarla dolu bir dönem olmuştur. Çin XIX. yüzyılın ortalarından itibaren Portekiz, Birleşik Krallık, Fransa ve ABD ile ticari ve siyasi ilişkiler kurmaya başlamıştır. Birleşik Krallık, Hint pamukluları ve afyonunu, çay ve ipekle değiştirmeye başlamış, Çin üst makamları bu ticareti engellemeye çalışmışlar, afyon ithalini yasaklayan kararlar almışlardır. Bunun üzerine 1839-1942 yılları arasında Birleşik Krallık güçleri Çin sahillerine çıkmış, İlk “Afyon Savaşı” 1841 yılında başlamış, bu savaşlardan Birleşik Krallık galip çıkmıştır. 1842 yılında imzalanan “Nanjing Anlaşması” ile beş Çin limanı Birleşik Krallığa açılmış, Hong Kong Adası Birleşik Krallığa bırakılmıştır. Daha sonra yapılan anlaşmalarla ABD ve Fransa’ya da aynı haklar tanınmıştır. 1851- 1860 yılları arasında ülkede çeşitli ayaklanmalar olmuştur. 1858 yılında yapılan “Tianjin Anlaşması” ile Birleşik Krallık ve Fransa yeni haklar elde etmiş, bir süre sonra aynı haklar ABD ve Rusya’ya da tanınmıştır. 1860 yılında ise Birleşik Krallık ve Fransız askerleri Beijing’deki yazlık sarayı yakmış, “Kowloon Yarımadası” Birleşik Krallığa bırakılmıştır.
Çin’in, Kore üzerinde denetim kurmak istemesi üzerine 1894-1895 yılları arasında bu defa Japonya ile savaş başlamış, bu savaşlar sonunda Çin, Kore’nin bağımsızlığını tanımış, “Formoza Adası’nı” da Japonya’ya vermek zorunda kalmıştır. 1900 yılında “Boxer İsyanı” yabancı güçleri ülkeden çıkarmak amacıyla başlatılmıştır. 1911 yılında devrim yapılmış, 1912 yılında imparatorluk kaldırılmıştır. 1916-1928 yılları arasında bazı eyaletler bağımsızlıklarını ilan etmişler. İç karışıklıklar başlamıştır. 1919 yılında Beijing ‘de milliyetçi hareket başlatılmış, 1921 yılında da Shanghai şehrinde “Komünist Parti” kurulmuştur. Çin, 1917 yılında sembolik olarak I. Dünya Savaşı’na girmiş ancak bir çok şehir Japonya tarafından işgal edilmiştir. 1925 yılında milliyetçilerin lideri yönetimi ele geçirmiş, Japonlara karşı savaşarak bir çok şehri geri almıştır. 1927 yılında komünistlerin başına “Mao Zedong’un” geçmesiyle parti güçlenmeye, milliyetçilerle çatışmaya başlamıştır. Ancak 1937 yılında ABD ve Birleşik Krallığın desteğiyle iki grup Japonya’ya karşı birlikte savaşmışlardır.
II. Dünya Savaşı’nda Japonya yenilince, komünistlerle milliyetçiler baş başa kalmış, Mao yönetimindeki komünist birlikleri kısa sürede ülkeye hakim olmuşlardır. Yönetim tamamen komünistlerin eline geçince, “Milliyetçi Çin Hükümeti”, “Formoza (Taiwan) Adası’na” çekilmek zorunda kalmıştır. Böylece Çin, “Çin Halk Cumhuriyeti” ve “Milliyetçi Çin Cumhuriyeti” olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından Mao, sosyalist bir devlet kurmak için çalışmaya başlamıştır. 1958 yılında başlattığı modernleşme hareketi, sanayi ile tarımı birleştirmeyi öngören düzenlemeleri büyük başarısızlığa uğrayınca siyasi açıdan zor durumda kalmıştır. Bu başarısızlığı 1960'larda partinin “Maoistler” ve “Pragmatistler” olarak ikiye ayrılmasına neden olmuştur. Mao bir süre arka plana çekilmiş, daha sonra "Kültürel Devrim" adlı yeni bir dizi çalışmayla siyasi hayata aktif olarak tekrar geri dönmüştür. 1976 yılında ölünceye kadar Kültürel Devrimi devam ettirmiştir. Mao Kültürel Devrim üzerine düşüncelerini "Küçük Kırmızı Kitap’ta” yayınlamış, bu kitap tüm halka dağıtılmıştır. Mao ve “Zhou’nun” ölümünün ardından “Çin Komünist Partisi” içinde "Ilımlılar" ve "Radikaller" olmak üzere iki kutup oluşmuş ancak Ilımlılar üstün gelmişlerdir.
“Çin Ulusal Kongresi”, 1978 yılında, “Modernizasyon Programı” kabul etmiş, bu programın gerçekleştirilebilmesi için yabancı sermayeye gereksinim duyulmuştur. Bu amaçla Japonya ile önce ticaret antlaşması, daha sonra dostluk anlaşması imzalanmış, aynı zamanda A.B.D ile ilişki kurulmuştur. Bu ülkeleri daha sonraki yıllarda diğerleri izlemiştir.
Uzun yıllar kapalı bir ekonomik yapıya sahip olan Çin, reformları ve dışa açılımı iki aşamada gerçekleştirmiş, 1978-1991 yılları arasındaki ilk aşamada önce kırsal kesimde başlatılan reformlar, daha sonra şehirlerde odaklanmıştır. İkinci aşamaya 1992 yılında başlanmış olup, hala devam etmektedir. 2001 yılında “Dünya Ticaret Örgütü’ne” üye olan Çin halen dünyanın en büyük ihracatçılarından biridir. Ülke rekor düzeyde dış yatırım çekmektedir. Satın alma paritesine göre hesaplandığında dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin; ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel dönüşümünü, Komünist Partisi'nin denetimi altında belli bir plan ve program çerçevesinde gerçekleştirmektedir.
Ülkede Komünist Parti dışında sekiz siyasi parti vardır. Yasama yetkisi yılda bir defa toplanan “Ulusal Halk Kongresi'nin” elindedir. Ulusal Halk Kongresi’nin yürütme meclisi olan “Daimi Komisyon”, kongre üyeleri tarafından, kendi aralarından seçilen bir başkan, 13 temsilci, bir genel sekreter ve 65 milletvekilinden oluşur. Yürütme yetkisi başbakan, 12 temsilci, 32 bakan veya bakan seviyesindeki komisyon başkanları ve genel sekreterden oluşan hükümete aittir. Yürütmenin bir kolu olan Devlet Başkanı kongre tarafından dört yıl için seçilir.
Ülke; idari bakımdan merkezi hükümetin kontrolü altında 23 eyalet (Taiwan dahil), 5 otonom bölge (İç Moğolistan, Guanggxi Zhuang, Tibet, Ninxia Uygur, Ningxia Hui), 4 belediye (Beijing, Shanghai, Tianjin, Chongqing) ve 2 Özel İdare Bölgeye (Hong Kong, Macao) bölünmüştür.
Çin’i ziyaret için en uygun aylar mart-nisan ve eylül-ekim aylarıdır. Haziran-ağustos ayları arası turizm açısından en kalabalık sezonu oluşturur. Yüzölçümünün fazlalığı nedeniyle ülkenin farklı bölgelerinde farklı iklim yapısı görülür. Ancak iklimi genelde yazın çok sıcak ve nemli, kışın soğuk ve kuru geçer. Temmuz en yağışlı aydır.
Çin çok büyük bir ülke olduğu için tüm ülkeyi dolaşmak zordur. Uzun bir zaman gerektirir. Türkiye’deki seyahat acentalarının düzenlediği programlar genellikle Beijing, Xian, Guilin, Shanghai şehirlerini içerir. Son yıllarda bazı seyahat acentaları bu şehirlere ek olarak İç Moğolistan, Tibet, Nepal veya Yangzi Nehri’ni de içeren farklı içerikli tur programları düzenlemeye başlamıştır. Ancak dil konusunda sorun yaşamayacağınızı düşünüyorsanız bireysel olarak da bu ülkeyi ziyaret edebilirsiniz.
Yeşil Pasaport dışında diğer pasaport sahiplerinden vize isteyen Çin Halk Cumhuriyeti’ne gitmek için THY veya Katar Hava yolları’nı tercih edebilirsiniz. Ancak THY’nı tercih ederseniz hem daha kısa zamanda ülkeye ulaşır. Hem de uçuş mili kazanırsınız. Katar Hava yolları’nı tercih ederseniz Doha aktarmalı uçuş yaptığınız için uçuş süreniz uzar. Uçaklardaki gecikme nedeniyle saatlerce çok küçük bir havaalanı olan Doha Havaalanı’nda beklemek zorunda kalır. Hem de mil kazanma şansını kaybedersiniz. Ancak havaalanında kalma süreniz çok uzun ise Doha’ya girebilmek için; havaalanında bir otele rezervasyon yaptırarak ve havaalanında kalış sürenizi doğrultusunda, günlük veya birkaç saatlik bir tur programı alarak Katar’ın başkenti Doha’yı da kısa sürede gezebilirsiniz.
Çin’e ziyaretiniz sırasında bavulunuzda veya el çantanızda kesinlikle yiyecek bulundurmamaya özen göstermelisiniz. Zira her türlü yiyeceğe ülkeye girişte havaalanında köpekler tarafından yapılan tespit sonucu el konmaktadır. Ayrıca havaalanında saatlerinizi 5 saat ileri almayı unutmamalısınız.
Ülke içindeki seyahatlerinizde de havayolunu tercih etmenizde yarar vardır. Ancak her şehirde havaalanı olmadığını ve havaalanlarının da şehirden oldukça uzak olduğunu unutmamalısınız.
Şehir içi ulaşımda, büyük şehirlerde trafik çok yoğun olduğu için en iyi ulaşım aracı metrodur. Hatlar genelde kolaydır. Büyük ölçüde İngilizce yönlendirme bulunduğundan, biraz dikkatle, gideceğiniz yere rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Ancak metronun çok kalabalık olduğunu ve her şehirde bulunmadığını bilmelisiniz. Otobüsler ise çok kalabalıktır. Fiyatı çok ucuz olan taksi ulaşım için iyi bir seçenektir. Ancak taksi şoförleri İngilizce bilmediğinden gideceğiniz yerin adını ve adresini mutlaka otel resepsiyonunda İngilizce bilen bir görevliye Çin alfabesi ile yazdırmanız veya havaalanından, otel resepsiyonundan, odanızdan ücret karşılığı alacağınız, son derece güzel hazırlanmış, şehirde gezilecek önemli yerler hakkında kısa bilgi veren, bunların İngilizce ve Çince adlarını yazan haritaları yanında bulundurmanız ve gideceğiniz yerin Çince adını şoföre göstermeniz gerekir. Ayrıca taksiye taksi durağından veya otelden binmediyseniz taksimetresi olup olmadığını kontrol etmenizde veya fiyatı konusunda taksiye binmeden anlaşmanızda yarar vardır. Zira taksimetresi olmayan araçlar veya taksimetresi olsa da yağmur zamanı veya kalabalık saatlerde taksimetreyi çalıştırmak istemeyen araçlar sizi aynı yolu çok iyi pazarlık etseniz bile 3 katından fazla bir fiyata götürebilir. Şehirleri gezmek için diğer bir yöntem de büyük oteller ve turizm bürolarından şehir turlarını öğrenerek onlara katılmaktır.
Çin ve Çinliler birçok bakımından size ilginç gelebilir. Örneğin; siz tarihi yerlerin fotoğraflarını çekmeye çalışırken, bir Çinli yanınıza yaklaşarak sizinle fotoğraf çektirmek isteyebilir. Çinlilerin, yabancılarla fotoğraf çektirme merakı geçmişe oranla azalmakla birlikte kırsal alanlarda bu tür taleplerle karşılaşabilirsiniz. Gelir dağılımı adaletsizliği, yoksul kırsal nüfusun fazlalığına bağlı olarak büyük şehirlerde, turistik mekanlarda dilenciler ısrarla peşinizde dolaşabilir. Yürütülen kampanyalar sonucu geçmişe göre azalmakla birlikte her yerde yere tüküren insanlarla karşılaşabilirsiniz. Ara sokaklarda, bazen ana caddelerde çok şık gezen Çinlilerin yanında doğal bir şekilde pijama veya fanila ile dolaşan, aşırı nemden dolayı tişörtünü kaldırıp göbeğini havalandıran erkekleri, yere çizilmiş çizgiler üzerinde taş veya kağıt oynayan yaşlıları, parklarda, bazen sokaklarda hem spor hem telafi amacıyla mistik yönü de bulunan “taijiquan” ve “qigong” yapan kadın ve erkekleri görebilirsiniz. Ayrıca parklarda veya sokakların bazı köşelerinde müzik eşliğinde son derece estetik şekilde, grup halinde salsa, tango yapan, birbirlerini tanımasalar bile dans eden kadın ve erkekleri veya bir köşede şarkı söyleyen, yerel müzik aleti çalan grupları seyredebilirsiniz. Güneş bulutların ardından görülse bile şık şemsilerle dolaşan, bisiklet veya akülü motor kullanırken yüzleri ve kollarını güneşten korumak için yüzlerini miğfer şeklindeki şapkalarla örten veya bir gömleği ters yönde giyerek kollarını ve bedenlerinin ön tarafını güneşten koruyan kadınları görebilirsiniz. Yerel bir Çin lokantasında yemek yerken yediği yemeğin artıklarını masaya ve yere atanlarla karşılaşabilir veya çok gürültülü şekilde yemek yiyen, el sıkmaktan kaçınan, selamınıza asla yanıt vermeyen, otobüs veya metro gelinceye kadar sırada bekleyen ancak bu araçlar geldiğinde sırayı unutarak sizi adeta ezerek araçlara binmeye çalışan insanlarla, yolda asla yayalara yol vermeyen araç sürücüleri ile sık sık karşılaşabilirsiniz. Buna karşılık dil bilmese bile elinizdeki Çince yazıya bakıp işaretle yolu tarif etmeye çalışan, Turizm Bürolarında kapıdan girince size hizmet vermek için bir asker disipliniyle hemen ayağa kalkan görevliler görebilirsiniz. Bu ve benzeri davranışlar karşısında kültürü ve gelenekleri çok farklı bir ülkeye geldiğinizi hemen hissedersiniz.
