GEZİ KÖŞESİ

PROF. DR. AYSEN TOKOL

  • ANA SAYFA
  • ÜLKELERŞEHİRLERGALERİ
  • LİNKLER

 

                         

                             

Dublin, İrlanda Cumhuriyeti’nin” başkenti ve en büyük kentidir. Ülkenin doğu kıyısında   “Liffey Nehri’nin” İrlanda Denizi’ne açıldığı bölgede yer alır.  

Dublin’in tarihi geçmişi oldukça eskidir. Arkeolojik kazılar M.Ö 7500 yılında İrlanda topraklarında medeniyet belirtileri  başladığını göstermektedir. MÖ. 700 civarında bu topraklara “Keltler” gelmiş, İrlanda’nın koruyucu azizi kabul edilen “St. Patrick” 432 yılında İrlanda topraklarına Hıristiyanlığı getirmiştir.  841 yılında “Vikingler” Dublin’de ilk limanı  kurmuşlardır.  Vikinglerin bir bölümü burada kalmış, yerli halkla evlenerek Hıristiyan olmuş, Avrupa ile ticaret yapmışlardır. 1014 yılında  Kral “Brian Boru” Vikingleri yenmiş, böylece Vikinglerin etkisi ortadan kalkmıştır. 1169 yılında “Normanlar” Dublin’in güneyine  gelmiş,  1170 yılında Dublin’i merkez yapmışlardır. Bu dönemde İngiltere Normanlar tarafından yönetildiğinden  İrlanda’da da İngiliz kuralları uygulanmaya başlanmıştır. İngiltere’nin Norman kökenli kralı II. Henry İrlanda’yı ele geçirerek oğluna vermiş, öldükten sonra  John hem İngiltere hem İrlanda kralı olmuştur.  Normanlar da Vikingler gibi yerli halkla evlenerek onlarla kaynaşmışlardır.

1348 büyük veba salgını  üç yılda nüfusun üçte bir oranında azalmasına yol açmıştır. XIV. yüzyılda İngiltere’nin etkisi azalmış, Kelt kültürü ve İrlandaca tekrar ön plana çıkmıştır. 1532 yılında İngiltere kralı’nın Protestanlığı kabul etmesi İrlanda’yı etkilemiş, ancak İrlandalıların çoğu Roma Katolik kilisesine bağlı kalmışlardır. 1536 yılından itibaren İngiltere yeniden İrlanda üzerinde hâkimiyetini arttırmıştır. İngiltere kralları Protestanlığı yaygınlaştırmak için  bu topraklarda yoğun çaba harcamışlardır. İngiliz ve İskoç Protestanları  İrlanda topraklarına yerleştirmişler. Bu kişiler daha sonra İrlanda aristokrasisini oluşturmuştur. 1641 yılında İrlandalı Katolikler ayaklanmış, yönetimi ele geçirmişlerdir. Ancak 1649 yılında İngiliz komutan  “Oliver Cromwell” Dublin’i almış, 1649-1653 yılları arasında İngiltere’nin İrlanda üzerinde hâkimiyetini yeniden kurmuş, ayaklanmalar sırasında İrlanda nüfusunun üçte biri ölmüş veya sürgüne gönderilmiştir. Katoliklerin bütün malları el konularak Protestanlara verilmiş,  Katoliklere karşı bir dizi “Ceza Yasası” çıkarılmıştır. 1688 yılında İrlanda İngiltere’de Katolik- Protestan krallık kavgasına taraf olmuş ancak bu durum İrlanda’da Katolikler ile Protestanlar arasında savaşa yol açmıştır. 1690 yılında yapılan “Boyne Savaşı’nı” kaybeden Katolikler büyük yenilgiye uğramışlardır.  1707 yılında İngiltere ile İskoçya’nın  birleşmesi sonucu “Büyük Britanya Krallığı” kurulmuş, İrlanda bu krallığın sömürgesi haline gelmiştir. XVIII. yüzyılda  bazı ayaklanmalar olmuş ancak bunlar bastırılmıştır.

1801 yılında “Birleşme Yasası” ile “Büyük Britanya ve Birleşik Krallık” oluşturulmuştur. Bu birleşme ile  Dublin’in önemi azalmıştır. 1829 yılında “Daniel O’Connell” bir yasa ile İrlandalı  Katoliklerin bazı  haklara kavuşmasını sağlamıştır. 1845-1851 yılları arasındaki “Büyük Kıtlık” sonucu açlık, hastalık ve göç nedeniyle Dublin ve İrlanda nüfusu önemli ölçüde  azalmıştır. Kıtlık nedeniyle ABD ve diğer ülkelere büyük bir göç yaşanmıştır. 1858 yılında ABD’deki İrlandalılar Dublin’de gizli bir devrimci örgütün kurulmasında önemli rol oynamışlardır. Milliyetçilik hareketleri XIX ve XX. yüzyıllarda gelişerek devam etmiştir. 1905 yılında cumhuriyetçi hareket “Sinn Féin” oluşturulmuş ayrıca “Charles Steward Parnell” toprak reformu ve diğer konularda Birleşik Krallığa karşı büyük bir mücadele vermiştir.

