İSKOÇYA
İskoçya Britanya adasının kuzeyinde yer alır. Güneyinde İngiltere, doğusunda Kuzey Denizi, batısında Atlantik Okyanusu bulunur.
İskoçya topraklarında ilk yerleşim tarih öncesi çağlarda başlamıştır. 81 yılında Roma valisi İskoçya topraklarına ulaştığında 17 bağımsız kabile ile karşılaşmış bunlarla mücadele etmiştir. Ancak Romalılar hiçbir zaman İskoçya’yı tam olarak ele geçirememişlerdir. XI. yüzyılda İrlanda’dan İskoçlar gelmiş, Kelt kültürünü de beraberinde getirmişlerdir. Avrupa’dan daha önce gelen Plitler ile İskoçlar birleşmiş ancak Britonlar bu birleşmenin dışında kalmışlardır. Norman krallar İskoçya’yı kendi topraklarının bir parçası olarak görmüş,1174 yılında bir anlaşma ile İngiliz egemenliği kabul edilmiş ancak bu egemenlik kuzeye ulaşamamıştır. Fransızların desteklediği “William Wallace” 1296 yılında bağımsızlık savaşı başlatmıştır. 100 yıldan fazla süren savaş sonunda İngilizler denetimi ele geçirmişlerdir. İngiltere ve İskoçya taçlarının birleşmesinin temelleri evlilik yoluyla 1503 yılında atılmıştır. “İskoç kraliçesi Mary’nin” oğlu “İskoçyalı VI. James” 1603 yılında İngiliz tahtına geçmiş, böylece her iki ülkenin kralı olmuştur. Parlamentonun birleşmesi ise 1707 yılında gerçekleşmiştir. Bu dönemde dini farklılıklar ve çatışmalar ortaya çıkmıştır. 1688 yılında Protestan “Orange William’ın” tahta çıkmasıyla taht İskoçyalıların elinden çıkmıştır. Stuart krallarının soyundan gelen “Prens Charlie” 1745 yılında tahtı ele geçirmeye çalışmış, İngiltere’nin içlerine kadar ilerlemiş ancak yenilgiye uğramıştır. İskoçya XVIII. ve XIX. yüzyıllarda sanayileşmeye ve gelişmeye başlamıştır. İşçilerin daha iyi yaşam koşulları talepleri ile birlikte sosyalist hareketler ortaya çıkmış, 1893 yılında “Bağımsız İşçi Partisi” kurulmuştur. Ülke statüsünü 1707 yılında kazanmış ancak milliyetçi duygular varlığını sürdürmüş, 1929 ekonomik bunalımı sonrası bağımsızlık isteyen “İskoç Ulusal Partisi” kurulmuştur. 1970 yılında Kuzey Denizi’nde petrol bulunması milliyetçiliği yeniden canlandırmış, 1998 yılında yapılan referandum sonrası 1999 yılında İskoçya parlamentosu açılmıştır.
İskoçya halen Monarşi ile yönetilir. Kendi bayrağı, başkenti ve parlamentosu bulunur. İç işlerinde bağımsız dış işlerinde Birleşik Krallığa bağlıdır. İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda ile birlikte Birleşik Krallığın bir parçasını oluşturur.
İskoçlar çok milliyetçi, kültür ve geleneklerine bağlı, sıcak kanlı, yardımsever, sakin ve mutlu insanlardır. İskoçya’da hiç çekinmeden her konuda insanlardan yardım alabilirsiniz. Tüm insanlar hiç tereddüt etmeden size mutlaka yardım edeceklerdir.
İskoçya yaklaşık 5.5 milyon nüfusa sahiptir. Nüfusunun %8’si İskoç, %7’si İngiliz, İrlandalı, Galli, %4’ü ise diğerleridir.
Resmi dili İngilizcedir. Yerel dil olarak İskoçca konuşulur.
İskoçya İngiltere’den farklı yüzey şekillerine sahiptir. “Alçak topraklar (Lowlands)” ve “Yüksek topraklar (Highlands)” olmak üzere iki bölgeye ayrılır. Lowlands Edinburg, Glasgow, Stirling, St. Andrews gibi önemli şehirlerinin bulunduğu İngiltere sınırına yakın bölgedir. Highlands ve adalar; dağlar, vadiler, ıssız adalar ile kendine özgü özellikler taşır. İskoçya simgelerinin tümü bu topraklardan çıkmıştır.