Çin Halk Cumhuriyeti reformlar sonrasında milyonlarca kişinin büyük şehirlere akın etmesiyle güvenli bir ülke olma özelliğini yitirmeye başlasa da hala birçok ülkeye göre daha güvenlidir. Bu nedenle her yerde rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Bununla birlikte büyük şehirlerde turistlerin yoğun olduğu bölgelerde yankesicilere karşı dikkatli olmanızda yarar vardır.
Çin Halk Cumhuriyeti farklı bir yemek kültürüne sahiptir. Nüfusun yoğunluğu, ekilebilir alanların azlığı, kaynakların kıtlığı doğadaki her türlü bitki ve hayvandan yiyecek olarak yararlanma düşüncesini beraberinde getirmiştir. Hijyen koşulları nedeniyle sebzelerin çiğ tüketilmesi söz konusu değildir. Pişirme yöntemleri arasında özellikle yağ tasarrufu sağladığı, vitamin kaybını önlediği için “yüksek ısıda özel bir kapla hızla pişirme yöntemi” ile “buharla pişirme yöntemi” yaygın şekilde kullanılır. Yemek hazırlanırken sıcak- soğuk dengesi, lezzet ve görünüm dikkate alınır. Ülkede tatlı yeme alışkanlığı olmamasına karşılık bazı yemeklere meyve veya şeker eklenir. Koyun, dana eti ve mandıra ürünleri arazi koşulları elverişli olmadığı için sınırlı kullanılırken, domuz etinin kullanımı yaygındır.
Ülkede özel günlerde farklı yemekler yeme ve yapma alışkanlığı bulunur. Örneğin doğum günlerinde uzun bir ömre sahip olmak için uzun makarna pişirilir. Dolunay zamanı dolunay şeklinde kekler yapılır. Bazı yemek ve yiyecekler ise sembolik anlamlar taşır. Balık, “bolluğu”, portakal ve mandalina “hayatın tatlılığını”, ördek “neşeyi” ifade eder.
Ülkede, ailenin gelir durumuna göre, sofrada yer alan yemek çeşidi ve içeriği değişir. Yemeğin tek başına yenmesi halinde; genelde tek çeşit yeme alışkanlığı vardır. Genelde grup halinde yenen Çin yemekleri, her yerde, bir masa üzerine konan, dönen bir cam tablanın üzerine sıralanan büyük servis tabakları içinde ikram edilir. Masada oturanların önüne fincan veya çay tabağı büyüklüğünde küçük bir tabak, bir küçük kase ve porselen kaşık, bir çift çubuk ve çay için küçük kulpsuz bir fincan konur. İsteyenlere çatal getirilir. Yemeğin sonuna doğru getirilen çorbalar kasede, porselen küçük kaşıkla içilir. Cam tablanın üzerindeki yemeklerden herkes istediği kadar alır ve cam tablayı diğer kişilerinde almaları için döndürür. Her öğünde ondan fazla çeşit yemek ve mutlaka haşlanmış, tuzsuz, yağsız veya yumurta gibi malzemelerle lezzeti arttırılmış pilav yer alır. Pilav en son yenilmesi gereken bir yemek türü olarak kabul edilir.
Sabah kahvaltıları ise diğer ülkelerden tamamen faklıdır. Çinliler; kahvaltıda pilav, makarna, makarna çorbası, mantı, içinin malzemesini kendi zevklerine göre belirledikleri çoğunlukla pirincin ana malzeme olarak kullanıldığı lapa şeklinde çorbalar, buharda pişirilmiş veya yağda kızartılmış hamur işleri yerler.
Çin çok büyük bir ülke olduğu için birbirinden farklı bölgesel mutfaklar ortaya çıkmıştır. Ancak bunlardan dördü bü2e8va8yük bölge mutfağı olarak kabul edilmektedir. Bunt509dtlar; “Sichuan (Batı Çin)”, “Cantonese (Güney Çin)”, “Kuzey Çin” ve “Huaiyang (Doğu Çin)” mutfaklarıdır.
Kuzey Çin Mutfağı; Beijing civarında yaygındır. Bu mutfak az yağlı, pirinç yerine makarna ağırlıklı, Çin Lahanası’nın çok kullanıldığı, değişik baharatlarla tatlandırılan bir mutfak türüdür. “Pekin Ördeği”, kuzu etli “Moğol Güveci” önemli yemekleridir. Huaiyang Mutfağı; Doğu Çin mutfağıdır. Shanghai civarında yaygındır. Balık ve kabuklu deniz ürünleri ağırlıklıdır. Kuzeye göre daha fazla sebze kullanılır. Cantonese; Güney Çin Mutfağı’dır, Tüm dünyada bilinen ve bizim damak zevkimize uygun Çin Mutfağı’dır. Sichuan Mutfağı, Batı Çin Mutfağı’dır. Soğuk kuzey rüzgarlarına karşı vücudun direncini arttırmak amacıyla yoğun baharat kullanılan bir mutfak olduğundan, çok acıdır.
Çin Halk Cumhuriyeti’ne bir tur programı ile gittiğiniz taktirde genelde turistlere yönelik restaurant veya büyük otellerde grup halinde yemek yediğiniz için yemek sorun olmamakta, her öğün başta soya sosu olmak üzere çeşitli soslarla lezzeti arttırılmış farklı bir Çin yemeği tatma şansınız bulunmaktadır. Ancak Çin’de yediğiniz yemeklerin görüntü ve lezzetlerini Türkiye’de veya diğer ülkelerde yediğiniz Çin yemekleri ile karşılaştırmamanız gerekir. Sürekli Çin Yemeği yemekten sıkılırsanız, büyük şehirlerde, şehir merkezlerinde, dünya çapında tanınmış büyük fast food zincirleri yer alır.
Çay, Çin kültürünün önemli bir parçasıdır. Çinliler, her öğünde veya öğün aralarında yeşil çay başta olmak üzere farklı rahatsızlıklara iyi geldiği söylenen değişik tatlara sahip “Yasemin Çayı”, “Ginseng Çayı”, “Siyah Çay”, “Krizantem Çayı” gibi bitki çayları ile “Oolong Çayı” içerler. Çay termoslarını sürekli yanlarında taşırlar. Farklı aromalı bitki çayı tohumlarının üzerine sürekli sıcak su ekleyerek 24 saat boyunca bunu içerler veya süzgeçli bardak veya süzgeçli küçük çaydanlıklar kullanarak aynı malzemeyi birkaç defa kullanırlar.
Çin seyahatiniz sırasında tur programınız içinde yoksa mutlaka iyi kaliteli bir çay evine uğramanızda yarar vardır. Bu sayede bir seremoni ile size sunulan farklı çayları tadabilir. İçinden istediğinizi satın alabilir. Keyifli bir zaman geçirebilirsiniz. Ayrıca tadı konyağa benzeyen alkol oranı yüksek “Pirinç Şarabı’nı”, cinler arasında “Maotai’yi” deneyebilirsiniz.
Çin'in resmi para birimi “Renminbi” olarak bilinen “Yuan’dır”. Kredi kartlarınızı büyük otellerde ve alışveriş merkezlerinde kullanabilirsiniz. Ayrıca büyük alışveriş yerlerinde dolar da kabul edilmektedir.
Çin'de her yerde pazarlık yaygındır. Devletin veya özel sektörün işlettiği bazı mağazalar dışında gece pazarlarında, sokaklarda, hatta havaalanındaki mağazalarda kıyasıya pazarlık söz konusudur. Pazarlık sırasında satıcıya size teklif edilen fiyatın onda birini veya daha altında bir fiyatı verseniz bile aldatılma olasılığınız yüksektir. Üstelik ısrarcı satıcılarla uğraşmak tam bir eziyettir. Çin’den ipek yorgan, kaşmir atkı veya şal, yeşim taşından yapılmış çeşitli takılar, objeler ve inci satın alabilirsiniz. Ayrıca antik Çin yazı sanatı olan “Calligraphy Sanatı’nın” bir örneğini , kağıt veya ipek üzerine yapılan Çin resimlerini, seramik objeleri, yeşil çay veya değişik aromalı bitki çaylarını, Mao hediyeliklerini, ipek böceği kozasından yapılan ipek kremini veya inciden yapılan inci kremini, üzerine kendi adınızı Çince yazdırdığınız mühürleri beraberinizde getirebilirsiniz.
Bu genel bilgilerden ışığında aşağıda farklı iki dönemde gezme olanağı bulduğum Beijing, Xian, Guilin, Shanghai ve Hong Kong hakkında bilgi ve izlenimlere yer verilmiştir.
BEIJING
Beijing Çin Halk Cumhuriyeti'nin başkentidir. Ülkenin kuzeyinde yer alır. Yüzölçümü 16.808 km², nüfusu 17 milyondan fazladır. Beijing, Çince’de "Kuzeyin Başkenti" anlamına gelir. Ming Hanedanlığı döneminde güneydeki başkent “Nanjing'e” karşılık şehre bu isim verilmiştir. Şehir; 1000 yıldan uzun bir süre Yuan, Ming ve Qing Hanedanlıklarının başkentliğini yapmıştır. Daha sonra işgalci güçler tarafından tahrip edilmiş, 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin merkezi olmuştur. Beijing’in güneybatısında Zhoukoudian’da bir mağarada bulunan antik Peking Man İskeleti bölgede gerçekte 500.000 yıl önce yerleşim olduğunu göstermektedir. Bu iskelet ve daha sonra bulunanlarla birlikte “Peking Man Sit Alanı”, dünyadaki en zengin sit alanı olarak 1987 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır. Buluntulara karşılık neoletik köylerin kurulduğu döneme kadar olan bilgiler sınırlıdır.
Beijing çok sayıda görülmesi gereken yere sahip büyük bir şehirdir. Bir seyahat acentasıyla giderseniz şehri gezebilmek için en az üç tam gün olmasına ve bu günlerden en az bir günün mutlaka serbest gün olmasına dikkat etmenizde yarar vardır. Zira şehir turları sırasında alışveriş ve yemek için ayrılan uzun zamanlar sizin birçok yeri görmenizi engellemektedir. Bireysel seyahat etmeniz halinde şehri kısa sürede gezebilmek için yerel acentaların sundukları, sizi otelinizden alan farklı günlük turlara katılabilirsiniz. Bu turlar arasında “Çin Seddi ve Ming Tapınakları”; “Yasak Şehir- Cennet Tapınağı- Yazlık Saray”; “Panda Evi- Hutong- Yonghe Lama Tapınağı” turları yer almaktadır.
Başkent olduğu XV. yüzyıldan bu yana, “Yasak Şehir”, merkez alınarak düzenlenen Beijing eski ve yeni Çin’i bir arada görebileceğiniz ilginç bir şehirdir. Beijing; bir taraftan dev büyüklükte “2008 Olimpiyatları” için yapılmış ilginç bir mimariye sahip stadyumu, “Su Kübü” olarak adlandırılan yüzme havuzu kompleksi, uzay merkezini andıran havaalanı, “CCTV Kulesi”, “Çin Ulusal Kütüphanesi”, yapay bir gölün kenarında bulunan yarı elips şeklindeki “Ulusal Sanat Müzesi”, son derece modern yerleşim alanları, gökdelenleri, geniş yolları ile modern bir şehir; diğer taraftan etrafı gri renkli duvarlarla çevrili Yasak Şehrin dört bir tarafında bulunan fakirliğin kol gezdiği Hutong bölgeleri, her biri birbirinden güzel, Çin Mimarisi’nin örnekleriyle süslü çok sayıda parkı, bahçeleri, tapınakları, Yasak Şehri, Yazlık Sarayı ve diğerleriyle eski tarihi bir şehirdir.
