LÜBNAN
Lübnan veya Lübnan Cumhuriyeti Doğu Akdeniz kıyısında yer alan,10.450 km² yüzölçümüne sahip bir Arap ve Ortadoğu ülkesidir. Kuzeyinde ve doğusunda Suriye, güneyinde İsrail ile komşudur. Batısında Akdeniz yer alır.
Lübnan uzun bir tarihi geçmişe sahiptir. Arkeolojik kazılar sonucunda “Byblos /Jbail” şehrinde 7000 yıl önce balıkçı topluluklarının yaşadıkları belirlenmiştir. Ancak ülkenin kayıtlı tarihi Fenikelilerle başlar. “Fenikeliler M.Ö. 3000-2500 yılları arasında hüküm sürmüşlerdir. Daha sonra bölgeye M.Ö.XV-XIII.yüzyıllar arasında Mısır, M.Ö. 875-608 yılları arasında Asur, M.Ö 685-529 yılları arasında Babil, M.Ö. 529-333 yılları arasında Pers, M.Ö. 333-64 yılları arasında Büyük İskender ve Seleucid Hanedanlığı, M.Ö. 64- M.S 395 arasında Roma İmparatorluğu, 395-636 yılları arasında Bizans İmparatorluğu hakim olmuştur”. Bu dönemde ilk “Maronit” kilisesi kurulmuş, Maronitler “Qadisha Vadisi’ndeki” dağlık alanlara yerleşmişlerdir.
635 yılında ülke toprakları Suriye ile birlikte Arap-İslam ordularının eline geçmiş, bu dönemde ülke etnik ve dini grupların merkezi olmuştur. Suriye’den göç eden Maronit Arapları Lübnan Dağı’nın kuzeyine yerleşmiş, Dürziler de güneyden ülkeye gelmiş-lerdir. “Lübnan daha sonra Emevi, Abbasi, Selçuklu, Eyyübi, Haçlı ve Memlukların eline geçmiştir”. Memluklar döneminde Şiiler bölgeye göç etmiş, güney Lübnan’a yerleşmişlerdir. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim Mısır seferi sırasında Memluk Devleti’ni ortadan kaldırmış, bu tarihten sonra Suriye ile aynı yönetim birimi altında özerk bir bölge olmuştur. I.Dünya Savaşı sonuna kadar Osmanlı yönetiminde kalan Lübnan daha sonra Fransa tarafından işgal edilmiş, 1920- 1943 yılları arasında bağımsızlığını kazanıncaya kadar Fransa’nın yönetimi altında kalmıştır. Bağımsızlığını kazandıktan sonra “1926 Anayasası’nda ayrıntılı olarak belirtilmemesi nedeniyle önemli sorunlara neden olan siyasi yapıdaki temsil sorununu çözmek amacıyla 1943 yılında “Ulusal Pakt” kabul edilmiştir”.
Lübnan; “1948 Arap İsrail Savaşı”, 1967 Arap İsrail Savaşı, 1970 Ürdün Kara Eylül Olayı sonrası Filistin Kuruluş Örgütü’nün merkezinin Ürdün’den Lübnan’a taşınması gibi bölgedeki önemli olaylardan olumsuz şekilde etkilenmiştir. 1975-1991 yılları arasında devam eden kanlı iç savaş, 2006 yılında yaşanan “İsrail-Lübnan Krizi” ülkeyi tahrip etmiştir. Halen Lübnan geçmişteki acıları unutmaya çalışmakta ancak bölgedeki gelişmeler fazla umut verici görülmemektedir.
Lübnan’ın yönetim şekli cumhuriyettir. “Lübnan’ın siyasi yapısı mezhep temeline dayalı temsil sistemine dayanır. Siyasi sistem 1943 yılında kabul edilen Ulusal Pakt ile 1989 yılında kabul edilen Taif Anlaşması’na göre şekillenmektedir. Buna göre; cumhurbaşkanının Maronit, başbakanın Sünni, meclis başkanının Şii, meclis başkan yardımcısı ile başbakan yardımcısının Ortodoks olması gerekmektedir. Lübnan’da siyasi yapıya cemaatler, parti olmayan oluşumlar, bağımsız siyasi liderler hakimdir. Ülke altı idari birime bu birimler 25 bölgeye ayrılmıştır”. Ülkenin başkenti “Beyrut’tur”. Önemi şehirleri arasında “Sidon (Saida)”, “Tripoli (Trablous)” ve “Tyre (Sour)” sayılabilir.