İskoçya soğuk bir ülkedir. En sıcak aylar olan temmuz ve ağustos aylarında bile sıcaklık 20 derece civarındadır. Bu nedenle Türkiye’den yazın en sıcak gününde dâhi bu ülkeye gitseniz yanınızda mont, kalın kazak, yağmura dayanıklı ayakkabı, yağmurluk ve şemsiye götürmeniz gerekir. Bu nedenle ülkeye gitmeden önce kesinlikle gideceğiniz şehre göre hava durumuna bakmalısınız. Yazın bile hemen her gün yağmur yağdığından yanınızda sürekli yağmurluk ve şemsiye taşımalısınız. Ülke sürekli yağmurlu olduğundan yerel halk katlanabilir, kolay taşınır yağmurluklar kullanır. Yağmurluk götürmedi iseniz çok kullanışlı olan bu yağmurluklardan satın alabilirsiniz. Yerel halk soğuk havaya alışık olduğundan siz kalın kazakla dolaşırken onlar kısa kollu tişört veya şortla dolaşabilirler. Buna aldanmamalısınız. Hava gün içinde de istikrarlı değildir. İnce ince yağmur yağdıktan sonra birden güneş açabilir. Sonra tekrar yağmur yağabilir. Yaz akşamlarında hotel odasındaki kaloriferiniz yanabilir. Sabahleyin havlularınız havlu ısıtıcısı ile ısıtılmış olabilir. Bu durumu normal karşılamalısınız.
2013 yılı itibariyle İskoçya’ya gitmeden önce pasaport türünüz ne olursa olsun mutlaka İngiltere vizesi almanız gerekir. İngiltere vizesi almak özellikle yoğun aylarda uzun sürebileceğinden vize işlemlerinizi gidiş tarihinizden olabildiğince erken başlatmanızda yarar vardır. İngiltere vizenizi çok girişli, C tipi, Turist veya Business alırsanız İskoçya, Kuzey İrlanda veya İngiltere’de 24 saat kalmak koşuluyla tren, uçak veya otobüsle İrlanda Cumhuriyeti’ne de gidebilirsiniz.
Türkiye’den İskoçya’ya ( Edinburg) uçakla; İngiltere ve Kuzey İrlanda’dan tren, otobüs, uçak veya feribot ile Edinburg ve İskoçya’nın diğer şehirlerine ulaşabilirsiniz.
İskoçya’da bireysel olarak seyahat edecekseniz otobüs, tren veya yerel turları kullanabilirsiniz. Tren; tren istasyonlarının şehir merkezinde olması ve İskoçya’da düzenli çalışan bir demiryolu ağının bulunması nedeniyle en fazla tercih edilen ulaşım aracıdır.
İskoçya’nın resmi para birimi Pound’dur. Alışverişlerinizde kredi kartı rahatlıkla kullanabilirsiniz. İskoçya’da hediyelik eşya seçeneği çok fazladır. İskoç müziği CD’leri, kalın İskoç kazakları, çeşitli süs eşyaları, içkiden hoşlanıyorsanız oldukça pahallı olan İskoç viskisi, “shortbread” adı verilen uzun süre taze kalan İskoç gurabiyesi, farklı lezzete sahip tatlı çeşidi fudge, “Tartan” adı verilen kareli kumaşlardan yapılmış her türü giyim eşyası satın alabilirsiniz.
Kareli desenleri farklı renklerde abajur, kutu, boyun atkısı, şemsiye, battaniye, otelinizdeki halılara kadar hemen her yerde görebilirsiniz. Kareli kumaşlar Highlands topraklarında geçmişleri XII. yüzyıla dayanan klanların kullandıkları kumaşlardır. Renkleri geçmişte farklı klanları temsil etmiştir. Tüm klan topraklarının kraliyete geçmesi ile birlikte klan simgesi olduğu için bu kumaşlardan yapılan giysilerin giyilmesi 100 yıl boyunca yasaklanmıştır. Türkiye’den düşündüğünüzde kareli kumaştan “kilt” adı verilen etek giyen erkeklerin görünümü size tuhaf gelebilir. Ancak İskoçya’da özellikle kırsal alanlarda sokakta, çeşitli gösteri ve törenlerde karşılaşacağınız kilt, şal, bone, kese ve çoraptan oluşan yerel kıyafetlerin erkeklere çok yakıştığını göreceksiniz. Özellikle gayda çalan kişilerin başlarına taktıkları büyük kırmızı boneler kıyafete daha şık bir görünüm kazandırır. Bu nedenle gayda çalan bir İskoçyalı ile resim çektirmekten kendinizi alamazsınız. Bazı erkeklerin boneleri üzerinde göreceğiniz bitkiler ise geçmişte kişinin ait olduğu klanın bir diğer simgesidir. Bazı kelimelerin başında sık sık göreceğiniz “Mac” ise oğul anlamına gelmektedir.
İskoçya İngiltere’ye göre daha uygun olmakla birlikte pahallı bir ülkedir. Bu durumu dikkate alarak hareket etmenizde yarar vardır. İskoç Mutfağı’nın en önemli yemeğini ise “haggis” oluşturur.
İskoçya güvenli bir ülkedir. Bununla birlikte kalabalık yer ve saatlerde dikkatli olmanızda yarar vardır.