Birleşik Krallığa  karşı en büyük ayaklanma ise  İrlandalı cumhuriyetçilerin 24 Nisan 1916 tarihinde “Postane Baskını” ile başlattıkları 30 Nisan’a kadar devam eden “Paskalya Ayaklanması” olmuştur. Ancak ayaklanma başarılı olamamış,  kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Bu ayaklanma sırasında Dublin büyük ölçüde zarar görmüştür. Ayaklanma sonrası baskı döneminde İrlandalı gönüllüler “İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA)” çatısı altında toplanarak Birleşik Krallığa karşı silahlı çatışma başlatmışlardır. Birleşik Krallık biri kuzey diğeri güney İrlanda için iki parlamento kurarak, denetimi ele geçirmeye çalışmıştır. Protestan Kuzey İrlanda’da parlamento toplanmış ancak Katolik Güney İrlanda İngilizlere taviz vermeyi reddetmiştir. Bunun üzerine Birleşik Krallık  ile 1921 yılında yapılan bir anlaşma ile Güney İrlanda bağımsızlık kazanmış, Kuzey İrlanda Birleşik Krallığa bağlı kalmıştır. Ancak IRA’nın “Eamon de Valera” başkanlığındaki radikal kanadı anlaşmayı kabul etmemiş, 1922 yılında anlaşmayı destekleyenlerle, karşı çıkanlar arasında iç savaş çıkmıştır. Savaş 1923 yılında 4000 kişinin ölümü ile sona ermiştir. Bu dönemde Dublin sokakları ve önemli binalar  tahrip olmuştur. IRA bölünmeyi kabul etmiş ancak iki İrlanda arasındaki sınır belirleme görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Eamon de Valera’nın   “Fianna Fáil Partisi” 1927 yılında “William Cosgrave” hükümetine katılmış, 1932 seçimlerini Eamon de Valera kazanmış, Birleşik Krallığa karşı ekonomik tedbirler alınmış, 1937 yılında Anayasa kabul edilmiştir. 1948 yılında Valera seçimleri kaybetmiş, 1949 yılında İrlanda  bağımsızlığını  ilan etmiştir. 1972 yılında da Roma Katolik kilisesinin devlet üzerindeki etkisi kaldırılmıştır. Ülke 1973 yılında Avrupa Birliği’ne girmiş, bu durum ülkenin gelişmesini sağlamış, 1990’lı yıllarda genç ve eğitimli nüfusu ile ekonomik patlama yaşanmıştır. Ekonomik gelişmeye bağlı olarak Dublin’in  görünümü de büyük ölçüde değişmiştir.  

İrlanda’da iki resmi dil İrlandaca ve İngilizce konuşulur. Ancak İrlandalıların konuştukları İngilizce İngiltere’de konuşulan İngilizce’den biraz daha farklıdır. Dublin küçük bir kent olmasına rağmen sokaklarında her ülkeden turist görebilirsiniz.  İrlandalılar genelde güler yüzlü insanlar olduklarından  onlarla rahatlıkla diyalog kurabilir.  Kendilerinden yardım alabilirsiniz.

Dublin  yazın  serin, kışın  soğuk bir kenttir. Kış ve sonbahar aylarında sert rüzgarlar eser. Hemen  her mevsim yağışlıdır. Hava aynı gün içinde sürekli değişebilir.   Bu nedenle  gitmeden önce mutlaka hava durumuna bakmanızda ve yanınızda yazın da  gitseniz kalın bir giysi, yağmurluk ve şemsiye bulundurmanızda yarar vardır.   