Şehrin en önemli yeri; Çin’in ve Beijing’in güç sembolü, dünyanın en büyük meydanı olan “Tiananmen Meydanı’dır”. Meydanın adı “tian”, “an” ve “men” olarak üç karakterden oluşmaktadır. "Tian" cennet, "an" huzur, "men" ise kapı anlamına gelmekte, birlikte "huzurlu cennetin kapısı"nı ifade etmektedir. Dikdörtgen şeklinde, 440.000 m² bir alana sahip, yaklaşık bir milyon insanı alabilecek genişlikte, tarihe tanıklık etmiş bu meydanın ortasında 1958 yılında yapılan “Halk Kahramanları Anıtı”, “Mao Zedong'un Anıtmezarı (Mao Zhuxi Jiniantang)” bulunur. Meydanın çevresinde toplantı dönemleri dışında 8.30- 15.00 arasında ücretli gezebileceğiniz Sovyet Neo-Klasik tarzda “Halkın Büyük Salonu -Parlamento Binası (Renmin Dahuitang)”, halen restore edilen, devrim öncesi ve sonrası Çin tarihi ile ilgili objelerin bulunduğu “Çin Ulusal Müzesi (Zhongguo Guojişa Bowuguan)” yer alır. Meydanda; ayrıca her gün bayrak töreni yapılan dev Çin bayraklarını, bayrakların arka tarafında Mao Zedong’un 1 Ocak 1949 tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti’ni kurduğunu balkonundan açıkladığı “Tiananmen Kapısı Kulesi’ni (Tiananmen Gate Tower -Gate of Heavenly Peace)” ve kulenin üzerinde Mao Zedong’nun Dev Posteri’ni” görebilirsiniz.. Kule 33.7 metre yüksekliğinde, beş köprüyle bağlanan, beş giriş kapısına sahiptir. 1407 yılında yapılmıştır. Salı-Pazar günleri arasında 8-11.30 /14-16.00 arasında açık olan Mao’nun Anıtmezarı’na girebilmeniz için oldukça uzun bir kuyruk beklemeniz ve çanta, palto gibi eşyalarınızla, kameralarınızı mezara yakın olan bir merkezde bırakmanız gerekir. Bu dev meydan yerli ve yabancı yüzlerce turistle ve satıcılarla doludur.
Anıtmezarın arka tarafında ise iki kule dikkatinizi çeker. Bunlardan ilki “Qianmen” veya “Zhanyang Men” 40 metre yükseklikte olup, halen “Beijing Tarih Müzesi’ne” ev sahipliği yapar. “Jian Lou” veya “Arrow Tower” ise 38 metre yükseklikte olup, 1439 yılında yapılmıştır. 94 pencereye sahiptir. Her iki kulede Boxer Devrimi sırasında tahrip olmuştur. Beijing’in çevresinde yer alan farklı dönemlerde yapılan dokuz kapılı iç ve yedi kapılı dış savunma duvarları; kuleler, 1950 ve 1960’lı yıllarda yol yapımı amacıyla tahrip edilmiş, bu duvar ve kapılardan çok azı günümüze kalabilmiştir.
Meydanın yakınında yer alan halen kapalı olan “Yeraltı Şehri” ise savaş olasılığına karşılık Mao tarafından yaptırılmış, binlerce insanının uzun şekilde yaşabileceği şekilde planlanmıştır.
Meydandaki Dev Mao’nun fotoğrafının arkasındaki alanda “Yin ve Yang Felsefesi” ve beş element dikkate alınarak yapılmış binalardan ve avlulardan oluşan, “Kraliyet Sarayı- Yasak Şehir - Saray Müzesi (Gugong)” bulunur.
2008 Olimpiyatları için birçok bölümü restore edilen Yasak Şehrin yapımına 1406 yılında başlanmış, 15 yılda tamamlanmıştır. Her imparator döneminde saraya yeni bölümler eklenmiştir. Saray toplam 720.000 m² bir alanı kaplar. 9000’den fazla odaya sahiptir. Dört kapısı olan sarayın etrafı 52 metre genişliğinde, 6 metre derinliğinde su hendeği, 10 metre yüksekliğindeki duvar ve dört kule ile çevrilidir. Ming ve Qing Hanedanlarının yönetim merkezi olan sarayda XIV. yüzyılın ikinci yarısından XX. yüzyılın başına kadar 24 imparator yaşamıştır.
İmparatorluk döneminde halkın girmesi yasak olduğu için saraya “Yasak Şehir” adı verilmiştir. Dünyadaki en büyük ve en iyi korunmuş antik ahşap saray olan Yasak Şehir bu özelliği nedeniyle 1987 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır.
Bertolluci’nin “Son İmparator” adını taşıyan filminin çekildiği Yasak Şehir’de ana binalar kuzey- güney aksı boyunca sıralanmış, diğer binalar bunun batı ve doğusunda yer almıştır. Saray imparatorun devlet hizmetlerini yürüttüğü bölümle imparator ve ailesinin yaşadığı bölüm olmak üzere iki bölümden oluşur. Güneyde yer alan giriş kapısı –“Wumen Gate-Meridian Gate” ile sarayın içindeki “Gate of Heavenly Purity” arasındaki bölüm, sarayın idari bölümüdür. Kapıdan girişten sonra karşınıza çıkan büyük avluda “Konfüçyüs Felsefesi’ni” yansıtan bir derenin üzerine yapılmış beş köprü, saray görevlilerinin ofisleri, imparatorun ziyaretçi kabulü için kullanıldığı 24 metre yüksekliğinde iki katlı bir kapı “ Gate of Supreme Harmony” yer alır. Kapının önünde biri dişi biri erkek iki aslan bulunur. Aslanların birinin ayakları altında dünya, diğerinde bebek görülür. Aslanlar, Yasak Şehrin gardiyanlarıdır. Bu kapıdan sonra, farklı büyüklükte aynı aks üzerine yerleştirilmiş, üç ana binanın- “Hall of Supreme Harmony (Taihe Dian)”; “Hall of Middle Harmony (Zhonghe Dian)”; “Hall of Preserving Harmony (Baohe Dian)” ardı ardına sıralandığı, 2. ve 3. avluya geçilir. Bu üç ana bina merdivenlerle çıkılan üç katlı beyaz mermer zemin üzerine inşa edilmiştir. Zeminlerin çevresi ejderha motifleriyle süslü korkuluklarla kapatılmıştır. Korkulukların altına yağmur sırasında ağızlarındaki deliklerden yağmur suları akan yüzlerce ejderha başı yerleştirilmiştir. İmparatorun gücünü gösteren üç binadan “Hall of Supreme Harmony”, seromoniler için kullanılan sarayın en büyük binasıdır. Bu ve diğer binaların içlerini açık kapılardan görebilmek kapılardaki yoğun kalabalık nedeniyle oldukça zordur. “Hall of Preserving Harmony” arkasındaki üç katlı zeminin üzerindeki büyük mavi taştan yapılmış dağ, deniz ve uçan dokuz ejderhanın yer aldığı “Taş Rampa” ise çok güzeldir. Bu rampa imparatorun ülkeyi birleştirmesini sembolize eder. Sarayın çeşitli yerlerinde görülen çeşitli metalden yapılmış dev kazanlar sarayı yangından koruma amacıyla kullanılmıştır. Bu üç ana binanın dışında 2. ve 3. avlunun kenarlarında çeşitli binalar yer alır. 4. avluda ise imparator ve ailesinin yaşadığı bölüme giden kapı “Gate of Heavenly Purity (Qianquinmen)” bulunur. Sarayın “Yang Bölümü” de aynı aks üzerinde yapılmış üç ana binadan – “Palace of Heavenly Purity”; “Hall of Union and Peace”; “Palace of Earthly Transquillity” oluşur. Bu binaların batı ve doğu tarafında diğer saraylar yer alır. Bu sarayların bir bölümü; halen yeşim, enamel, resim, saat gibi değerli eserlerin sergilendiği müze binaları olarak kullanılmaktadır. Doğu bölgesinde yer alan 1773 yılında yapılmış, üzerinde 9 ejderhanın yer aldığı 29.4 metre uzunluğunda, 3.5 metre yüksekliğindeki seramik “Dokuz Ejderha Panosu(Nine Dragon Screen- Jiulongbi)” ise görülmeye değer güzelliktedir. Ayrıca bu üç binanın kuzeyinde “Gate of Earthly Transquillity’nin” arkasında çok güzel kamelyalarla, çeşitli heykel, ağaç ve çiçeklerle süslü “İmparatorluk Bahçeleri” bulunur. Sarayın kuzeyinde yer alan kapı “Gate of Divine Prowess” olarak bilinir. Çok kalabalık olan Yasak Şehri en hızlı şekilde gezmek en az üç saatinizi alır. Sarayı daha iyi anlayabilmek için süreyi daha uzun tutmanızda ve tur programı dışında girişte sarayın haritasını satın alarak tek başınıza gezmenizde yarar vardır.
Yasak şehir; imparatoru ve aynı zamanda toprağı temsil eden sarı renkli ejderhanın kuyruğu şeklindeki ucu kıvrımlı çatıları ve çatı kenarlarında yer alan ejderha ve çeşitli hayvan figürleriyle çok şıktır. Sarayın her yerinde görülen aslan ve ejderha heykellerinin, her rakamın ve her motifin kendi içinde bir anlamı bulunur.
“Yılanın vücudu, geyiğin boynuzu, boğanın kulakları, balinanın çenesi ve balığın yüzgeçleri olmak üzere beş farklı hayvanın özelliklerini kendinde toplamış olan ejderhanın uçabildiğine, yüzebildiğine, diğer hayvanlara dönüşebildiğine, yağmuru getirebildiğine, kötü ruhları kovduğuna inanılır. İmparatorun gücünün simgesidir. İmparatorun, ejderhanın oğlu olduğu kabul edilir”.
Yasak şehrin kuzeydeki kapısı’nın “Gate of Divine Prowess” karşısında yer alan yeşillik alan “Jing Shan Parkı’dır”. Yuan Hanedanlığı döneminde kurulan, Qing Hanedanlığı’nın sonuna kadar Yasak Şehrin bir parçası olan bu tepelik alanda kurulu parkta, çok sayıda pavilion ve saray yer alır. Parkın en yüksek noktasındaki “Pavilion of Ten Thousands Springs”, Yasak Şehri ve şehri tüm güzelliğini görebileceğiniz muhteşem bir yerdir. En iyi yöntem yasak şehri gezdikten sonra parka girmek ve tepeye çıkmaktır. Parkta son Ming imparatorunun kendini astığı yeri de görebilirsiniz.
Yasak Şehrin kuzey kapısına yakın mesafede “Bei Hai Parkı” yer alır. 680 m² bir alan kurulu bu park 1000 yıl boyunca beş hanedanlık döneminde imparatorluk parkı olarak kullanılmış, 1925 yılında halka açılmıştır. Göl kenarında yer alan park, tepeleri, pavilionları, tapınakları, “Yeşim Kubilay Han Askerleri”, gölün ortasında yer alan adadaki “Beyaz Dagobası (Bai Taı)”, “Dokuz Ejderha Screen” ile görülmesi gereken bir yerdir. Park, Dünyada ilk defa inşa edilen ve en iyi şekilde korunan imparatorluk parkı olma özelliği taşır. Parkın güney tarafında yeni yasak şehir olarak adlandırılan “Politbüro” ve devlet binalarının yer aldığı halka kapalı “Zhongnanhai Bölgesi’” bulunur.
Yasak Şehrin kuzey kapısından veya Tiananmen Meydanı’ndaki Mao’nun resminin bulunduğu kapının önündeki caddeden, doğuya doğru yaklaşık bir kilometre yürüdüğünüzde, 100 yıllık “Wangfujing Dajie Caddesi’ne” ulaşabilirsiniz. Bu cadde Beijing’in ana alışveriş caddesidir. Büyük alışveriş merkezlerinin yer aldığı kalabalık cadde, ona bağlanan cadde ve sokaklar, şehrin hem modern hem geleneksel yanını bir araya getirir. Çin ile ilgili her türlü objeyi pazarlık sonucu şehrin turistik bölgelerinden çok daha ucuza satın alabileceğiniz sokak çarşısı ile farklı Çin yemeklerini tadabileceğiniz küçük yemek yerleri ara sokaklardan birinde karşınıza çıkar. Ayrıca ana caddeye bağlanan bir başka cadde üzerinde domuz etinden, köpek etine kadar her türlü etin ve sebzenin anında pişirilerek satıldığı, müşterilerin aldıkları ürünleri ayakta yedikleri çok sayıda yemek tezgahının yan yana sıralandığı “Gece Yiyecek Pazarı” bulunur. Bazılarında canlı böceklerin yer aldığı bu tezgahlarda satılan yemekleri yemek tamamen sizin arzunuza kalmıştır.
Aynı cadde ve ona bağlanan caddeler üzerinde yiyecek pazarında satılanlardan farklı her türlü damak zevkine hitap eden çeşitli büyüklükte çok sayıda restaurant yer alır. Çin ile ilgili İngilizce kitap satın almak isterseniz “Foreign Languages Bookshop” tam aradığınız yerdir. Şehrin en önemli kiliselerinden biri olan “St Joseph Kilisesi” de cadde üzerindedir. Ayrıca cadde üzerinden kalkan, bir tur traktörü ile 45 dakika süre ile caddenin hemen yakınındaki “Hutong bölgelerini” de görebilirsiniz.