İskoçya’da elektrik prizleri Türkiye’den farklı olduğundan sorun yaşamamak için adaptör almanız gerekir. Türkiye’den İngiltere için adaptör almanız halinde bile bu adaptörler çalışmayabilir. İhtiyacınız olan adaptörü otelinizden isteyebileceğiniz gibi “Boots” adını taşıyan Birleşik Krallık’ta her büyük şehirde bir veya birden fazla mağazası bulunan zincir mağazadan alabilirsiniz. Bu mağazada adaptör yanında Türkiye’den de uygun fiyata promosyonlu kozmetik ürünleri (3 al 2 öde veya bir ürüne bir bedava gibi ), temizlik malzemeleri (diş macunu, fırça vb) ve çeşitli vitaminler bulabilirsiniz.
Aşağıda İskoçya’da gezme olanağı bulduğum Edinburg ve Glasgow hakkında bazı bilgi ve izlenimlere yer verilmiştir.
EDİNBURG
Edinburg ülkenin başkentidir. Yerel halk tarafından “Edinbraa” olarak bilinir. İngiltere kraliçesi “II.Elizabeth’in” eşi “Prens Philip” Edinburg Dükü ünvanını taşıdığından şehir İngiltere açısından da önem taşır. Edinburg festivaller şehridir. Bu nedenle özellikle yaz aylarında şehir merkezinde konaklamayı düşünüyorsanız otellerde yer sorunu yaşamamak için birkaç ay önceden rezervasyon yaptırmanız gerekir.
Türkiye’den Edinburg’a uçakla seyahat yaklaşık dört saat sürer. Saat farkı olduğu için havaalanında saatinizi ayarlamanız gerekir. Edinburg havaalanı küçük bir havaalanıdır. Havaalanından şehre taksi pahalıdır. Bu nedenle havaalanı ile şehir arasında düzenli çalışan “Airlink” otobüslerini tercih etmenizde yarar vardır. Otobüsler iç hatlar geliş terminali dışındaki 19 numaradan kalkar. Otobüs biletinizi otobüs kalkış yerindeki gişeden alabilirsiniz. Otobüsler 0.22’e kadar işler. Daha sonra aynı duraktan 22 numaralı gece otobüsü kalkar. Şehirden havaalanına giderken ise Airlink otobüsüne Tren İstasyonu yan tarafındaki “Waverley Köprüsü’nden binmeniz; otobüs biletinizi otobüsün içinden almanız gerekir. Ancak yanınızda bilet fiyatı kadar para bulundurmanızda paranın üstünü alamayacağınızdan yarar vardır. 22 numaralı gece otobüsüne binmek isterseniz bu otobüsün kalkış yeri Princess Street doğu sonunda Waverley Basamakları’dır. Airlink ve gece otobüsü ile ilgili ayrıntılı bilgileri http://www.flybybus.com web adresinden alabilirsiniz.
Edinburg yürüyerek dolaşabileceğiniz bir şehirdir. Tepelerden oluşur. Ancak bu tepelere tırmanmak fazla yorucu değildir. Şehir merkezinde konakladığınız taktirde ulaşım araçlarına ve hop on hop off gerek kalmadan otelinizden veya Turizm bürosundan alacağınız şehir haritası ile merkeze uzak birkaç yer dışında her yeri yürüyerek rahatlıkla dolaşabilirsiniz.
Fazla yürümek istemezseniz veya süreniz çok kısıtlı ise farklı şirketler tarafından işletilen hop on hop off otobüslerine binebilirsiniz. Tüm şirketlerin tur programları birbirine benzer ve tümü Waverley Köprüsü’nden kalkar. Burası sizin bulunduğunuz yere uzaksa hop on hop off işareti olan otobüs güzergahındaki tüm duraklardan bu otobüslerine binebilir. Biletinizi şoförden alabilirsiniz. Çok sayıda şirket olduğu için hop on hop off arabalarına binerken bilet aldığınız şirketin adına dikkat etmelisiniz.
Edinburg’da şehir içi ulaşım sistemi çok iyi düzenlenmiştir. Şehir içinde genelde iki katlı, özürlülerin de düşünüldüğü son derece bakımlı otobüsler çalışır. Otobüs biletini otobüsün içinden alabilirsiniz. Ancak paranızın üzerini alamayacağınızdan yanınızda bilet fiyatı kadar bozuk para bulundurmaya özen göstermelisiniz. Otobüse ikiden fazla binecekseniz günlük bilet size daha uygun gelecektir. Günlük bilet alacaksanız bunu şoföre söylemelisiniz. Otobüs duraklarında oturma yerlerinin Türkiye’den farklı olarak yola değil kaldırıma doğru baktığına da dikkat etmeli, yürürken ve otobüse binerken İskoçya’da trafiğin soldan işlediğini unutmamalısınız.