Türkiye’den Dublin’e İstanbul veya “Aer Lingus” ile İzmir’den uçakla veya İngiltere, İskoçya ve Galler’den feribotla veya İskoçya ve İngiltere’den uçakla  gidebilirsiniz. Türkiye’den Dublin’e doğrudan giderseniz “İrlanda Cumhuriyeti” vizesi almanız gerekir. Ancak olimpiyatlarla birlikte yapılan düzenleme ile  İngiltere vizesi ile İngiltere, İskoçya, Kuzey İrlanda veya  Galler’de en az 24 saat kalmak ve vizeniz belli özellikleri taşımak (C tipi, çok girişli, en az altı ay, business veya ziyaretçi gibi) kaydıyla vize almadan İrlanda Cumhuriyeti’ne girebilirsiniz. Bu konuda İrlanda Cumhuriyeti’nin vize işlemlerini yapan İstanbul ve Ankara’daki  acentalardan veya konsolosluklardan güncel bilgiler alabilirsiniz. Vizeniz gerekli koşullara sahip değilse, sınır kontrolü olmadığı için Dublin’e en yakın şehir olan Belfast üzerinden de Dublin veya Galway’a otobüs, tren,  veya yerel turlarla giriş yapabilir. Ülkeyi dolaşabilir. Daha sonra Kuzey İrlanda’dan çıkış yapabilirsiniz. 

Dublin’e havayolu ile gidecekseniz ve  oteliniz şehir merkezinde ise havaalanı Terminal 1 ve 2’den “Aircoach” otobüsleri  ile şehir merkezine kısa sürede ulaşabilirsiniz. Bu konuda ayrıntılı bilgi için  http://www.aircoach.ie/ web adresine bakabilirsiniz. Oteliniz şehir merkezi veya merkeze yakın noktalarda ise havaalanından şehir merkezine kadar olan yol güzergahı üzerindeki tüm duraklarda duran,  diğerine göre biraz daha ucuz olan ancak    daha uzun sürede merkeze ulaşan, kısa aralıklarla kalkan “Airlink 747” otobüslerine  binebilirsiniz. Bu konuda     gitmeden önce http://www.dublinbus.ie/en/Your-Journey1/Timetables/Airport-Services/ web adresinden   ayrıntılı bilgi alabilirsiniz. Bu otobüslerin biletlerini şoför  veya havaalanında otobüs durağında bulunan bankodan almanız gerekir.

Dublin çok iyi düzenlenmiş  bir ulaşım sistemine sahiptir. Güzergahınıza göre; 24 saat çalışan  otobüsleri, “raylı tren sistemini (DART)” veya  “tramvayı (Luas)” kullanabilirsiniz. DART hatlarından biri ile Dublin Körfezi boyunca seyahat edebilirsiniz.     Otelinizi şehir merkezinde belirlerseniz birkaç uzak yer dışında her yere yürüyerek ulaşabilir. Şehir düz bir alanda kurulu olduğu için yorulmadan yürüyebilirsiniz. Şehir merkezindeki yollar çoğunlukla tek yönlü olduğundan yakın mesafelerde otobüse binmek genellikle  zaman kaybetmenize neden olur.  “Günlük kart” çok fazla kamu aracı kullanmayacağınız için pahalı olabilir. Bunun yerine kamu aracı kullandıkça bilet almak daha uygundur. Otobüs biletlerini şoförden, tramvay biletlerini duraklardaki makinelerden alabilirsiniz.

Şehri tanımak için  “hop on- hop off “   iyi bir seçenektir. Bu otobüslerle dilediğiniz yerde inip, binerek tek bir biletle iki gün boyunca  kenti dolaşabilirsiniz.  Bu konuda ayrıntılı bilgi için http://www.citysightseeingdublin.ie/  veya http://www.dublinsightseeing.ie/citytour.aspx web adreslerine bakabilir. Turizm Bürosu’ndan,  hop on hop off  şoför veya görevlisinden bilgi veya broşür alabilirsiniz. Turizm Bürosu Dublin havaalanı T1 ve T2 terminalinde, nehrin kuzeyinde “O’Connell St. Lower” üzerinde, nehrin güneyinde İrlanda Bankası karşı tarafında  yer alır.  Yoğun aylarda ana caddelerde küçük bankolarda da turizm bürosu görevlileri  hizmet verir.  

Dublin’den tren, otobüs veya yerel turlarla İrlanda Cumhuriyeti’nin diğer kentlerini  ve önemli yerlerini, Kuzey İrlanda’yı gezebilirsiniz. Merkez tren istasyonu “Heuston İstasyonu’dur”. Galway, Limerick ve Cork’a buradan trenler kalkar (istasyona Airlink 748, Tramvay Luas ve 90 numaralı otobüsle gidebilirsiniz). “Connoly İstasyonu’ndan” da  Belfast ve Wexford gidebilirsiniz. İki istasyon arasında tramvay (Luas) çalışır.