Beijing’de; Qıan Men’in güneyi, Hou Hai ve Qian Hat bölgeleri ünlü Hutong’ları görebileceğiniz alanlardır. “Hutong eski Bejing evlerinin arasındaki sokaklara verilen addır. Halen Beijing’deki Hutong’ların çoğu imparatorluğun son iki hanedanlığı döneminden kalan Hutong’lardır. Çok az sayıda Yuan Hanedanlığı döneminden kalan Hutong bulunmaktadır. Farklı açı ve uzunluklarla birbirine bağlanan Hutong’ların arasında da “Siheyuan” adı verilen bir avlu çevresine sıralanmış geleneksel Beijing Evleri yer almaktadır. Siheyuan’larda ana ev kuzeyde, ana kapı güneybatıdadır. Hutong’lar güneşten etkin şekilde yararlanılabilmek amacıyla kuzey güney aksında yer alır. Siheyuan’lara girişte ana kapıdan sonra yabancıların ve kötü ruhların içeriye girmesini engellemek amacıyla bir duvar bulunur. Kızıl kırmızı boyalı üzerinde bakır bir tokmak bulunan kapının hemen ardında kötü ruhlara karşı bir eşik yer alır. Bu eşik Yasak Şehir dahil tüm eski binalarda karşınıza çıkar. Siheyuan’lar bir aile oturacak şekilde planlanmıştır. Evin yaşlıları avlunun kuzeyindeki ana evde, diğerleri yan evlerde yaşar. Güneydeki ev ise oturma odası olarak kullanılır. !949 Devrimi’nden sonra her Siheyuan’da birden fazla aile yaşamak zorunda kalmıştır. Beijing’in modernizasyon sürecinde birçok Siheyuan yıkılmış, bir bölümü onarılmış veya otele çevrilmiştir”.
Tiananmen Meydanı’nın güneybatısında yer alan Hutong bölgesi canlıdır. Burada bulunan 580 yıllık “Dazhalan Caddesi” küçük dükkanları, sinema, tiyatro ve restaurant ve çay evleriyle ilginçtir. Caddede Hutong turu yaptıran sürücüler bulunur.
Qian Men Dong Draje Caddesi’nden doğusunda Tren İstasyonunu geçtikten sonra birbirine yakın mesafede “Antik Gözlemevi (The Ancient Observatory – Gu Guanxiangtai)” ile şehri tepeden seyredebileceğiniz ve içinde çeşitli galeriler bulunan bir kule “Southeast Corner Watchtower” bulunur.
“Cennet Tapınağı (Temple of Heaven -Tian- Tan)” ise muhteşemdir.UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Tapınak, Ming ve Qing Hanedanları döneminde imparatorların iyi bir hasat için dua ederek, cennete kurbanlar sundukları, Konfüçyüs Felsefesi’nin önemli örneği, ülkedeki en büyük tapınak kompleksidir. 270 hektarlık bir parkın ortasında yer alan komplekse bulunduğunuz bölgeye göre dört farklı giriş kapısından ulaşabilirsiniz. Alacağınız üç koçanlı biletle, 1420 yılında yapılan, kuzey güney aksı üzerine sıralanmış üç bölümden oluşan kompleksi büyük bir hayranlıkla gezebilirsiniz.
Cennet Tapınağı’nın en görkemli bölümünü; üç kat merdivenle çıkılan, dünyayı simgeleyen yüksek yuvarlak bir zemin üzerine oturtulmuş, cenneti, lacivert renkli yuvarlak üç katlı çatısı cennetin renklerini temsil eden, ahşaptan yapılmış, çatıların arasında imparatoru temsil eden el yazısı, ejderha ve diğer motiflerin yer aldığı imparatorun iyi bir hasat için dua ettiği ana tapınağın “Hall of Player for Good Harvests- Qinian Dian” bulunduğu bölüm oluşturur. Tapınağın içinde; merkezinde, ejderha motifi bulunan tek bir çivi kullanılmadan yapılmış muhteşem bir çatı ile bu çatıyı destekleyen 4 mevsimi temsil eden ana sütunlar ve ayları ve gün içindeki iki saatlik dilimleri temsil eden ejderha motifli 24 küçük sütun bulunmaktadır. Ancak içine girilmesine izin verilmeyen tapınağın açık kapılarından birinden içini görebilmeniz, bu güzelliği hissedebilmeniz oldukça güçtür.
Bu bölüm ile tapınak kompleksinin ikinci bölümü arasında, her iki tarafı parkın ağaçlarıyla kaplı, biri “Eko Duvar- Eco Wall” ile bütünleşmiş iki kapı arasında yer alan uzun bir yol bulunmaktadır. Biletle girebileceğiniz etrafı daire şeklindeki duvarla çevrili, girişinde üç kapı bulunan tapınağın ikinci bölümünde ana bina, lacivert, tek katlı, sivri çatılı “Imperial Vault of Heaven’dır”. İçini açık kapılardan görebileceğiniz bu tapınakta tanrılar için ruh tabletleri yer alır. İki sıra halindeki üç kapının ardından girilen daire şeklindeki, her tarafında üçer kapı bulunan, tam ortasında merdivenlerle çıkılan 3 katlı bir zeminin üzerine kurulu, “Round Atlar” ise tapınağın adak sunulan bölümüdür.
Beijing’deki en önemli tapınak olan Cennet Tapınağı’nın çevresindeki park alanının özellikle batı bölümü mutlaka görmeniz gereken bir yerdir. Bu bölümde uzun, yanları açık üzeri kapalı bir koridorda yerel müzik aletleri eşliğinde şarkı söyleyen yaşlı Çinli gruplara, kağıt oynayanlara, belli bölgelerde müzik eşliğinde topluca, özgürce dans eden erkek ve kadınlara, badminton oynayanlara, calligraphy yapanlara rastlar. Onları büyük bir keyifle izleyebilirsiniz.
Yasak Şehrin kuzey doğusunda yer alan, metrodan, “Younghegong” noktasında inerek kolaylıkla ulaşabileceğiniz “Lama Tapınağı (Yonghe Gong—Palace of Harmony and Peace)” da nefes kesicidir. 1694 yılında Prens Gong’un evi olarak yapılan bina, prensin imparator olması üzerine antik Çin geleneklerine göre tapınağa döndürülmüş, 1744 yılında Tibet’li Budistlere verilmiştir. Tapınak tipik Tibet tapınaklarından oldukça farklıdır. İçinde Buda, ve diğer Budist figürler yer alan tapınakta, 18 metre yüksekliğindeki “Buda Heykeli” görülmeye değer güzelliktedir.
Bu tapınağa yakın mesafede bulunan, “Konfüçyus Tapınağı (Kong Miao)”, tapınaktan çok, Konfüçyüs’e adanmış bir bina görünümündedir. İmparatorun kendisine yol göstermesi için Konfüçyus’a adak sunduğu Çin Mimari tarzındaki yapının bahçesinin giriş kapısının yan taraflarına sıralanmış “190 tane Taş Tablet” ilgi çekicidir.
Bir büyük, 24 küçük davulun saati belirtmek için çaldığı güzel bir şehir manzarasına sahip olan, Yasak Şehrin kuzey güney aksında yer alan “Davul Kulesi” ile ona yakın mesafedeki “Saat Kulesi”, Kraliyet ikametgahı “Beijing Doğa Tarihi Müzesi (Mansion of Prince Gong)”, şehir içinde görülmesi gereken diğer önemli yerler arasındadır.
Şehir dışında ziyaret edilmesi gereken en önemli yerlerin başında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan “Büyük Duvar-Çin Seddi- (Wanli Changcheng)” gelir. Çin Seddi’ne Bejing’den kalkan, Ming Mezarları’nı da ziyaret eden turlarla veya Qian Men’den kalkan otobüsle ulaşabilirsiniz. Çin Seddi’nin yapımına M.Ö. VII. yüzyılda başlanmış, farklı hanedanlıklar tarafından birbirinden bağımsız savunma amaçlı inşa edilmiştir. M.Ö 221 yılında hanedanlıkları birleştiren ilk Çin İmparatoru Qin Shi Huang Ling tarafından daha önce inşa edilen duvarlar birleştirilmiş, yeni duvarlar yapılarak uzunluğu 5000 kilometreye çıkarılmıştır. Daha sonraki dönemde Çin Seddi’ne yeni eklemeler yapılmış, uzunluğu 5660 kilometreye ulaşmıştır. Yerel koşullar ve malzemeler kullanılarak yapılan duvarda, duvarın genişliği, inşaat malzemesi, yapım özellikleri bakımından farklılıklar söz konusudur. Duvarın belli noktalarında garnizonlar, işaret kuleleri ve kuleler bulunur. Duvar; 5 eyalet, 2 otonom bölge ve Gobi Çölü’nden geçmektedir. Savunma aynı zamanda, ordunun kısa sürede harekete geçmesini sağlayan bir yol olarak kullanılan Çin Seddi’ni bulunduğunuz yere göre farklı noktalardan görülebilirsiniz. Çin Seddi’nin restore edilmiş kaleleri “Juyong guan”, “Jayu guan”, ve “Shanhaiguan’dadır”. Beijng’den şehre uzaklıkları farklı 4 ziyaret noktası bulunur. Bunlar; “Badaling”, “Mutianyu”, “Simitai” ve “Jinshanling” olarak sıralanabilir. En fazla tercih edilen, Seddin en etkileyici bölümü olan Badaling’dir. Hangi ziyaret noktasından duvara ulaşırsanız ulaşın, duvarı görmek ve duvara tırmanmak inanılmaz bir deneyimdir. Her iki yöne doğru uçsuz bucaksız uzanan duvarı gördüğünüzde ilk etapta hangi yöne doğru tırmanacağınıza şaşırırsınız. Yönünüzü tayin ettiğinizde büyük bir heyecanla her biri birbirinden farklı büyüklükteki basamakları dikkatle tırmanmaya çalışır. Kulelerde soluklanır. Bir süre sonra tırmanmanın sonu olmadığını fark eder. Eşsiz güzellikteki manzarayı seyretmek için merdiven basamaklarına oturur. Tıpkı bir ejderha gibi kıvrıla kıvrıla kimi yerde yükselen kimi yerde alçalan duvarı büyük bir hayranlıkla seyretmeye başlarsınız.
Çin Seddi ziyaretiniz sırasında, mevsimine göre, yanınızda kalın bir hırka bulundurmanızda sert esen rüzgar nedeniyle yarar vardır. Ayrıca rahat bir yürüyüş ayakkabısı giymeniz, su ve güneş kremi bulundurmanız, yürürken düşmemek için basamakların boyutlarının birbiriyle aynı olmadığını bilmeniz gerekir. Çin Seddi’ne tırmandığınızı arkadaşlarınıza ispat etmek isterseniz çevredeki satıcılardan “duvara tırmandım” yazan bir tişört satın alabilirsiniz.
Çin Seddi’ne giden yol üzerinde, şehrin 45 km kuzeybatısında,, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan “Ming Hanedan Mezarları” mutlaka görmeniz gereken yerlerden biridir. Feng Shui ilkelerine göre yapılan,13 Ming İmparatoru’nun mezarının 40 km² bir alana yayıldığı bu mezar alanında halen imparator mezarlarının sadece üç tanesi restore edilmiştir. Diğerlerinde arkeolojik çalışmalar devam etmektedir. Açık olanlardan “Chang Ling” “İmparator Yongle’nin Mezarı’dır”. İlk olarak yapılan ve mezarların en büyüğü olan bu mezar, birbirini takip eden bahçeler ve tapınaklardan oluşan bir kompleks olup, bunlardan geçilerek imparatorun gömülü olduğu sanılan bir tepeye ulaşılmaktadır. Ancak tepe henüz kazılmamıştır. Ming Mezarları’nın bulunduğu kompleks’deki en etkileyici yer, “Kutsal Yol” veya “Ruhlar Yolu” olarak bilinen toplam 7 km uzunluğunda, iki yanında yüksek rütbeli görevlilerin ve deve, aslan, fil, at gibi hayvanların büyük heykellerinin bulunduğu yoldur. Cennetin oğlu olarak bilinen imparatorun ölümden sonra bu yoldan yürüyerek cennete ulaşacağına inanılmaktadır.
Beijing merkezine yakın, 2.9 km² alana kurulmuş, yapımına 1750’de başlanmış olan “Yazlık Saray” ise Çin’de en büyük ve en iyi korunmuş imparatorluk bahçesidir. 1860 yılında Birleşik Krallık ve Fransız işgal güçleri tarafından tahrip edilmiş, 1888 yılında donanma için ayrılan mali kaynak kullanılarak Qing Hanedanı’nın efsanevi İmparatoriçesi “Cixi” tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. Her köşesi Cixi’nin izlerini taşıyan, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Yazlık Saray tek kelime ile muhteşem bir yerdir. Saray; “Kunming Gölü” kıyısında hepsi birbirinden güzel köşklerden, bahçelerden, köprülerden, bir pagoda ve büyük bir tapınaktan, kıyıya köprü ile bağlanan küçük bir adadan, 728 metre uzunluğunda, tavanı resimli, kenarları açık yürüyüş yolu – “Uzun Koridor’dan” ve İmparatoriçe Cixi tarafından, inşa ettirilen, tekne kısmı mermer, üst kısmı ağaçtan yapılmış büyük “Çin Teknesi’nden” oluşmaktadır. Gölde ejderha şeklindeki tekne ile yapacağınız kısa yolculuk sırasında kıyıdaki ve tepedeki binaların kıvrımlı çatılarını büyük bir keyifle seyredebilirsiniz.
1709 yılında yapımına başlanan 1744 yılında tamamlanan “Eski Yazlık Saray” ise 1860 yılında Birleşik Krallık, Fransız işgal güçleri tarafından tahrip edildiğinden bugün sadece sarayın bazı taş kalıntıları görülebilmektedir.