Sadece Edinburg’da konaklayarak tren, otobüs veya yerel turlarla İskoçya’yı dolaşabilirsiniz. Süreniz kısıtlı ise yerel turlar sizin için daha uygundur. Tur şirketleri göl canavarı ile tanınan “Lock Ness”, gerçek İskoçya’yı göreceğiniz “Highlands”, “Cesur yürek (Brave Heart) filminden hatırlayacağınız İngilizleri yenerek büyük başarı kazanan ünlü İskoç kahraman “William Wallace Anıtı” ve Kalesi ile ünlü “Stirling”, golf sporunun merkezi “St. Andrews”, “Inverness” gibi İskoçya’nın önemli yerlerine günlük veya birkaç günlük turlar düzenler. Turlar hakkında Turizm bürosundan bilgi alabilir. http://www.timberbushtours.com veya http://www.heartofscotlandtours.co.uk web adreslerine bakabilirsiniz. Hayalet hikayelerine meraklı iseniz Royal Mile üzerinden kalkan Hayalet Turlarına katılabilirsiniz.
Edinburg “Eski Şehir” ve “Yeni Şehir” olmak üzere iki bölümden oluşur. Eski Şehir’de Ortaçağ ve Georgian dönemine ait binalar hemen her yer karşınıza çıkar. Yeni şehir ise Neo-klasik tarzdadır. Şehrin her iki tarafı UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine alınmıştır. Mimari ile ilgileniyorsanız Edinburg 4500’ün üzerinde tarihi bina ile sizi kendisine hayran bırakacaktır.
“Princess Street” şehrin ve “Yeni Şehrin” ana caddesidir. Bu uzun cadde üzerinden köprü veya yollarla bu caddenin üst tarafında volkanik kayalar üzerine kurulu Eski Şehir bölgesine ulaşabilirsiniz. Princess Street güney tarafında “Princess Street Gardens” uzanır. Parkın arkasındaki volkanik kayalıkların en ucunda muhteşem görünümü ile Edinburg Kalesi yükselir. Kalenin en güzel resmini bu parktan çekebilirsiniz. Park bin bir çeşit çiçek, ağaç ve heykellerle süslüdür. Parkta müzik sesi ve görmediğiniz ancak sesini işittiğiniz tren sesi hiç eksik olmaz. Parkta çeşitli zamanlarda açık hava konserleri düzenlenir. Bu güzel parkta dinlendikten sonra park içinden geçen “The Mound” üzerinden Edinburg Kalesi’ne çıkabilirsiniz. Cadde ve Mound kenarında “İskoçya Kraliyet Akademisi (Royal Scottish Academy” ve “Ulusal Galeri (National Gallery of Scottish)” bulunur. Resimden hoşlanıyorsanız bu güzel galeriyi ücret ödemeden gezebilirsiniz. İskoçya’da giriş ücretini düşünmeden tüm müzelere ve katedrallere ücretsiz girebilirsiniz. Parkın kenarında Princess Street üzerinde göreceğiniz “İskoç Anıtı (Scottish Monument)” başta “Waverley” olmak üzere birçok roman ve şiirin yazarı “Sir Walter Scott” anısına yapılmıştır. Anıt bir yazar için yapılmış dünyadaki en büyük anıt olarak bilinir. Adını bu romandan alan şehrin ana tren istasyonu “Waverley Tren İstasyonu” ile “Turizm Bürosu” parkın doğu tarafındadır. Ancak Tren İstasyonuna ulaşmak için merdivenlerle aşağıya inmeniz gerekir.
Princess Street kuzey tarafında ise Waverley Tren İstasyonu’na kadar dükkanlar ardı ardına sıralanır. Buradaki çok sayıda hediyelik eşya dükkanı ve Boots bulunur. Caddenin kuzey tarafında “Queen Street Gardens” kadar olan bölgede, caddeye ve birbirine paralel çok sayıda alışveriş caddesi uzanır. Bu caddeleri gece ve gündüz rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Resimden hoşlanıyorsanız Princess Street üzerinden Turizm bürosunun karşı tarafındaki “St. Andrews” veya “St David” caddelerinden “İskoçya Ulusal Porteler Müzesi’ne (Scottish National Potrait Gallery)” ulaşabilirsiniz. Bu iki cadde arasında yemyeşil ortasında devasa bir heykel bulunan “St.Andrews Meydanı” yer alır. “Edinburg Otobüs İstasyonu” ise St. Andrews Caddesi üzerindedir. Büyük bir tiyatroda güzel bir oyun izlemek isterseniz Princess Street üzerinde, köprünün kenarında yer alan şık “Balmoral Hotel’in karşı tarafındaki caddeden “Edinburg Playhouse Theatre” gidebilirsiniz.