İrlanda Cumhuriyeti ve Kuzey İrlanda’nın  önemli yerlerini kısa sürede gezmek için yerel turlar idealdir. Yerel turlarla ilgili bilgi ve biletleri   Turizm Bürosu’ndan  alabilirsiniz.  Şehirde kısa süre kalacaksanız öncelikle tam günlük iki tur olan Belfast ve Galway turlarını  seçmenizde yarar vardır.  Gitmeden önce tüm turlarla ilgili genel bilgilere http://www.city-discovery.com/dublin/?gclid=CKHs9dPhkbsCFQTA3god_zEABg web adresinden ulaşabilirsiniz. 

İrlanda Cumhuriyeti resmi para birimi Euro’dur.  Şehirde kredi kartını rahatlıkla kullanabilirsiniz. Dublin’e; Londra’dan geliyorsanız ona göre daha uygun olmakla birlikte oldukça pahalı bir kenttir.   

Dublin ve İrlanda Cumhuriyeti’nin en önemli simgeleri; üç yapraklı yonca, arp, koyun ve küçük yeşil cin adamdır.  Özellikle şans getirdiğine inanılan  yeşil cin adamın çeşit çeşit sevimli    hediyelik eşyaları bulunur. Tüm hediyelik eşyalarda ana renk  yeşildir.

İrlanda’da hemen her yerde reklamını göreceğiniz “Guiness  birası”, “İrlanda viskisi” ve “Irish cafe” ile ünlüdür.   Irish cafe; içinde az miktarda viski ve krema bulunan ülkeye özgü bir defa denenmesi gereken bir kahve çeşididir. İrlandalılar bu kahveyi gündüz içerler. Gece Irish cafe istediğinizde sizin yabancı olduğunuzu hemen anlarlar. Dublin’de cafeler genelde erken saatlerde 18.00 gibi  kapanır. Bu saatten sonra publar dolar taşar.     

İrlanda’nın kendine özgü  mutfağı sınırlı olduğu için özellikle Temple Bar’da bulunan az sayıda turistik yerel restaurant dışında yerel yemekler yiyebileceğiniz restaurant bulmakta zorluk çekersiniz. Ancak farklı dünya mutfaklarını deneyebilirsiniz. Özellikle  Fransız, İtalyan ve Uzakdoğu restaurantları yaygındır.  Uygun fiyatlı yerlerde yemek yemek isterseniz  marketlerin içinde yemek bölümleri bulunur. Burada lezzetli yiyecekler bulabilirsiniz.

Dublin güvenilir bir kenttir. Ancak  ıssız yerlerden, karanlık sokaklardan, otobüs ve tren istasyonları civarından gece uzak durmanızda yarar vardır.

İrlanda Cumhuriyeti’nde trafik soldan işler. Bu nedenle  yürürken ve otobüse binerken dikkat etmelisiniz. Kent merkezinde turistlere yönelik olarak trafik ışıklarının önündeki yollara uyarıcı beyaz yazılar yazılmıştır.

“Liffey Nehri” şehrin can damarıdır. Şehri kuzey ve güney olarak ikiye böler. Nehir üzerinde çok sayıda köprü bulunur. Bu köprüler içinde en güzeli 1816-1821 yılları arasında yapılan “Ha’penny Köprüsü’dür (Ha’penny Bridge)”.  1790 yılında yapılan “O’Connell Köprüsü (O’Connell Bridge)” ise   şehrin en işlek ana köprüsünü oluşturur.     

Liffey Nehri’nin kuzeyindeki  ana cadde O’Connell Köprüsü’ne bağlanan “O’Connell Caddesi’dir’. Bu cadde  geniş, uzun, ortası ağaçlık, kalabalık  bir caddedir.   Caddenin köprü tarafında  XIX. yüzyılda   “Daniel O’Connell”; ortasında  120 metre yüksekliğindeki  sivri kalem ucu görünümlü çelik heykel “The Spike”;  kuzey tarafında  “Charles Stewart Parnell’in” heykeli yer alır. Ayrıca İrlanda için önemli bazı  ünlü kişilerin heykellerini de bu alanda  görebilirsiniz.

Cadde üzerindeki en önemli tarihi bina, Paskalya ayaklanması sırasında  ön plana çıkan  “ Postane Binası’dır”. Caddenin kuzeyinde  Parnell heykeli tarafında oldukça bakımsız, ağaçlık, “Parnell Meydanı’” bulunur. Meydanın çevresinde çok sayıda  tarihi bina görebilirsiniz.  Bunlar arasında Avrupa’nın ilk doğum hastanesi olan  “Rotunda Hastanesi’”,  “Hugh Lane Municipal Gallery of Modern Art”, “Gate Theatre”, “Dublin Yazarlar Müzesi (Dublin’s Writers Museum)” sayılabilir.  Dublin Yazarlar Müzesi’nde İrlanda edebiyat tarihi, başta “Bernard Show”, “Oscar Wilde” olmak üzere Nobel ödüllü dört İrlandalı yazar hakkında bilgi edinebilir. Onlara ait bazı eşyaları görebilirsiniz.