Beijing’de beklentilerinize uygun olsa da olmasa da mutlaka görmeniz gereken, gece etkinliklerden biri “Beijing Operası’dır”. “Beijing Operası Çin kültürünün temel unsurlarından biridir. Beijing’de oluştuğu için “Beijing Operası” adı verilmiştir. XVIII. yüzyılda Çin’in güneyinde popüler hale gelmiş ve başta “Hui Operası” olmak üzere birkaç eski yerel operaların temelinde gelişmiştir. 200 yılı aşkın bir geçmişe sahiptir”.
Operada; mimikler, sesler, şiirler ve sürekli çalan geleneksel Çin müziği eşliğinde, oyuncular renkli giysileri ve maske şeklindeki makyajları ile hem bir balerin hem bir akrobat gibi ilginç birbirinden bağımsız birkaç oyunu bir arada sergilemektedirler. Diğer opera gösterilerinden farklı olarak seyirciler, gösteri öncesi sanatçıları makyaj yaparken izlemekte, soğuk meşrubat veya içki servisi yapılan masalarda veya tiyatro düzeninde oturarak oyunu seyredebilmektedirler.
Bu gösterinin yanı sıra akrobasi, bale ve dansın harmanlandığı “Kung Fu Gösterisi” de Beijing gecelerini süslemektedir.
XI’AN
Xi’an 6.5 milyon nüfusu ile tarih, kültür, bilim, teknoloji, sanayi ve “Shaanxi Eyaleti’nin” merkezidir. Çin’deki yedi antik şehirden biridir. M.Ö. XI. yüzyılda kurulmuş, 1000 yıldan uzun bir süre 13 hanedanlığın başkenti olmuştur. Özellikle Tang Hanedanlığı döneminde İpek Yolu’nun doğudaki en son noktası olduğundan büyük önem kazanmış, dünyanın en büyük şehirlerinden biri konumuna gelmiştir. Şehir ve çevresi çeşitli hanedanlıklara ait yüzlerce tarihi esere sahiptir.
Diğer Çin şehirleri gibi hızla gelişen şehirde birçok tarihi bina modern binaların, geniş yolların ve gökdelenlerin arasında kalmıştır.
Şehir içindeki tarihi eserlerin çoğu, Xi’an Şehir Duvarları’nın içinde yer alır. “Xi’an Şehir Surları” III. yüzyıl ile XI. yüzyıl arasında yapılmıştır. 14 km uzunluğundadır. Şehir merkezini dikdörtgen şeklinde çevreler. Dört giriş kapısı olan duvarların üzerine “Güney Kapısı” veya “Kuzey Kapısı’ndaki” merdivenlerden; belli bir ücret ödeyerek çıkılabilirsiniz.
Şehir merkezinde, dört ana caddenin kesiştiği yerde, büyük bir pasajın üzerinde, pasajın Davul Kulesi yönündeki batı tarafında girişi bulunan, “Çan Kulesi- Bell Tower (Zhonglou)” yer alır. 8.00-19.00 saatleri arasında açıkt olan kulede günün belli saatlerinde yerel giysili sanatçılar tarafından Çin müziğinden kesitler sunulmaktadır. 1384 yılında yapılan, 1582 yılında bugünkü yerine taşınan, 38 metre yüksekliğindeki Çin mimari tarzındaki Çan Kulesi çok güzel bir yapıdır. Kulenin dört tarafındaki terastan modern alışveriş merkezleri ve ticaret merkezlerin yer aldığı kale içi muhteşem görülmektedir.
Saat Kulesi’nin hemen yakınında yer alan “Davul Kulesi (Gulou)” de 8.00- 19.00 saatleri arasında açıktır. XIV. yüzyılda yapılan 1949 yılından sonra yenilenen 33 metre yüksekliğindeki Davul Kulesi’nin ilginç özelliği her iki tarafında yer alan büyük iki davul ile diğer iki tarafına sıralanmış 12 küçük davuldur. Bu davullar geçmişte saati belirlemek amacıyla kullanılmıştır.
Davul Kulesi’nin 500 metre kuzeyinde, Hui Müslüman’larının yiyecek pazarı olan uzun bir cadde bulunur. “Beiyuanmen Snack Street” ve ona bağlı ara sokaklar hediyelik eşya ve yiyecek satan küçük dükkan ve lokantalarla doludur. Caddedeki ara sokakların birinde Çin’deki en büyük camilerden biri olan “Xi’an Büyük Cami (Da Qingzhen Si- Great Mosque) yer alır. 742 yılında Tang Hanedanlığı döneminde yapılan, daha sonra sürekli genişletilen ve yenilenen cami 13.000 m² alan içinde kare şeklinde, dört avluya ve çok sayıda çeşitli amaçlarla kullanılan bina, pavillon, ana cami binası ve camiden ayrı bir minareye sahip büyük bir komplekstir. Tümüyle Çin mimari tarzına göre yapılan caminin bildiğiniz camilerle ana cami içindeki düzen dışında benzerliği söz konusu değildir.
Şehir Surları’nın güney kapısına yakın mesafede daha önce Konfüçyüs Tapınağı olan “Beilin Bowuguan- Forest of Stelae Museum” bulunur. Üç bölümden oluşan müzede antik Budist imgeleri, antik Çin klasik metinlerini içeren 1100’den fazla taş tableti görebilirsiniz.. Aynı bölgede Ming ve Qing tarzı yapılarla çevrili resim ve Caligraphy Sanatı’nın örneklerinin ve malzemelerinin satıldığı dükkanların yer aldığı “Shuyuanmen Ancient Cultural Street” farklı özelliklere sahip ilginç bir sokaktır.
Şehir Surları’nın dışındaki bölgede yer alan “Küçük Yaban Kazı Pagodası (Small Goose Pagoda) Güney kapısı’nın güneybatısındadır. 43 metre yüksekliğindedir. “Büyük Yaban Kazı Pagodası (Dayan Ta- Great Goose Pagoda)” ise geçmişte 300’den fazla oda ve 13 avludan oluşan günümüze bunların sadece bir bölümünün kaldığı büyük bir tapınak kompleksi olan “Ci’en Tapınağı’nın” içindedir. 629 yılında Tang Hanedanlığı sırasında dini lider “XuanZang’ın” İpek yolu üzerinden Hindistan’ı ziyareti sırasında 645 yılında Xi’an’a getirdiği “Budist Belgeleri” saklamak için 652 yılında yapılmıştır. Önce 5, sonra 10 katlı yapılan halen 7 katlı 64 metre yüksekliğinde olan Büyük Yaban Kazı Pagodası Çin mimari tarzında inşa edilmiştir. Dar küçük sahanlıklara açılan dar dik tahta merdivenlerle 7 kat çıkılan ve şehrin dört tarafının manzarasını görüntüleyebildiğiniz pagoda’nın içi boş olsa da içini görmenizde yarar vardır. Pagoda’nın dışında kalan tapınağın diğer bölümlerini ve bahçelerini gezdikten sonra arzu ederseniz kırmızı bir mum satın alıp, bunu yaktıktan sonra tapınağın girişinde yer alan büyük kazanın içine koyup, dilek tutabilir. 12 hayvandan oluşan “Çin Zodiac’nda” hangi burçtan olduğunuzu öğrenebilir. Çin’de çok meşhur olan kişisel mühürlerden kendiniz için bir adet yaptırabilirsiniz. Arzu ederseniz İ Pagoda yakınında farklı dönemlere ait çok sayıda tarihi eserin yer aldığı, 70.000 m² alanı kaplayan, “Shaanxi Tarih Müzesi’ni (Shaanxi Lishi Bowuguan)” ziyaret edebilirsiniz.
“Qin Shi Huang Ling ve onun “Terra Cotta Ordusu” Çin’in UNESCO Dünya Kültür Mirası listesi içinde yer alan 10 önemli eserindenden biridir.
Qing Hanedanlığı’nın ilk imparatoru olan Qin Shi Huang Ling dünyadaki imparatorluğunu cennette de devam ettirmek amacıyla kendine büyük bir anıtmezar yaptırmıştır. Bu muhteşem anıtmezar 700.000 işçi ile 38 yılda tamamlanmıştır. Mezar; “Lishan Dağı’nın” kenarında olup, “Weishui Nehri’ne” bakmaktadır. Mezarın, Xi’an şehrinin iki katından fazla bir alanı kapladığı tahmin edilmektedir. Günümüze kadar mezar alanından yaklaşık 50.000 adet obje çıkarılmıştır. Bunlar Terra Cotta Savaşçıları, atları, bronz savaş arabaları ve diğer nadir eserlerdir”.
Anıtmezarın; imparatorun mozolesinin bulunduğu, piramit şeklinde, tepelik, merdivenlerle çıkılan, üzerinde büyük bir platform bulunan, platformdan mezarlık alanının görüldüğü, mozolenin giriş kısmının mekanik sistemle hırsızlara karşı çok iyi şeklinde korunduğu bilinen bölümü henüz kazılmamıştır. Mozolenin bulunduğu tepenin çevresinde ise kazılarda bulunan çeşitli objelerin sergilendiği bahçeler bulunur. Bahçeleri küçük akülü bir araç ile gezebilirsiniz.
Anıtmezarın asıl görkemli bölümü imparatorun mozolesinin 1.5 kilometre doğusunda, Terra Cotta Savaşçıları, atları, bronz savaş arabalarının bulunduğu üç yeraltı mezarı ve bir müzenin yer aldığı bölümdür. Bu bölüm 8.00 -i18.00 saatleri arasında açıktır. Ana giriş kapısından 10 kişilik akülü arabalarla ulaşılan bu bölümdeki ilk yeraltı mezarından kimi parçalar 1974 yılında su kuyusu açmak isteyen bir çiftçi tarafından tesadüfen bulunmuştur. Halen bu çiftçi, anıtmezarla ilgili kısa bir belgesel filmin gösterildiği, hediyelik eşyaların satıldığı, sinema salonunun bulunduğu bölümde anıtmezarla ilgili bir kitabı imzalamaktadır.
Üzeri kapatılmış “birinci yeraltı mezar alanı” tek kelime ile muhteşemdir. Dikdörtgen şeklinde, 230 metre yüksekliğinde, 42 metre genişliğinde 14250 m² büyüklüğündeki bu dev mezar alanında, pişmiş killi topraktan yapılan, ayaklarının altında bir yükseklik bulunan, her biri 1.8 metre boyunda, hiçbiri diğerine benzemeyen, kimileri başsız, binlerce piyade asker, silahlarıyla birlikte, belli bir düzen içinde sıralanmıştır. Askerlerin arasında 10 adet, 2 metre yüksekliğinde toprak duvar bulunur. Askerler kuzeyden güneye 9 koridor içinde yer alır. Çukur alanın çevresinde eğilimli, yüzlerce turistin resim çekmeye çalıştığı bir rampa bulunur. Koridorların bir bölümünün içinde askerlerin arasında yer alan atlar göze çarpar. Burada bulunmak, bu muhteşem görüntüyü seyretmek, insana inanılmaz bir mutluluk verir. Uzun süre çukur alanın dört tarafından askerleri hayretle ve hayranlıkla seyredebilirsiniz.
“İkinci yer altı mezar alanı”, L şeklinde 6000 m² alanı kaplar. Bu alandaki çukurlarda daha az savaşçı yer alır. “Üçüncü yeraltı mezarı alanı” U şeklinde 500 m² büyüklüğündedir. Buradaki atlar ve savaşçılar daha fazla zarar görmüştür. Savaşçıların giysileri, duruşları, silahları ve savaş arabaları diğer iki yer altı mezarından farklıdır. Bu bölümün yeraltı ordusunun karargahı olduğu tahmin edilmektedir. Buradaki askerlerin bir bölümü birbirlerine bakar konumdadır.
Müze bölümünde ise sürücüleriyle birlikte renklerinin solmaması için camlı bölümler içinde sergilenen iki bronz savaş arabası, farklı giysi ve duruşa sahip askerler, bronz savaş aletleri ve diğer önemli eserler sergilenir.
“Tahminlere göre çukurlarda; 130 dan fazla tahta savaş arabası, 500 Terra Cotta yük atı, 116 eyer, 7000 den fazla savaşçı bulunmaktadır. Ancak bunların çok küçük bir bölümü çıkarılabilmiştir.”
Qin Hanedanlığı’nın sonunda yer altı mezarları açılarak içindekiler, imparatorun emriyle komutanlar tarafından parçalandığından ve yakıldığından, “kazılar sonunda bulunan parçalanmış Terra Cotta askerleri ve atlarının yeniden kafa ve bedenlerinin modellenmesi, boyaları yeraltındaki koşullar ve güneş ışığı nedeniyle bozulanların yeniden boyanması ve ısıtılarak birbirlerine yapıştırılması” büyük emek ve zaman gerektirmiştir.
En iyi şekilde görebilmek için en az iki saat ayırmanız gereken anıtmezar alanından ayrılmadan önce sinemanın yan tarafında ağaçların arkasında yer alan “Çay Evi’nde” kısa bir mola vermenizde ve bu çay evinde zarif Çinli kızların yaptıkları çay sunumunu izlemenizde yarar vardır.