Princess Caddesi’nin Tren istasyonundan sonraki doğu bölümünde ise çok sayıda tarihi bina sıralanır. Bu caddenin devamından yürüyerek “Calton Tepesi’ne (Calton Hill)” ulaşabilirsiniz. Bu bölgede çok sayıda farklı tarzda yapılmış anıt ve taş mezarlarla dolu eski bir mezarlık bulunur. Anıtlar içinde özellikle Atina’daki Parthenon benzeri tamamlanmamış William Playfair’ın “Ulusal Anıtı (National Monument)”, “Nelson Anıtı (Nelson Monument)” ve “Dikilitaş” dikkat çekicidir. Tepede ayrıca iki gözlemevi de yer alır. Bu ilginç anıtları gördükten sonra tepeden şehri seyredebilirsiniz.
Eski Şehrin ana caddesi “Royal Mile” olarak bilinir. Caddenin batı tarafında şehrin sembolü olan Edinburg Kalesi, doğu tarafında Palace Of Holyroodhouse yer alır. Kilometrelerce uzunluğundaki Royal Mile üzerinde “St. Giles Katedrali”, şehrin en eski binası, bazı müzeler ve ona bağlanan ara sokaklarda şehrin tüm önemli yerleri sıralanmıştır. Royal Mile Caddesi’nin farklı noktalarına Princess Street üzerinden köprü veya yollarla ulaşabilirsiniz. Caddenin batı tarafı doğu tarafından daha kalabalıktır. Cadde gayda çalan, İskoç giysileri ile dolaşan sokak sanatçıları ile çok keyiflidir. Cadde üzerinde çok sayıda hediyelik eşya dükkanı bulunur. Hediyelik eşya alırken birkaç yerden fiyat sormanızda yarar vardır.
Royal Mile Caddesi’nin yıldızı; sönmüş bir volkanın tam ortasına inşa edilen “Edinburg Kalesi’dir” (Edinburg Castle)”. Kale; XII-XX. yüzyıllar arasında yapılmış büyük bir yapı kompleksidir. İskoçya tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Kaleye ilk kapıdan girdikten sonra karşınıza tribünlerin olduğu büyük bir meydan çıkar. Bu meydanda geceleri konserler verilir. Ağustos ayında askeri orkestralar tarafından verilen konserleri izlemek isterseniz http://www.edintattoo.co.uk/ web adresinden önceden bilet almanız gerekir. Kaleye girebilmek için her zaman uzun olan kuyrukta sıra beklemelisiniz. Ancak kuyruğu görünce bilet almanın uzun süreceğini düşünerek hemen geri dönmemelisiniz. Zira çok sayıda bilet gişesi olduğundan düşündüğünüzden daha kısa sürede bilet alabilirsiniz. Kaleyi gezmek için ilgi alanınıza göre değişmekle birlikte en az üç saat ayırmanız gerekir. Bilet aldıktan sonra “Portcullis Gate” geçerek topların bulunduğu “Argyll Bataryası (Argyll Battery)” bölümüne ulaşırsınız. Burada pazar günü dışında her gün saat 13.00’de “One O’Clock Gun” adı verilen top ile atış yapılır. Topların bulunduğu alt avludan inanılmaz güzel bir şehir manzarası seyredebilir. Bol bol resim çekebilirsiniz. Kalenin farklı noktalarından da şehri 360 derece görebilirsiniz. Kalenin alt avlusunda “Ulusal Savaş Müzesi (National War Museum)” başta olmak üzere diğer müzeler, hapishane ve bazı tarihi binalar ile cafe yer alır. Kalenin üst avlusuna; Portcullis Gate yan tarafındaki dik merdivenlerle veya alt avluyu gezdikten sonra “Fog’s Gate” geçerek ulaşabilirsiniz. Üst avludaki önemli binalar arasında XII. yüzyılda yapılan şehrin en eski binalarından biri olan “St. Margeret’s Chapel”; tarihi kuşatma topu “Mons Meg”, “Argyle Tower”, kraliyet sarayı olarak XIV. yüzyılda yapılan “David Kulesi (David Tower)”, XV. yüzyılda yapılan “Kraliyet Sarayı (Royal Palace)”; XVI. yüzyılın başında yapılan bir dönem İskoçya Parlamentosu’nun toplantı yeri olarak kullanılan “Büyük Salon (Great Hall)”; başta Kraliyet tacı olmak üzere Kraliyet mücevherinin sergilendiği “The Honours of Scotland The Scottish Crown Jewels”, “Scottish National War Memorial” gibi yerler bulunur.
Viskinin yapılışı hakkında bilgi almak ve viski tatmak isterseniz Kalenin ilk giriş kapısının hemen yakınında bulunan “Whiskey Experience” ziyaret edebilirsiniz.
Royal Mile bağlanan kale ile St. Giles Katedrali arasındaki “George IV. Bridge” üzerinde iki sokağın kesiştiği yerde küçük bir köpek heykeli bulunur. Önünde turistlerin resim çektirdikleri bu heykel hemen yan tarafındaki mezarlıkta yatan sahibinin mezarı başında yıllarca nöbet tutan “Bobby” adlı köpeğe aittir. Heykelin karşı tarafındaki köşede ise “Ulusal İskoçya Müzesi (National Museum of Scotland)” yer alır.