Rutonda Hastanesi yakınında  “Henrietta Street” üzerinde   1786 tarihli  güzel bir bina olan “King’s Inns” yer alır.

O’Connell üzerinde ve ona her iki yönden bağlanan ara sokaklarda   hediyelik eşya dükkanları, sinemalar, tiyatrolar, alışveriş yerleri, cafeler, restaurantlar, sebze ve meyva pazarı 1825 tarihli “St. Mary‘s Pro-Cathedral”, çok sayıda kilise, Chinatown bölgesi bulunur.  Turizm Bürosu (Dublin Visitor Center)  köprüye yakın konumdadır. Dublin Bus ve “Dublin City sightseeing- Hop on hop off otobüsleri de cadde üzerinden, Turizm bürosu yakınından kalkarlar.   

İrlanda ulusal tiyatrosu “Abbey Tiyatrosu” köprünün hemen  yakınında O’Connell Caddesi’ne doğu tarafından bağlanan “Lower Abbey Street” üzerindedir.

“Ana Otobüs istasyonu Busárus”  ve “Connoly Tren İstasyonu”  köprü yakınında ve birbirine yakın mesafededir. Her ikisi de kıyıdaki Custom House arka tarafına düşen bölgededir.

Nehrin kuzey tarafında  kıyıda iki görkemli bina bulunur. Bu binalardan O’Connell Köprüsü’nün batısında kalan 1796 tarihli “Dört Mahkeme (Four Courts)”, doğusunda kalan ise 1779 tarihli “Gümrük Binası’dır (Custom House)”.       

Vaktiniz ve merakınız varsa; Four Courts yakın mesafede, “Bow Street” üzerinde bulunan İrlanda’nın en eski viski markası Jameson’un eski fabrikası “Old Jameson Distillery” ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca  25, 26, 66, 66A numaralı otobüs başta olmak üzere çok sayıda otobüsle  700 hektar büyüklüğünde, etrafı 11 kilometre duvarla çevrili, içinde hayvanat bahçesi de bulunan  “Phoenix Park’a” gidebilirsiniz.

  

Liffey Nehri’nin güney tarafındaki en önemli yapı topluluğu;  O’Connell Köprüsü’ne yürüyüş mesafesinde olan ülkenin en eski üniversitesi  “Trinity College” binalarıdır. Üniversitenin “ana girişi” sütunlu, alınlıklı, heykellerle süslü, İrlanda Bankası tarafındaki kapıdır. Üniversite kentin ortasında çok geniş bir alana yayılmıştır. Üniversite 1592 yılında I. Elizabeth tarafından kurulmuştur.  Ünlü İrlandalı yazarların birçoğunun mezun olduğu  üniversitenin birbiri ile bağlantılı, öğrenciler yanında turistlerin ve yerli halkın da gezdiği  geniş meydanları bulunur. Meydanların  çevresinde farklı yüzyıllarda yapılmış, çeşitli amaçlarla  kullanılan büyük tarihi binalar  ile az sayıda modern bina yer alır. Üniversite içinde bir şapel, çan kulesi, heykeller, galeri, müze, kriket sahası ve  kütüphaneler bulunur. Bunlardan; “Eski Kütüphane (Old Library)”; tavana kadar dizilmiş 200.000’den fazla  eski kitabın ve çok sayıda mermer büstün  yer aldığı, muhteşem bir  görünüme sahip “Uzun Koridor Salonu (Long Hall)”  ve binanın girişindeki “Book of Kells” sergisi ile görülmeye değer güzelliktedir. Bu nedenle Eski Kütüphane önünde uzun bir kuyruk görseniz de içine girmekten vazgeçmemelisiniz. Üniversiteye XVII. yüzyılda gelen  Book of Kells  yeni ahitin içerdiği dört İncil ile önsöz niteliğinde bazı metinleri ve kanon tablolarını içeren işlemeli el yazısı bir kitaptır. Bu kitabın bir bölümü  ile diğer el yazması kitapları burada görebilirsiniz. Vaktiniz sınırlı ise  üniversiteyi belli bir ücret karşılığında, rehberli tur ile  daha kısa sürede  gezebilirsiniz.   