Xi’an çevresinde bunların dışında şehre farklı uzaklıklarda çok önemli tarihi yerler bulunmaktadır. Bunlar arasında; şehrin 30 kilometre doğusunda, “Lintong “ şehrindeki kaplıca alanında kurulan imparatorluk saray ve bahçelerinden oluşan 3000 yıllık park alanı, “Huaqing Chi”; şehrin 120 kilometre batısındaki “Farnen” şehrinde antik Çin’deki Budistler için önemli bir tapınak olan, 1987 yılında Buda’nın parmağının dört parça kemiği ile daha sonra 2400 parça değerli replik bulunan “Famen Tapınağı (Famen Si)”; Xi’an şehrine 45 kilometre uzaklıkta “Xingping” şehrinde Batı Han İmparatorlarının mezarlarını oluşturan “Maoling Tomb”, şehre 70 kilometre uzaklıkta, “Qianxian” şehrinde III. Tang İmparatoru ve eşinin mozolesi “Qian Ling Mausoleum”, “Banpo Neolitik Kalıntıları”, ilk imparator mezarlarından olan “Yellow Emporer Mausoleum” ve diğerleri sayılabilir.
SHANGHAI
Shangai, Yangzi Nehri Deltası’nın kıyısında, “Huangpu Jiang Nehri’nin” kenarında yer alır. 20 milyonu geçen nüfusu ile dünyanın en kalabalık şehirleri arasındadır. Dünyanın üçüncü büyük limanına sahiptir. X. yüzyılda kurulmuş, yüzyıllarca küçük bir liman olarak kalmıştır. Japon Korsanların sürekli saldırıları karşısında XVI. yüzyılda şehrin çevresine duvar yapılmış, duvar 1912 yılına kadar eski şehir merkezini çevrelemiştir. 1842 yılında hükümetin batıya ticari ayrıcalık hakları vermesi üzerine şehir Avrupa ve ABD’nin ileri karakolundan biri haline gelmiştir. Bunun sonucunda Amerikalılar, Fransız ve İngilizler şehrin içinde kendi yasal sistemlerinin geçerli olduğu yerleşim bölgeleri oluşturmuşlar. Bu bölgelerde kendi yargı ve polis güçlerini kurmuşlardır. Bu durum girişimcileri, suçluları, göçmenleri şehre çekmiş, şehir köklü bir değişim geçirmiştir. Şehrin bu özelliğinin de etkisiyle Komünist Parti 1921 yılında Shanghai şehrinde kurulmuş, 1960’lı yılarda ise kültürel devrimin merkezi olmuştur. 1990 yılında Pudong Bölgesi’nin özel ekonomik bölge olarak ilan edilmesiyle birlikte şehir Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki ekonomik büyümenin öncüsü konumuna gelmiştir.
Shangai halen dt5 geniş alana yayılmış insanı yormayan her biri birbirinden şık gökdelenleri, yoğun trafiği rahatlatmak için yapılan geniş ana yolları, temiz şık bulvarları, her tarafta gece gündüz hiç ara vermeden devam eden inşaatları, binalar arasına serpiştirilmiş küçük parklarıyla i son derece modern bir şehirdir. Sınırlı sayıda eski mahalle dışında şehirde eski Shanghai şehrini hatırlatacak kartpostal ve kitaplardaki resimler dışında fazla bir şey kalmamıştır.
Şehrin en güzel bölümünü; “Zhongshan Dong Lu” veya kısaca “Bund” adı verilen Huangpu Jiang Nehri’nin batı kıyısında yer alan iki kilometre uzunluğundaki şık cadde oluşturur. Cadde boyunca, imtiyaz döneminde, Neo-Klasik tarzda yapılan bankalar, oteller, ticaret merkezleri, konutlar ardı ardına sıralanmaktadır. Her biri diğerinden güzel bir mimariye sahip binaların bulunduğu bu caddeden nehrin karşı tarafına bakıldığında “Pudong Bölgesi” tüm ihtişamı ile görülmekte, bu bölge tek bir fotoğraf karesine sığdırılabilmektedir.
Caddeyi ve Pudong Bölgesi’ni daha iyi görebilmek için yürüyebileceğiniz gibi, farklı saatlerde kalkan, gittikleri mesafeye göre süreleri değişen tekne turlarından yararlanabilirsiniz. Bir saatlik turla “Yangpu Köprüsü’ne”, 3.5 saatlik turla “Yangzi Nehri- Chang Jiang” ile Huangpu Nehri’nin birleştiği yere kadar gidebilirsiniz. Ayrıca gece yapacağınız bir saatlik tekne turu ile şehrin muhteşem şekilde ışıklandırılmış “Expo 2010 Binaları’nın” da yer aldığı Bund Bölgesi ile Pudong Bölgesi’ni doyasıya seyredebilirsiniz.
Uzun bir yürüyüş sonrasında, tekne ile veya İnci Kule’den baktığınızda Bund’un kuzey bölgesinin sonunda göreceğiniz yer; “Halk Kahramanları Anıtı’nın” yer aldığı “Huangpu Parkı’dır (Huangpu Gongyuan)”. Bu bölgede; şehri doğu batı yönünde bölen bir “Kanal” ile tarihi öneme sahip eski bir köprü “Waibaidu” bulunur. Köprüye yakın mesafede ise eski Shanghai tarzı binaları görebilirsiniz.
“Nanjing Lu”, doğu batı yönünde uzanan, 10 kilometre uzunluğunda şehrin en büyük alışveriş caddesidir. Cadde, Bund Caddesi’ne, şık görünümlü “Heping Fandian- Peace Hotel’inin” köşesinden bağlanır. Caddenin Bund’dan, ”People’s Park’a” kadar olan hareketli, canlı, sadece yayalara açık bölümü “Nanjing Dong Lu”, buradan sonraki bölümü “Nanjing Xi Lu” adını alır. Büyük alışveriş merkezlerinin, otellerin, gökdelenlerin, restaurantların yanında küçük dükkanların bulunduğu bu aşırı kalabalık ve şık caddede bir cafeye oturup, batılı yaşam tarzına özlem duyan bunu giyimleri ve davranışları ile açıkça ortaya koyan Çin gençlerini izleyebilir. Üzerinde Çince yazılar bulunan büyük tanıtım tabelalarını keyifle seyredebilirsiniz. Caddeyi yorulmadan görmek isterseniz caddeden sürekli kalkan, turistik küçük bir trenle cadde ve çevresinin bir bölümünü gezebilirsiniz. Gündüz farklı, ışıklandırılmış haliyle igece farklı bir güzelliği sahip olan bu cadde, çok kalabalık olduğundan yankesicilere dikkat etmenizde yarar vardır.
Nanjing Xi Lu Caddesi’nin, yayalara ait bölümünün bitiminde veya geldiğiniz yöne göre başlangıcında “Park Otel”, “Pasifik Otel” gibi şık binaların bulunduğu alanda “Halk Parkı (People’s Park -Renmin Gong Yuan)” yer alır. Park gökdelenlerin arasında adeta bir vaha gibidir. Parkın güneyinde “Halk Meydanı (People’s Square -Renmin Square)” bulunur. Meydanda “Shanghai Belediye Binası”, “Shanghai Şehir Planlama Merkezi”, “Büyük Tiyatro” bunların karşı tarafındaki yeşillik geniş alanda “Shanghai Müzesi” ile “Havuz” yer alır. Meydanın her iki yönüne geçiş meydanın altında yer alan alışveriş merkezi içinden sağlanır. Meydanı tümüyle dolaşmak istemezseniz çevredeki yönlendirmelere dikkat etmenizde yarar vardır.
Meydanda yer alan “Shanghai Müzesi’ni (Shanghai Bowuguan) mutlaka ziyaret etmeniz gerekir. Bu müzede halen neoletik dönemden Qing Hanedanlığı’na kadar 500 yıllık bir dönemi kapsayan 120.000 den fazla çok değerli eser sergilenmektedir. Her gün saat 9.00 17.00 saatleri arasında açık olan en son girişin kapanıştan bir saat önce olduğu, pazar günü ücretsiz gezebileceğiniz, 39.200 m² alana sahip müzenin, içi ve ilginç mimari tarzıyla dışı çok güzeldir. Dört katlı müzenin ilk katında antik Çin bronz ve heykel galerisi ile farklı eserlerin sergilendiği sergi salonu, ikinci katında biri bağış iki adet çok şık antik Çin seramiklerinin sergilendiği seramik galerisi ve bir sergi salonu, üçüncü katında Çin resim, Calligraphy, mühür galerileri, dördüncü katında antik Çin yeşim, Ming ve Qing dönemine ait mobilya, Topluluklara ait el sanatları ve antik para koleksiyonu galerileri yer almaktadır. Bunlardan antik Çin yeşim galerisinde farklı renklerdeki yeşim taşından yapılan birbirinden güzel objeler çok şıktır. Müzenin ilk katında yer alan satış bölümünde satılan hediyelik eşya ve kitaplar kaliteli ancak piyasaya göre oldukça pahalıdır.
Shanghai Müzesi’ne yakın mesafede, Halk Parkı ile Halk Meydanı’nın yanından geçen Nanjing Road ile birleşen “Xizang Caddesi’nin” sonunda veya şehrin ana otoyolunun “Yan’an Rd” güneyinde veya Eski Şehrin batı tarafında, “Eski Fransız İmtiyaz Bölgesi” ve şehrin en önemli alışveriş caddelerinden diğeri olan “Huaihai Lu” bulunur. Nanjing Caddesi’ne paralel uzanan bu cadde üzerinde çok şık dükkanlar, barlar, oteller, büyük alışveriş merkezleri yer alır. Bu caddeye bağlanan “Huangpi Sokağı” üzerinde “Komünist Partisi İlk Kongresi’nin Toplandığı Bina” bulunmaktadır.
1949 yılına kadar şehrin diğer imtiyazlı bölgelerinden farklı olarak Çin yasalarıyla yönetilen “Eski Şehir Bölgesi”, eski Shanghai şehrinden kalan nadir yerlerden biridir. Buradaki evler; Yuyuan Bahçeleri ve çevresindeki çarşı bölgesi dışında; kötü bir görünüme sahiptir. Şık çatılı, kırmızı Çin tarzı binalardan, birbirine bağlanan dar sokaklardan oluşan çarşı bölgesi hediyelik eşya satan dükkanlar ve restaurantlarla dolu ve inanılmaz kalabalık bir yerdir. Bu nedenle yankesicilere karşı dikkatli olmanızda yarar vardır. Buradaki küçük gölün ortasında “Zigzag Köprü” ile gölün iki tarafına bağlanan, Qing döneminden kalan, “Huxinting Çayevi (Huxinting Chashi)” çok hoş bir görünüme sahiptir. Çayevinin arka tarafında Eski Şehir’in en güzel bölümü olan 8.30-16.30 saatleri arasında açık “Yuyuan Bahçeleri” yer alır. 1559 yılında Ming Tarzı’nda yapılan, labirent şeklindeki yapısı nedeniyle olduğundan büyük görülen bu bahçeler, içindeki gölü, ejderha şeklindeki duvar süslemeleri, heykelleri, tapınağı, pavilonları, köprüleri, küçük havuzları, kayaları, suni tepeleri ve yemyeşil bitki örtüsüyle mutlaka görmeniz gereken çok güzel bir yerdir.
Nehrin batı kıyısında yer alan ilginç yerlerden bir diğeri “Yeşim Buda Tapınağı’dır (Yufuo Si-Jade Buddha Temple). Kuzey güney aksı üzerine dizilmiş üç ana bina ve yan binalardan oluşan bu ilginç Çin Tapınağı’nda, “Burma’dan” getirilen biri oturan, diğeri uzanan iki küçük “Buda Heykeli” bulunmaktadır. Kırmızı fenerlerle süslü tapınağın ana meydanı ellerindeki kırmızı mumu yakarak aşağı yukarı hareket ettiren, küllerini savurarak ibadet eden insanlarla ve bunun sonucu oluşan dumanla ilginç bir görüntüye sahiptir. Meydandan başınızı kaldırarak çevrenize baktığınızda tapınağı çevreleyen dev binaları görürsünüz..
Huangpu Nehri’nin doğu tarafı “Pudong Xinqu Bölgesi’dir”. Nehrin her iki tarafı çok sayıda yer altı tüneli ve köprülerle bağlanmıştır. Bu köprülerden özellikle üç katlı yolla şehrin batı tarafına bağlanan “Nanpu Köprüsü” muhteşemdir.
XX. yüzyılın başında şehrin en yoksul bölgesi olan Pudong, 1990 yılında özel ekonomik bölge statüsüne sahip olunca, dünyanın en büyük binalara sahip alanlarından biri haline gelmiştir. 2004 yılında açılan, 457 metre yüksekliğindeki “Doğunun İncisi Televizyon Kulesi (Dongfang Mingzhu)” halen şehrin simgesidir. Hızlı asansörlerle çok kısa sürede çıkılan kulenin tepesinden tüm şehri 360 derecelik bir açıyla kuşbakışı izleyebilirsiniz. Ayrıca kulenin cam terasında yürüyenleri, cam zeminin üzerinde zıplayanları seyredebilirsiniz. Ancak havanın puslu olması halinde fotoğraf çekmeniz i olanaksızdır. Televizyon Kulesi dışında 421 metre yüksekliğindeki “Jinmao Dasha”, 460 metre yüksekliğindeki “Shanghai Finans Merkezi” bölgedeki diğer gökdelenlerden bazılarıdır.