Royal Mile doğu sonunda bölgedeki Barok binalarla uyumsuz, modern tarzda bir yapı olan “İskoçya Parlamentosu’nu” görebilirsiniz. Parlamentonun karşı tarafındaki bölgede bulunan “Holyroodhouse” Edinburg’da Kalesi gibi görmeniz gereken önemli yerlerden biridir. İngiltere kraliçesinin yazlık saray olarak kullandığı sarayın içi ve bahçeleri de görülmeye değer güzelliktedir. Holyroodhouse Sarayı’nın karşı tarafında, “Arthur’s Seat” olarak bilinen yüksek tepeye ise sarayın yanındaki Holyrood Park’tan bir saate yakın bir yürüyüşle ayağınızda yürüyüş ayakkabısı olmak kaydıyla tırmanabilir. Buradan şehri seyredebilirsiniz.
Edinburg’da zamanınız varsa, alışveriş yapmaktan hoşlanıyorsanız, Fort Nehri’nin Kuzey Denizine döküldüğü yerde bulunan büyük alışveriş merkezi “Ocean Terminal” alışveriş merkezine Princess Street üzerinden 36 numaralı otobüs ile gidebilirsiniz. Burada fiyatlar pahallı gelirse alışveriş merkezinin terasından Kuzey Denizi’ni, nehri ve Batı Limanı’nda duran İngiltere kraliçesinin bir dönem kullandığı “Kraliyet Yatı’nı” seyredebilirsiniz. Doğadan hoşlanıyorsanız Princess Street üzerinden 27 numaralı otobüse binerek “Royal Botanic Garden” gidebilirsiniz.
GLASGOW
Edinburg’dan Glasgow’a tren veya “Citylink” otobüs şirketi ile yaklaşık bir saatte gidebilirsiniz. Glasgow mimari açıdan Edinburg kadar etkileyici bir şehir değildir. Victorian tarzı binalar ağırlıklı olarak bulunur.
Glasgow birkaç yer dışında yürüyerek dolaşabileceğiniz bir şehirdir. Ancak yürümek istemezseniz veya süreniz çok kısıtlı ise hop on hop off binebilirsiniz. Hop on hop off güzergahı için http://www.citysightseeingglasgow.co.uk web adresine bakabilirsiniz. Hop on hop off kalkış yeri “George Square “dir. Ancak hop on hop off işareti olan diğer duraklardan da tur otobüslerine binebilirsiniz. Otobüs biletini şoförden, “Glasgow Queen Street Station” hemen yakınında Buchanan Caddesi üzerindeki “Glasgow Turizm Bürosu’ndan (Glasgow Visitor Information Centre)” veya “Buchanan Otobüs İstasyonu’ndan (Buchanan Bus Station)” satın alabilirsiniz. Ayrıca “Glasgow Taxi Tours” şirketinin taksileri ile şehir turu yapabilirsiniz. Bu konuda ayrıntılı bilgi için http://www.glasgowtaxis.co.uk web adresine bakabilirsiniz. Taksi turlarının kalkış yeri “Queen Street” üzerindedir.
Glasgow’un ana meydanını Queen Street Station yakınındaki “George Square” oluşturur. Meydanda Kraliçe Victoria, Prens Albert gibi çok sayıda ünlü kişinin heykeli ile meydanın ortasında yüksek bir kolonun üzerinde Sir Walter Scott’un bir heykeli yer alır. Muhteşem görünümü ile Barok, 1888 tarihli “City Chamber” meydanın en güzel binasıdır. Binanın içini belli saatlerde düzenlenen rehberli turla gezebilirsiniz. 1991 yılında açılan cafe, butik, daire ve ofislerin yer aldığı alışveriş mekanı “Italian Centre”, şehrin şık binalarından “Hutchesons’ Hall”, eski bir kiliseden dönüştürülen “Ramshorn Theatre”, City Chamber hemen güney yan tarafındaki sokaklarda yer alır.