Trinity College ana giriş kapısı ile “Christ Church Cathedral” arasında,  farklı adlar alarak uzanan  cadde nehrin güney bölümünün en işlek caddesidir. Cadde üzerinde ve ona bağlanan ara sokaklarda halen restaurant, cafe, pub, alışveriş yerleri, otel  ve farklı amaçlarla kullanılan çok sayıda tarihi bina yan yana sıralanır. Bu caddeye nehir ve kara tarafından bağlanan sokaklar ve caddeler üzerinden; kentin tüm önemli yerlerine ulaşabilirsiniz.

Caddenin “College Green” bölümünde Trinity College ana giriş kapısının karşı tarafında O’Connell Köprüsü’nden gelen yolun köşesinde  yer alan büyük korint sütunlu bina; eski parlamento binasıdır. 1729 yılında yapılan bina halen “İrlanda Bankası (Bank of Ireland)” olarak kullanılmaktadır. Bankanın karşı tarafında cadde üzerinde  Turizm Bürosu  yer alır. Şehir dışına giden turların kalkış noktası   caddeye bağlanan hafif yokuş  sokakta “Church Line” yer alan  kilisenin önüdür (Suffolk Street). Burada yoğun aylarda turizm bankoları da bulunur. 

Caddenin  “Dame Street” bölümünde yer alan “City Hall” 1769-1779 tarihleri arasında tüccarlar loncası tarafından yaptırılmıştır. City Hall içinde yer alan,  yuvarlak iç avlu; heykelleri, sütunları,  mozaik yer döşemeleri ve kubbesi ile çok güzel bir görünüme sahiptir.  City Hall halen Dublin Şehir Konseyi ofislerine  ev sahipliği yapmaktadır.  City Hall’ın  sütunlu ve alınlıklı ön cephesi ile kubbesini en güzel nehir tarafından bağlanan sokaktan  görebilirsiniz.

City Hall arka tarafında tepe üzerinde “Dublin Kalesi (Dublin Castle)” yer alır. Kalenin iki giriş kapısı bulunur.  Bu kapılara Dame Street üzerinden City Hall’den önce veya sonra, hafif bir yokuş tırmanarak ulaşabilirsiniz.  Kale tepenin eğimine göre alt ve üst kale olmak üzere iki kademeli olarak farklı yüzyıllarda yapılmıştır.  Bir yönü yola açık olan Alt Avlu’nun bir tarafında   devlet daireleri, diğer tarafında kalenin en eski bölümü olan 1207 tarihli kule  “Record Tower”  ve şapel yer alır. Dört tarafı binalarla çevrili Üst Avlu’da ise “Bedford Tower” ve diğer kuleler ile  devlet daireleri bölümü  bulunur. Kalenin asıl görülmesi gereken yeri “iç bölümüdür”. Kale içinin bir bölümünü günün belli saatlerinde düzenlenen  rehberli turla gezebilirsiniz. Kalenin devlet daireleri  bölümü diğer kalelerden farklı olarak adeta bir saray gibi son derece güzel dekore edilmiştir. Kalenin özellikle “Taç Odası”, “St. Patricks Hall”, “Picture Gallery” en güzel bölümleridir. Kale;  yedi yüzyıl boyunca İngiliz kurallarının uygulandığı bir merkez olmuştur. Kalenin arka tarafında da iyi düzenlenmiş bir  kale  parkı yer alır.  Parkta yer alan “Chester Beatty Kütüphanesi’nde” herhangi bir giriş ücreti ödemeden  Chester Beatty tarafından bağışlanan muhteşem Uzakdoğu ve Ortadoğu minyatür ve el yazmalarını, Ortadoğu ülkelerinden getirilen tabloları görebilirsiniz.   

“Christ Church Cathedral” Dublin’in en eski katedralidir. 1037 yılında Vikingler tarafından yapılmış, Normanlar tarafından yenilenmiştir. Eski kent duvarları içinde büyük bir alanı kaplayan Katedralin çim ön bahçesi üzerinde turistler rahat rahat oturur.  Hafta sonu bahçede hediyelik eşya  tezgahları kurulur.  Katedralin yan tarafındaki sokağın üzerinde de “Dublinia” yer alır.  Katedralin bahçesi   asma tünel ile Dublinia bağlanır. Dublinia’da  Vikingler ve   Orta Çağ Dublin yaşamı film, maket ve balmumu heykellerle  sergilenir.

Dublin’de çok sayıda kilise bulunur. Christ Church Cathedral  önünden batıya uzanan cadde ve önünden kara tarafına uzanan cadde üzerinde ve ara sokaklarda ardı ardına çok sayıda kilise görebilirsiniz. İrlanda’nın en büyük katedrali “St.Patrick’s Cathedral”, büyük bir bahçe içinde “Patrick Street” üzerindedir. Katedral XII. yüzyılda yapılmış, daha sonra çeşitli tarihlerde yenilenmiş ve yeniden yapılmıştır.  Şehrin en önemli katedralidir. İçi olduça güzeldir. Bu nedenle içini görmenizde yarar vardır.     