Shanghai şehrinde mutlaka yapmanız gereken şey; maliyetli olması nedeniyle sadece havaalanı ile “Longyang Road Station (Pudong Bölgesi)” arasında çalışan hızlı trene “Maglev Train” binmektir. Son derece konforlu ve çok güzel bir dış görünüme sahip olan, Alman teknolojiyle yapılan bu tren 30 kilometrelik mesafeyi 7 dakikada almakta, trenin en hızlı olduğu anda hızı 430 kilometreye çıkmaktadır. Kompartmanlarda yer alan gösterge tablolarından treninin 430 kilometre hıza kısa sürede ulaşmasını büyük bir heyecanla izleyebilir. Treninin penceresinden baktığınızda çevrenizdeki yerleşim yerlerinin inanılmaz bir hızla gözden kaybolduğunu görebilirsiniz. Otobüsle iki saatte geldiğiniz mesafenin 7 dakikaya inmesine şaşırırsınız.
GUILIN
Guilin, M.Ö. 214 yılında kurulmuş, Ming Hanedanlığı döneminde önem kazanmış, 1914 yılından sonra eski önemini yitirmiştir. Günümüzde önemli bir turizm merkezidir. Şehrin adı “Osmantus Ağacı Ormanı” anlamına gelmektedir.
Şehir, Lijang Nehri’nin kenarında düz bir arazide kuruludur. Şehri ilginç kılan, çoğu 198 metrenin altında şiirlere konu olmuş, her yerden yükselen yemyeşil kireçtaşı tepelerdir. Guilin; “Lijang” ve “Peach Bloosom Nehirleri”, onların kolları, şehir merkezindeki “Rong”, “Shan”, “Gui”, “Mulong Gölleri”, küçük köprüleriyle Beijing, Shanghai ve Hong Kong’dan tamamen farklı bir şehridir.
Şehrin merkezinde Lijang Nehri’nin batı kıyısında yer alan, dört göl ve çevresindeki yeşillik alan gece ve gündüz ayrı bir güzelliğe sahiptir. Özellikle gece göllerin kenarındaki yürüyüş yollarından yürüyebilir. Yürüyüşünüz sırasında kıyıda ağaçların altında oturan aşıkları, çocuğunu gezdiren aileleri, dans okulu öğrencisi kadınların birlikte yaptıkları gösterileri keyifle izleyebilir. Kıyıdaki taşların veya bankların üzerine oturabilir. Köprülerden istediğiniz tarafa geçerek yürüyüşünüzü sürdürebilirsiniz. Yürümek istemezseniz akşam saatlerinde Amsterdam’daki gezi teknelerinin benzerleriyle “Göller Turu” yapabilirsiniz. Turun başladığı “Li River Waterfal Otel’inin” yakınında yer alan, Shan Gölü’ndeki “İkiz Pagodaları”, Rong Gölü’ndeki iki kıyıyı birbirine bağlayan farklı ülkelerin ünlü köprülerinin modellerini, köprülerin altındaki süslemeleri, kıyıdaki yürüyüş yollarını, parkları, Çin Mimari tarzı ile yapılmış çok sayıda binayı, iki göle göre nispeten daha sakin olan Gui ve Mulong Gölleri’nin kenarındaki şelaleleri, kireçtaşı tepelerini, karabatakla balık avlayan balıkçıların gösterilerini, teknenin tam dönüş rotasında, birden kenardaki platformda şarkı söyleyerek, dans ederek ortaya çıkan Çinli kızların renkli görüntülerini uzun süre hafızanızdan silemezsiniz. Saat 20.30 civarında 10 dakika süre ile Li River Waterfal Otel’in dış cephesinde yapılan “Şelale Şovu’nu” da kolay kolay unutamazsınız.
Gece seyyar tezgahların kurulduğu uzun bir alışveriş caddesine sahip olan şehrin; kireçtaşı kayalıklarının en tanınmış olanı, 100 metre yüksekliğindeki “Xiangbi Shan- Elephant Trunk Hill’dir”. Lijang Nehri’nin batı kıyısında yer alan kayalıkla aynı adı taşıyan park alanı içinde bulunan Elephant Trunk, Lijang Nehri’nden hortumu ile su içen bir fili andırır. Kayanın üstündeki tepede ise bir “Pagoda” yer alır. Kayanın yanına gitmek, çevresinde kısa bir gezinti yapmak isterseniz, kıyıdaki küçük bambu teknelerden birini kiralayabilirsiniz.
Lijang Nehri’nin özellikle batı kıyısı nehri ve karşı sahili seyretmek için ideal bir yürüyüş yoluna sahiptir. Bu kıyı boyunca yürüyerek şehrin önemli kireçtaşı tepelerinden biri olan, nehrin hemen kıyısındaki, “Fubo Shan’a” ulaşabilirsiniz. Çok güzel bir görüntüye sahip olan bu kireçtaşı tepesinin üzerindeki tapınakta büyük bronz bir çan ve buda heykelleri bulunur. Tepeye yakın mesafede, iç tarafta, 1372 yılında bir Ming Prensi için inşa edilen günümüzde eğitim kurumu olarak kullanılan sarayın “Jinjiang Prince’s Palace” arkasındaki 216 m yüksekliğindeki kireçtaşı tepesi “Duxiu Feng-Solitary Beauty Peak” de şehrin tüm güzelliğini görülebileceğiniz tepelerden bir diğeridir.
10’a yakın parka sahip olan şehirde, Lijang Nehri’nin doğu sahilinde yer alan “Qixing Gongyuan – Seven Stars Park” çok büyük bir alanı kaplamakta, parkın içinde mağaralar, nehirler, küçük kayalıklar, köprüler ve kireçtaşı tepeleri yer almaktadır.
Şehir merkezinden 6 kilometre uzaklıkta, Japon işgali sırasında sığınak olarak kullanılan, adını flüt yapımında kullanılan kamıştan alan mağara “Ludi Yan- Red Flute Cave” ise ışıklanmış sayısız kaya şekilleriyle olağanüstü büyüleyici bir görüntüye sahiptir.
Guilin’den, güneydeki Yangshoo Kasabası’na yapılan, “Lijang Nehri Tekne Turu”, şehirde mutlaka yapılması gereken etkinliklerinden biridir. 437 km uzunluğundaki Lijang Nehri’nin 83 kilometrelik bir bölümünü kapsayan tekne turu, şehir merkezi dışında, otobüsle ulaşabileceğiniz, “Zhu Jiang Limanı’ndan”, sabah 9.00’da başlamakta, yaklaşık 4-4.5 saat sürmektedir. İki katlı, üzerinde seyir terası bulunan, teknelerle yapılan tekne turu sırasında nehrin iki tarafında yer alan kireçtaşı tepelerinin görüntüsü muhteşemdir. Nehir; birkaç bambunun yan yana getirilmesiyle oluşturulmuş bambu salları, salların üzerinde başlarındaki geniş hasırlı şapkalarıyla çeşitli eşyaları satmaya, bu amaçla tekneye çıkmaya çalışan satıcıları, kıyıdaki pirinç tarlaları, eğitilmiş karabataklarla balık avlamaya çalışan balıkçıları, kıyıda yüzen mandaları, küçük bakımsız evleri ve şelaleleriyle ilginçtir.
Öğle yemeğini de içeren tekne turu sırasında tekne görevlileri sürekli size kitap, hediyelik eşya, meşrubat satmaya çalışmaktadır. Fiyatları çok yüksek olan bu ürünleri pazarlık etseniz de almamanızda yarar vardır. Zira tekneden indiğiniz zaman aynı malları dakikalarca pazarlık ettiğiniz fiyatın üçte birine kolaylıkla satın alabilirsiniz. Teknede satılanlar arasında en ilginç olanı, içinde iç organları çıkarılmış olan bir yılanın bulunduğu “Yılanlı Şarap’tır”. Görüntüsü ile sizi ürküten bu şaraptan bir kadeh içmek tamamen sizin tercihinize kalmıştır.
Tur sonucunda ulaştığınız “Yangshuo Kasabası” ise sizi karabataklarla para karşılığı resim çektiren balıkçıları, bambu sallarının yanında pet şişe toplayan son derece fakir köylüleri, mal satmak için koşturan, müşteri için birbirleriyle kavga eden satıcılarıyla karşılar.
Kireçtaşı tepeleri ile dolu bu kasaba 1980’lere kadar kırsal bir alan iken, tekne turları sayesinde tanınmış, bir anda tepeleri, mağaraları, küçük köyleri, Çin’in kırsal kesimindeki yaşantısını görmek ve tepelere tırmanmak isteyen turistlerin akınına uğramıştır. Kasabanın iki katlı kahverengi boyalı, ahşap küçük evlerinin altındaki dükkan ve cafeler her ülkeden turistlerle doludur. Kasaba ve civarındaki otellerde kalan, bisikletlerle çevreyi keşfetmeye çalışan turistlerle yoksul oldukları her hallerinden belli olan köylüler burada size farklı bir Çin görüntüsü sunar. Kasabada mevsimine göre Greyfurt’a benzeyen “Pomelo” meyvasını veya bölgeye özgü diğer meyveleri, çevrenizi saran yoksul insanlardan artık pazarlık yapmaya ihtiyacı duymadan satın almaya çalışırsınız. Otobüsle çevreyi seyrederek Guilin şehrine geri dönerken, yoksulluk ve zenginliğin iç içe geçtiği bu büyük ülkeyi bir kere daha düşünme ihtiyacı duyarsınız.
HONG KONG
Hong Kong Çin’in güneyinde yer alır. 1841 yılından 1 Haziran 1997 tarihine kadar Birleşik Krallığın yönetiminde kalmıştır. Hong Kong; “Hong Kong Adası”, “Kowloon”, “Yeni Bölgeler” ve “Adalar” olmak üzere dört bölgeye ayrılmıştır. Hong Kong Adası’nın kuzey kıyısı ile Kowloon’un güneyi arasında “Victory Limanı” yer alır.
Hong Kong Adası; küçük, dağlık bir adadır. Adanın kuzey tarafı çok gelişmiştir. Adanın kuzeyindeki dağların eteklerinde birbirinin üzerinde yükselen binlerce gökdelen inşa edilmiştir. Adanın bu tarafını yürüyerek gezmek, mesafeler yakın görülse, caddeleri birbirine bağlanan asansör ve yürüyen merdivenler olsa bile adanın coğrafik yapısının da etkisiyle oldukça güçtür. Bu nedenle taksilerden, metrodan, günlük şehir turu otobüslerinden “Hop on Hop off” veya yerel tur acentalarının programlarından yararlanmanızda yarar vardır. Yerel tur acentaları tarafından düzenlenen tur programlarının detaylarını otelinizden; havaalanında, Hong Kong Adası’nda Causeway Bay Metro İstasyonu F Çıkışının yakınında, Kowloon’da Star Ferry İskelesi’nde bulunan turizm bürolarının birinden öğrenebilirsiniz. “Hong Kong Ada Turu”, “Yeni Lantau Ada Turu”, “Adalar arası Tur”, “Gece Liman Turu”, “Lama Adası Turu” yerel tur acentalarının düzenledikleri çok sayıda tur seçeneklerinden bazılarıdır. Ayrıca turizm bürolarından gezilecek yerleri, bunlarla ilgili kısa bilgileri ve bu yerlere ulaşım olanaklarını gösteren kitapçıklar da alabilirsiniz. Ada’da kısa mesafeler arasında yürümek isterseniz yüksek binalarla dolu sokaklar genelde birbirine benzediğinden, etrafınıza dikkatli bakmanızda dönüş yolunuzu bulmanız açısından yarar vardır.
Hong Kong Adası’nın merkezinde; Macau ve bazı adalara giden feribotlarla, Kowloon’a giden vapurların -“Star Ferry”- kalktığı iskelelerin, havaalanına giden Hızlı Tren İstasyonu’nun yer aldığı geniş bir “Liman Bölgesi” yer alır.
Liman bölgesine açılan sokaklar, caddeler, başta ana meydan ”Statue Square” olmak üzere küçük meydanlar; resmi binalar, banka binaları, oteller ve üst geçit ağı ile birbirine bağlanmış alışveriş merkezleri ile doludur.
370 metre yüksekliğindeki “Çin Bankası”, 420 metre yüksekliğindeki “Uluslararası Finans Merkezi”, “HSCS Binası”, “Borsa Binaları” ile koloni dönemine ait Neo-Klasik “Üst Mahkeme Binası”, eski koloni dönemi “Hükümet Binası”, Gotik Anglikan “St. John Katedrali” birbirinden farklı mimari tarzda inşa edilmiş, merkezde yer alan önemli binalardan bazılarıdır.
Bar, kulüp, restaurant ve alışveriş yerlerinin yer aldığı “Lan Kwai Fong- Orchid Square”; “Queens Road” ile “Conduit Road” arasındaki tüm sokakları birbirine bağlayan, 1993 yılında yapılan 792 metre yüksekliğindeki, adalara giden iskelelerin yer aldığı liman bölgesine yakın “Dünyanın En Uzun Yürüyen Merdiveni”, bu merdivenle kolaylıkla ulaşılan antika eşya satan dükkanların yer aldığı “Hollywood Caddesi (Hollywood Roadİ)”; caddeye bağlanan “Ladder Sokağı’nın (Ladder Street)” köşesindeki “Man Mao Tapınağı”; merkezde ve merkezin batısında gezilmesi gereken önemli yerlerdir. Bu alanlar günün ve gecenin her saatinde inanılmaz derecede kalabalık ve yoğun bir trafiğe sahiptir.