Şehrin ana alışveriş caddesini George Square bir blok batı tarafındaki “Buchanan Street” oluşturur. Bu cadde kuzeyde “Royal Concert Hall” ve büyük alışveriş merkezi olan “Buchanan Galleries” ile güneyde “Argyle Street” arasında uzanır. Diğer alışveriş caddesi “Sauchiehall Street” ile Royal Concert Hall tarafında birleşir. Trafiğe kapalı bu iki cadde son derece kalabalıktır. Çok sayıda alıveriş yeri, cafe ve restaurantın yer aldığı bu iki cadde ve ona bağlanan caddeleri kısa sürede dolaşabilirsiniz. Buchanan Street üzerinde alışveriş bölgesi “Princes Square” karşı tarafında yer alan “Lighthouse” Glasgow’un en ünlü tasarımcısı, mimari, Glasgow Okulu’nun temsilcisi “Charles Rennie Mackintosh” eseridir. Cumartesi günü ücretsiz olan, halen “Architecture and Design Scotland” bir bölümü olarak kullanılan binanın kulesinden şehri seyredebilirsiniz. Ünlü tasarımcının diğer önemli eseri Sauchiehall Caddesi üzerinde bulunan, 1903 yılında yapılan “Willow Çay Evi’dir (Willow Tea Rooms)”. Bu çay evinde şık bir ortamda pahallı ancak güzel bir çay içebilirsiniz. Willow Tea Rooms hemen yakınında ona paralel uzanan “Renfrew Street” üzerinde “Glasgow Güzel Sanatlar Okulu (Glasgow School of Art)” yer alır. Halen Avrupa’nın en önemli tasarım ve mimarlık okullarından biri olan bu okulun “Mackintosh Binası” Mackintosh tarafından dizayn edilmiştir. Bu binanın içindeki bazı odaları öğrenci bir rehber eşliğinde dolaşabilirsiniz.
Buchanan Caddesi’nin kuzey sonundaki Argyle Caddesi’nin doğu tarafından devamı olan (Merkez Tren İstasyonu tarafı yerine diğer yönde devam eden) “Trongate Caddesi” üzerinde ve tüm caddelerin birleştiği “Glasgow Cross” hemen yakınında şehrin simgesi olan bazı yapılar yer alır. Bunlardan “Mercat Cross” üzerinde bir sütun ve tepesinde haç bulunan küçük sekizgen bir kuledir. Haç geçmişte tüm İskoçya’da resmi pazar yerini belirtmek amacıyla kullanılmıştır. Üzerinde saat göreceğiniz kuleli bina “Tron Steeple” 1630’larda yapılmıştır. Halen tiyatro olarak kullanılmaktadır. Diğer büyük kule “Tolbooth Steple” ise 1697 yılında yapılan eski bir binadan kalmıştır. Kavşağa kuzeyden bağlanan “High Street” tarihi binaların olduğu bir caddedir. Bu caddeden Glasgow Katedrali’ne ulaşabilirsiniz.
“Katedral Bölgesi” şehir merkezine yürüyüş mesafesindedir. Başta High Street, Cathedral Street, George Street gibi şehir merkezdeki çeşitli caddelerden yürüyerek buraya kısa sürede ulaşabilirsiniz. Katedral Bölgesinde şehrin en eski binası olan “Provand’s Lordship”, dinlerin insan yaşamında önemini anlatmak ve karşılıklı anlayışı teşvik etmek amacıyla kurulan ve farklı dinlerle ilgili objelerin sergilendiği “St. Mungo Museum of Religious and Art” ve Glasgow Katedrali bulunur. “Glasgow Katedrali” İskoçya ortaçağ mimarisinin en önemli örneklerinden biridir. St. Mungo (St. Kentigern) VII. yüzyılın başında bu alanda bir kilise kurmuş, 612 yılında buraya gömülmüştür. 1136 yılında onun adına bir katedral yapılmış ancak katedral yanmıştır. Günümüzdeki binanın yapımına 1179 yılında başlanmış, XII ve XIII. yüzyıllarda yapımı sürmüştür. Katedral; arazinin eğilimi nedeniyle iki katlıdır. Alt katında eski katedralin kalıntıları ile St. Mungo’nun mezarı bulunur. Katedralin arka tarafındaki tepelik alanda “Glasgow Necropolis” yer alır. Necropolis bir mezarlıktan çok anıtsal eserlerle dolu bir alan görünümündedir. Şehrin varlıklı aileleri ünlü mimarlara inanılmaz büyüklükte anıtlar yaptırmışlardır. Katedralin en güzel resimlerini bu alandan veya katedrali Necropolis’e bağlayan köprüden çekebilirsiniz.
Glasgow’da “Clyde Nehri’nin” her iki kenarında tarihi ve modern yapıları bir arada görebilirsiniz. Nehrin Merkezi Tren İstasyonu’na göre batı tarafında kalan bölümünde nehir kenarında 1932 yılında yapılan Glasgow mühendislik geçmişini simgeleyen 99 metre yüksekliğindeki vinç “Finnieston Crane”; ilginç mimarisi ile “Clyde Arc” olarak bilinen modern köprü, “Glasgow Kulesi” ile birlikte üçlü bir kompleks olan modern tarzda yapılmış “Glasgow Bilim Merkezi”, onun karşı kıyısında ilginç mimarisi ile “İskoç Sergi ve Konferans Merkezi” ikisini birbirine bağlayan “Millennium Köprüsü” ve “Riverside Museum (Scotland’s Museum of Transport and Travel)” ve müzenin önünde 1896 yılında Glasgow limanında yapılan müze gemi “The Tall Ship” bulunur. Nehrin Merkez Tren İstasyonu’na göre doğu tarafında şehrin en eski parkı olan “Glasgow Green” ile parkın ortasında kırmızı kumtaşından yapılmış Victorian tarzı “People’s Palace” yer alır. Burada XII. yüzyıldan bu yana toplumsal yaşam çeşitli objelerle anlatılır. Binanın arka tarafında yer alan serada ise bazı egzotik bitkileri görebilirsiniz.