Vaktiniz ve merakınız varsa “Guinness Rekorlar  Kitabı’na” adını veren  “Guinness  Bira Fabrikası’na “(Guinness Store)”   Christ Church Cathedral önünden batıya doğru giden cadde boyunca  yürüyerek veya otobüsle ulaşabilirsiniz. Ayrıca 51B, 78, 79 numaralı otobüslerle nehrin güneybatı bölümünde yer alan “Killmainham Goal”  gidebilirsiniz. Killmainham Goal   Birleşik Krallığa karşı bağımsızlık savaşında bazı siyasi suçluların kaldığı tarihi bir hapishanedir. Hapishane mahkum yakınları tarafından  müzeye dönüştürülmüş, bazı film çekimlerinde de kullanılmıştır.

“Temple Bar” şehrin gece hayatının kalbidir. Dame Street ile Liffey Nehri arasındaki dar sokaklarda yer alır. Nehrin kuzeyinden geliryorsanız  Ha’Penny Köprüsü’nün güney tarafındaki küçük dar  sokak  bölgenin ana meydanı olan “Temple Bar Meydanı’na (Temple Bar Square)” bağlanır.    Temple Bar sokakları parlak renkli ikişer katlı butik, dükkan, pub, cafe, restaurant ve  galerilerle doludur.  Özellikle iş çıkışından itibaren giderek yoğunlaşan içi ve dışı bira ve viski içen  insanlarla dolu  pubların çoğunda canlı müzik yapılır.  “Toplantı Evi Meydanı’nda (Meeting House Place)” cumartesi günü gurme pazarı kurulur. Sokak sanatçıları  konserler verir. Çeşitli gösteriler yapılır. Temple Bar bölgesi özellikle Cuma ve cumartesi akşamları inanılmaz kalabalık ve eğlencelidir. Ancak bu bölge  gece geç saatlerde  sarhoşlarla dolu olur. Bu nedenle güvenliğiniz açısından publar kapandıktan s”onra  bölgede kalmamaya özen göstermenizde yarar vardır. 

Şehrin en önemli alışveriş caddesi ise  “Grafton Caddesi’dir”. Cadde; Trinity College ile “St.Stefan’s Green” arasında yer alır. Caddenin Trinity College yakınındaki bölümünde şehrin simgelerinden biri olan meyve satan bronz kadın heykelini görebilirsiniz. Cadde üzerinde Victoria tarzı “McDaids” gibi birçok pub, restaurant ve alışveriş mağazası bulunur. Gece gündüz çok kalabalık olan bu kısa cadde çiçekçiler, cumartesi günleri dolaşan  cin adam animatörleri, sokak sanatçıları  ile   çok keyiflidir. Caddede ve ona bağlanan  alışveriş sokaklarında saatlerce kaybolma endişesi olmadan   dolaşabilirsiniz.     

“St. Stefan’s Green” şehrin en güzel parklarından biridir. Parkın kuzeybatı köşesinde “1907 Savaşı” anısına yapılan bir  “ Zafer Takı” bulunur.  Parkın içinde  küçük güzel bir göl yer alır.   Heykellerle, çeşitli çiçek ve ağaçlarla çok güzel düzenlenmiş olan Park günün her saati doludur. Parkın içinde koşan, köpeğini veya çocuklarını gezdiren çok sayıda insan görebilir. Bir bankta oturarak bu güzel parkın tadını çıkarabilirsiniz.