Şehri, limanı, adaları en iyi şekilde görebilmenin yolu “Victory Tepesi’ne (Victory Peak)” çıkmaktır. St John Katedrali ile Victory Gap arasında saat 7.00’den gece yarısına kadar çalışan tarihi tramvayla çıkılan, bahçelerin, yeşillik alanların, ilginç bir mimariye sahip alışveriş merkezi, senkronize meydan çeşmeleri, cafe ve lüks konutların yer aldığı bu tepe inanılmaz güzellikte bir manzaraya sahiptir.
Merkezin doğusunda yer alan 1950 ve 1960’larda gece hayatı bakımından kötü bir üne sahip olan “Wan Chai Bölgesi”, halen bar, restaurant, alışveriş merkezleri ve otellerin yer aldığı kalabalık, canlı bir bölgedir. Metro istasyonundan denize doğru kısa bir yürüyüş mesafesinde bulunan, “Central Plaza” Hong Kong’un en yüksek gökdelenlerden biridir. Kawloon’a giden Star Ferry vapurlarının kalktığı limana bakan “Konferans ve Sergi Binası” bölgenin en ilginç binasıdır. Metroya yakın mesafedeki “Lochart Road” ve civarı gece hayatının en canlı olduğu yerlerdir. İç kısımda yer alan “Happy Valley” at yarışlarının yapıldığı alandır.
Bu bölgeden sonra gelen “Causeway Bay Bölgesi” ise “Yat Kulübü” ve “Tayfun Sığınağı” ile tanınır. Büyük alışveriş merkezlerinin yer aldığı bu kıyı bölgesinin iç taraflarında “Victoria Parkı” yer alır.
Adanın güney tarafı daha sesiz ve daha az gelişmiştir. Güneyde yer alan, merkezden kısa bir otobüs yolculuğu ile ulaşılan “Aberdeen”, geçmişte küçük bir balıkçı köyü iken günümüzde önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Dev apartman blokları, ticaret merkezleri ve fabrikaların yer aldığı yerleşimde; liman bölgesinde, balıkçıların ve ailelerinin yaşadığı yüzlerce küçük bakımsız balıkçı teknesinin görüntüsü düşündürücüdür. Kıyıdaki dev gökdelenlerin aksine inanılmaz bir sefaletin yaşandığı bu tekneler, yerleşimdeki iki farklı yaşam tarzını sergilemesi bakımından dikkat çekicidir. Balıkçı tekneleri arasında gezmek, burada yaşayanları ve teknelerini yakından görmek isterseniz kısa bir “tekne turu” almanız gerekir. Ancak tekne turu almadan da Çin tarzı çatılarla süslü çok şık görüntüye sahip farklı Çin restaurantlarını içine alan “Jumbo Floating Restaurant” ile ondan daha küçük boyuttaki “Tai Pak Seafood” gemi restaurantlarına teknelerle giderken bu perişan haldeki ev tekneleri yakından görebilirsiniz.
Aberdeen yakınında; ayrıca Star Ferry Limanı’ndan kalkan, Ocean Park Otobüsü ile veya bazı şehir otobüsleri ile ulaşabileceğiniz saat 10.00- 18.00 arasında açık olan eğlence parkı “Ocean Park” bulunur. Park; muhteşem ada ve Güney Çin Denizi manzarası görebileceğiniz bir teleferikle birbirine bağlanan iki bölümden oluşur. Etrafınızda köpek balıklarının yüzdüğü akvaryumdan, yunus balıklarının gösteri yaptığı havuzlara, kat kat çıkılan muhteşem ada manzaralarının görüldüğü kuleden, az sayıda sevimli pandanın yer aldığı alanlara, tüm yaş gruplarına hitap eden lunaparka kadar her türlü eğlencenin yer aldığı bu park uzun saatler geçirebileceğiniz son derece eğlenceli ve keyifli bir yerdir.
Aberdeen’den, Stanley’e kadar olan ağaçlık yol boyunca çok sayıda plajın bulunduğu iki güzel koy yer alır. Bunlardan “Deep Water Bay” ağaçlar arasında lüks konutların yer aldığı küçük bir koydur. Etrafı büyük apartman blokları ile çevrili güzel plajların yer aldığı diğer koy ise “Repulse Bay” olarak bilinir. Plajların girişinde yer alan 10 metre yüksekliğinde “Kwun Yu” ve “Tin Hau” Heykellerinin bulunduğu “Çin Pavilionu” ise son derece ilginçtir.
“Stanley” ise koloni döneminde küçük bir balıkçı köyü iken halen İngiliz tarzı pubların yer aldığı, her türlü hediyelik eşyanın satıldığı bir pazarı bulunan, farklı ülkelerin mutfaklarını tadabileceğiniz restaurantları ve plajları ile ünlü bir sahil kasabasıdır.
Otobüsle, metro veya liman manzarasını seyredeceğiniz Star Ferry Vapurları ile ulaşabileceğiniz “Kowloon Yarımadası” ise Hong Kong Adası’ndan farklı olarak düz bir zemine sahiptir. Bu nedenle bu bölgeyi yürüyerek rahatlıkla dolaşılabilirsiniz. Hong Kong Adası’nın kuzey sahilindeki ihtişamı ve Victory Limanı’nı en iyi görebileceğiniz yer Star Ferry Limanı’ndan “Tsim Shu Tsui’nin” Doğu Limanı’na kadar devam eden müzelerin, otellerin yer aldığı sahil yoludur. Star Ferry Terminali’nin yanındaki “Saat Kulesi” tarihi “Kowloon Kanton Demiryolu İstasyonu’nu”, Londra’ya giden Eski Doğu Ekspresi’nin Asya Terminali’nin son durağını işaret eder. Kıyıda yan yana sıralanmış “Kültür Merkezi”, “Sanat Müzesi” ve “Uzay Müzesi’nin” ilginç binalarının arka tarafındaki caddenin- “Salisbury Road”- üzerinde yer alan “Peninsula Otel” ise Doğu Ekspres’inin zengin yolcuları için 1928 yılında inşa edilmiştir. Halen Hong Kong’un en lüks otellerinden biridir. Bu şık otelin içine girebilmenin ve buradan karşı sahildeki gökdelenlerin muhteşem görüntüsünü görebilmenin en iyi yolu otelin en üst katında yer alan “Felix Bar’a” uğramaktır.
Peninsula Otel’in yanındaki “Altın Yol (Nathan Road)” binlerce küçük dükkanın, otellerin yer aldığı, cadde üzerinde ve caddeye bağlanan sokaklarda renkli görüntülerle karşılaşabileceğiniz kuzey güney hattında kilometrelerce uzanan bir alışveriş caddesidir. Dev Çince ve İngilizce reklam panolarının yer aldığı, inanılmaz kalabalık bu caddenin üzerinde ve ona bağlanan sokaklarda farklı dinlere ait cami, kilise ve tapınaklar yer alır. Tapınakları ile ünlü “Tapınak Sokağı (Temple Street)”, aynı zamanda “Gece Pazarı” ile de tanınır. El sanatları ve geleneksel Çin mallarının satıldığı bu pazar, falcıları, şarkı söyleyen toplulukları ile ilginizi çekebilir. Bu pazara yakın mesafedeki “Yeşim Pazarı (Jade Market)”, yeşim takı ve süs eşyalarını ucuz fiyatla satın alabileceğiniz bir yerdir.
Nathan Caddesi üzerinden yürüyerek veya Metro ile ulaşabileceğiniz “Mong Kok Bölgesi” çok kalabalık ve canlı bir bölgedir. Burada ucuz giyim, hediyelik, her türlü taklit kadın eşyasının satıldığı “Kadınlar Pazarı (Ladies Market)”, Çiçek Pazarı; Kuş Pazarı alışveriş yapmak isterseniz veya Hong Kong Adası’ndan farklı bir yaşam tarzı görmek isterseniz ilginizi çekebilir.
Hızlı nüfus artışına bağlı olarak Kowloon Yarımadası üzerinde “Yeni Bölgeler” oluşturulmuştur. “Sha Tin”, “Tai Po”, “Tai Wo”, “Tsuen Wan” yeni bölgede yer alan yerleşim yerlerinden bazılarıdır. Bunlardan “Sha Tin” şehrinde yer alan “Onbin Buda Tapınağı (Temple of 10.000 Buddhas)”- Budistler açısından önemli ve ilginç bir tapınaktır.
Hong Kong civarında bir bölümü yerleşime açık yüzlerce ada bulunur. Yerleşime açık önemli adalar Hong Kong Adası’nın batısında yer alır. Feribotla yaklaşık bir saat uzaklıkta olan “Macau” da adanın batısındadır. Adalar arasında ulaşım feribotlarla, denizin altındaki tünellerle veya köprülerle sağlanmaktadır. “Lamma", “Cheung Chau”, “Lantau” gidebileceğiniz önemli adalar arasındadır. Modern bir havaalanı olan Hong Kong uluslararası havaalanı Lantau Adası’nın kuzey sahilindeki deniz doldurularak oluşturulmuş küçük “Chek Lap Kok Adası” üzerindedir. Lantau Adası’nın, Ngong Ping Platosu’nun tepesinde yer alan “Po Lin Manastırı’nda” bulunan 26 metre yüksekliğindeki büyük “Buda Heykeli” dış mekanda yer alan Dünyanın en büyük Buda Heykelidir. Ada da ayrıca “Disneyland” yer alır.
Hong Kong ‘da gece yapmanız gereken en önemli etkinlik “Liman Turu” almaktır. Yemekli olan bu tur sırasında limanın her iki tarafında muhteşem şekilde ışıklandırılmış dev gökdelenler, bütün ihtişamı ile karşınıza çıkmakta, limana yansıyan ışıklarla deniz daha farklı görülmektedir. Gece yapılan lazer gösterisi ise unutamayacağınız bir güzelliğe sahiptir. Denizin üzerinde süzülen ilginç “Çin Yelkenli’lerinin” görüntüsü bu güzelliği tamamlamaktadır.
-------------------------------------------------------------------------------
*Bu yazı iki farklı tarihte Çin Halk Cumhuriyeti’ne yaptığım gezi sırasında gördüğüm yerler, edindiğim izlenimler, rehberlerden edindiğim bilgiler ve aşağıda belirtilen kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır.
China Nationality Art Photograph Publishing House, Beijing, ISBN 978-7-80069-835-4.
China Intercontinental Press, China Business, (ed:Ma Ke- Li Jun vd) , 2004, ISBN 7-5085-0423-5.
Dk, Eyewitness Travel Guides, China, Doorling Kindersley Limited, Great Britain, 2005, ISBN:1-4053-0876-1.
Hong Kong Panoramas.
Hong Kong Tourism Board, Hong Kong Visitors Kit, Hong Kong Live It, Love It,.
Insight Guides, China, Discovery Channel, Apa Publications, 2006, ISBN:9814137782.
Shanghai Museum.
Sun Yongxue, Touring China, 2005, ISBN 7-119-02158-3
The Great Wall, 2008, ISBN 7-80069-673-1.
The Guidebook of Xi’an Great Mosque.
Yan Jiu Publishing House, The Forbidden City, 2009.
Zang Yun, China’s First Emperor and His Terra Cotta- Army, ISBN 7-5418-2185-3/K-206.
http://www.sinoturkish.com/govde_tr/terracotta.asp
http://tr.wikipedia.org/wiki/Cin_Halk_Cumhuriyeti
http://www.uzaklar.com/hutonglar-pekinin-700-yillik-mahalleleri
http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Çin_tarihi
SEYAHATLER

Avusturya Cumhuriyeti; Orta Avrupa'nın güneydoğusunda yer alır. 83.858 km² yüzölçümüne sahiptir. Batıda Liechtenstein ve İsviçre, güneyde İtalya ve Slovenya, doğuda Macaristan ve Slovakya, kuzeyde Almanya ve Çek Cumhuriyeti ile komşudur.

Bosna Hersek 51.147 km² yüzölçümüne sahip bir Balkan ülkesidir. Ülke; kuzey, batı ve güneyde Hırvatistan, doğuda Sırbistan, güneyde Karadağ ile komşudur. Ülkenin kuzey bölgesi “Bosna”, güney bölgesi “Hersek” olarak tanınır.

Singapur Güneydoğu Asya’da yer alan bir ada devletidir. Malakka Boğazı ve Güney Çin Denizi arasında Malakka Yarımadası'nın güneydoğu ucunda yer alır. Kuzeyde Malezya'nın Johor Eyaleti, güneyde Endonezya'nın Riau Adaları ile çevrilidir. Anakaradan Johor Boğazı ile ayrılır. Malezya’ya iki uzun köprü ile bağlanır. Güneydoğu sahilindeki 63 küçük ada ile birlikte yüzölçümü yaklaşık 682 km2 civarındadır. Dünyanın en küçük yirmi ülkesinden biridir.

Fas Krallığı, kuzeybatı Afrika'da yer alan Arap ülkesidir. İspanya’dan Cebelitarık Boğazı ile ayrılır. Akdeniz ve Atlantik Okyanusu'na kıyısı olup, Afrika'nın Avrupa'ya yaklaştığı uçta, Avrupa’ya 14 km uzaklıktadır. Afrika'nın en ucundaki “Tangier” şehri Fas'a, Fas topraklarındaki “Ceuta” ve “Melilla” İspanya'ya aittir. Yüzölçümü 446.550 km2, güneyinde hak iddia ettiği,1975'ten beri yönettiği Batı Sahra dahil edilirse 710.850 km2 ‘dir.
Copyright 2010. Privacy Policy | Terms of Use | XHTML | CSS
Design by MEHMET KEREM PALA
>