Taksi, otobüs, hop on hop off veya metro ile ulaşabileceğiniz “Kelvingrowe Art Gallery and Museum” şehirde mutlaka görmeniz gereken bir yerdir. Müze; yemyeşil bir alanda kırmızı kumtaşından İspanyol Barok tarzında 1901 yılında yapılan muhteşem bir binada yer alır. Müzenin dışı gibi içi de çok güzeldir. Müzede; zırh, gümüş, seramik, silah gibi farklı konularda objelerin yer aldığı çok sayıda galeri bulunur. Galeride Monet, Pissaro, Matisse başta olmak üzere Fransız, İtalyan, Hollandalı ünlü ressamlar ile Glasgow okulundan “Glasgow Boys” ve “Scottish Coloursists” olarak bilinen “Four” ait bazı tabloları görebilirsiniz. Binanın farklı yerlerine de çok sayıda heykel yerleştirilmiştir.
Müze dışında bu bölgede Kelvin Nehri’nin üzerinde bulunan kırmızı kum taşından yapılmış heykellerle süslü “Kelvin Köprüsü’nü”, çok güzel bir park olan “Kelvingrove Parkı’nı”, 1451 yılında kurulan “Glasgow Üniversitesi’nin” muhteşem Gotik tarihi binalarını ve bazı günler çıkılabilen görkemli kulesi’ni, “Hunterian Museum” , “Hunterian Art Gallery” ve “Botanik Bahçesi’ni” görebilir. Kelvin Nehri kenarında kısa bir yürüyüş yapabilirsiniz. Hunterian Art Gallery; Glasgow Boys ve Scottish Colourists, Whistler tabloları yanında çok zengin bir Mackintosh Koleksiyonu’na ev sahipliği yapar.
----------------------
Bu yazı İskoçya seyahatim sırasında gördüğüm yerler, edindiğim izlenimler, rehberin verdiği bilgiler ve aşağıda yer alan kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır.
Dost Kitabevi, Büyük Britanya, Görsel Gezi Rehberleri, Ankara, 2001.
Pitkin City Guides, Glasgow.
Piktin City Guides, Edinburg.
Historic Scotland, Edinburg Castle, 2008.
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0sko%C3%A7ya
SEYAHATLER

Avusturya Cumhuriyeti; Orta Avrupa'nın güneydoğusunda yer alır. 83.858 km² yüzölçümüne sahiptir. Batıda Liechtenstein ve İsviçre, güneyde İtalya ve Slovenya, doğuda Macaristan ve Slovakya, kuzeyde Almanya ve Çek Cumhuriyeti ile komşudur.

Bosna Hersek 51.147 km² yüzölçümüne sahip bir Balkan ülkesidir. Ülke; kuzey, batı ve güneyde Hırvatistan, doğuda Sırbistan, güneyde Karadağ ile komşudur. Ülkenin kuzey bölgesi “Bosna”, güney bölgesi “Hersek” olarak tanınır.

Singapur Güneydoğu Asya’da yer alan bir ada devletidir. Malakka Boğazı ve Güney Çin Denizi arasında Malakka Yarımadası'nın güneydoğu ucunda yer alır. Kuzeyde Malezya'nın Johor Eyaleti, güneyde Endonezya'nın Riau Adaları ile çevrilidir. Anakaradan Johor Boğazı ile ayrılır. Malezya’ya iki uzun köprü ile bağlanır. Güneydoğu sahilindeki 63 küçük ada ile birlikte yüzölçümü yaklaşık 682 km2 civarındadır. Dünyanın en küçük yirmi ülkesinden biridir.

Fas Krallığı, kuzeybatı Afrika'da yer alan Arap ülkesidir. İspanya’dan Cebelitarık Boğazı ile ayrılır. Akdeniz ve Atlantik Okyanusu'na kıyısı olup, Afrika'nın Avrupa'ya yaklaştığı uçta, Avrupa’ya 14 km uzaklıktadır. Afrika'nın en ucundaki “Tangier” şehri Fas'a, Fas topraklarındaki “Ceuta” ve “Melilla” İspanya'ya aittir. Yüzölçümü 446.550 km2, güneyinde hak iddia ettiği,1975'ten beri yönettiği Batı Sahra dahil edilirse 710.850 km2 ‘dir.
Copyright 2010. Privacy Policy | Terms of Use | XHTML | CSS
Design by MEHMET KEREM PALA
>