Kentin resmi binaları ve önemli müzeleri St.Stefan’s Green   hemen yakınında yer alır. Parkın kuzeydoğu köşesinden caddenin karşısına geçtiğinizde göreceğiniz “Kildare Street“ üzerinde üç önemli bina  bulunur. Bunlardan; “Ulusal Müze’de (National Museum)”  İrlanda tarihi, Mısır ve Viking dönemine ait eserler sergilenir.  1745 tarihli “Leinster House” halen “İrlanda Parlamentosu’na” ev sahipliği yapar. Dilerseniz Parlamento’yu rehberli turla gezebilirsiniz. Görkemli yuvarlak  bina;  “Ulusal Kütüphane (National Library)” binasıdır.  “Clare Street” üzerinden de “Ulusal Galeri’nin (National Galery)” giriş kapısına ulaşabilirsiniz. Bu ilginç binada  XIV- XX.  yüzyıllar arasında yapılmış, 2.500 tablo ve çeşitli sanat eserleri bulunur. Resimden hoşlanıyorsanız burada saatlerce vakit geçirebilirsiniz. Müzeden yorulmuş olarak çıktığınızda  Dublin’de bu kadar güzel bir müze gördüğünüz için çok mutlu olursunuz.  Etrafı yemyeşil, “Oscar Wilde”  başta olmak üzere ünlü kişilerin heykelleri, şık sokak lambaları ile süslü  parkla çevrili  “Merrion Meydanı’nın  (Merrion Square)” bulunduğu tarafta  “Doğal Tarih Müzesi (Natural History Museum)”, Ulusal Galeri’nin bazı bölümleri, Leinster House ön bahçesi ve diğer resmi binalar bulunur. Merrion Meydanı etrafındaki sokaklarda çok güzel “Georgian” tarzı evler yer alır. Birbirine benzeyen bu evler beyaz çerçeve içindeki parlak renkli kapıları, ferforje balkonları, kapı tokmakları, süslemeleri ile görülmeye değer güzelliktedir. Bu güzel evlerin yer aldığı sokakları dolaştıktan sonra  parkta  kısa bir mola verebilirsiniz.  

Dublin çok keyifli bir şehirdir. Sokaklarında ve nehrin her iki kıyısında  yürüyebilir. Dublin’de konaklayarak  Galway, “Malahide Kalesi” ve “Howth”  gidebilirsiniz.  Kuzey İrlanda’nın merkezi Belfast’a da gitmeyi unutmamalısınız.  Ancak Belfast’ta para birimi olarak İngiliz Sterlini  kullanmanız gerekir.

-----
Bu yazı 2013 yılında Dublin’e yaptığım seyahat sırasında gezdiğim yerler, edindiğim izlenimler  ve aşağıdaki belirtilen kaynaklardan  yararlanılarak   hazırlanmıştır.

Bonechi, Dublin, 2013.
Dk, Eyewitness Travel Guides, Dublin, Dorling Kindersley, Geat Britain, 2006.

http://en.wikipedia.org/wiki/Book_of_Kells

http://tr.wikipedia.org/wiki/Irlanda_tarihi

 

SEYAHATLER

AVUSTURYA

Avusturya Cumhuriyeti; Orta Avrupa'nın güneydoğusunda yer alır. 83.858 km²   yüzölçümüne sahiptir.  Batıda Liechtenstein ve İsviçre, güneyde İtalya ve Slovenya, doğuda Macaristan ve Slovakya, kuzeyde  Almanya ve Çek Cumhuriyeti  ile komşudur.

daha fazlası
BOSNA HERSEK

Bosna Hersek 51.147 km² yüzölçümüne sahip bir Balkan ülkesidir. Ülke; kuzey, batı ve güneyde Hırvatistan, doğuda Sırbistan,  güneyde Karadağ ile komşudur. Ülkenin kuzey bölgesi “Bosna”, güney bölgesi “Hersek” olarak tanınır.

daha fazlası
SİNGAPUR

Singapur Güneydoğu Asya’da yer alan bir ada devletidir. Malakka Boğazı ve Güney Çin Denizi arasında Malakka Yarımadası'nın güneydoğu ucunda yer alır. Kuzeyde Malezya'nın Johor Eyaleti, güneyde  Endonezya'nın Riau Adaları ile çevrilidir. Anakaradan Johor Boğazı ile ayrılır. Malezya’ya iki uzun köprü ile bağlanır. Güneydoğu sahilindeki 63 küçük ada ile birlikte yüzölçümü yaklaşık 682 km2 civarındadır. Dünyanın en küçük yirmi ülkesinden biridir.

daha fazlası
FAS KRALLIĞI

Fas Krallığı, kuzeybatı Afrika'da  yer alan Arap ülkesidir. İspanya’dan  Cebelitarık Boğazı ile ayrılır.  Akdeniz ve Atlantik Okyanusu'na kıyısı olup, Afrika'nın Avrupa'ya yaklaştığı uçta, Avrupa’ya 14  km uzaklıktadır.  Afrika'nın en ucundaki “Tangier” şehri Fas'a,  Fas topraklarındaki “Ceuta” ve “Melilla” İspanya'ya aittir. Yüzölçümü 446.550 km2, güneyinde hak iddia ettiği,1975'ten beri yönettiği Batı Sahra dahil edilirse 710.850 km2 ‘dir.

daha fazlası

Copyright 2010. Privacy Policy | Terms of Use | XHTML | CSS

Design by MEHMET KEREM PALA

>