Resmi olmayan kayıtlara göre yaklaşık 4.5 milyon nüfusa sahiptir. Nüfusun %95’ini Araplar oluşturmaktadır. Araplar; Lübnanlılar, Filistinli Mülteciler ( 1948 ve 1967 Arap İsrail Savaşları’ndan sonra gelenlerle, Ürdün’den gelenler), Suriyeliler ve diğer Arap topluluklardan meydana gelmektedir. Kalan nüfusun %4’ünü Ermeniler, %1’ni diğerleri oluşturmaktadır.
Resmi olmayan kayıtlara göre nüfusun %59.7’si Müslüman, %39’u Hıristiyan, %1.3’ü Musevi ve diğer dinlerdendir. “Devletin resmi olarak tanıdığı Müslüman ve Hıristiyan 17 mezhep bulunmaktadır. Bunlar Şii, Sünni, Dürzi, Alevi/Nusayri, İsmaili, Maronit Katolik, Rum Ortodoks, Rum Katolik, Ermeni Ortodoks, Süryani Katolik, Roma Katolik, Keldani, Süryani Ortodoks, Protestan, Asuri/Nasturi ve Kıpti şeklinde sıralanabilir”. Savaş öncesinde Müslüman ve Hıristiyanların sayısı eşit iken, göç ve demografik değişikliklerden dolayı Hıristiyanların sayısı azalmış, Müslümanların sayısı artmıştır. Müslümanlar içinde de Şiilerin sayısı hızlı bir artış göstermiştir. Resmi olmayan kayıtlara göre Müslümanlar içinde Şiiler, Hıristiyanlar içinde Maronit Katolikler en büyük grubu oluşturmaktadır. “Siyasi hayat gibi ekonomik ve sosyal hayatta mezheplere göre şekillenmektedir. Ülkenin faklı bölgelerinde farklı mezhepler yoğunlaşmıştır”.
Lübnan’ın resmi dili Arapçadır. Ancak yabancı dil eğitimi ana okuldan itibaren zorunlu olduğundan; ülkede Fransızca ve İngilizce bilenlerin sayısı fazladır. Arapçadan sonra en fazla kullanılan dil Fransızca’dır. Bu nedenle seyahatiniz sırasında dil sorunu ile karşılaşmazsınız.
Lübnan dağlık bir ülkedir. Lübnan Dağları kuzeyden güneye kıyıya paralel uzanan iki sıra halinde uzanır. Bu dağlar arasında Békaa Vadisi yer alır. Küçük bir ülke olmasına karşılık üç farklı iklim yapısına sahiptir. Kıyı bölgesinde kasım ortalarından şubat ayına kadar serin ve yağışlı, mayıs eylül ayları arasında sıcak Akdeniz iklimi görülür. Mart ile mayıs ayları arasında ve ekim ayından kasım ayı ortalarına kadar ılıman bir iklim hakimdir. Nisan ve ekim aylarında yağışlar yoğundur. Dağlarda Alp İklimi görülür. Békaa Vadisi ise yazın çok sıcak, kışın çok soğuktur. Lübnan mağara, kayak, su sporları ve trekking için uygun bir ülkedir. Bu nedenle yılın farklı zamanlarında ülkeye seyahat edebilirsiniz. Ancak kültürel amaçlı gidecekseniz en uygun zaman ilkbahar ve sonbahar aylarıdır.
Lübnan’a bireysel olarak veya seyahat şirketlerinin düzenledikleri turlarla vize almadan gidebilirsiniz. Ülkeye THY, Pegasus Havayolları ve Middle East Airlines http://www.mea.com.lb ile yaklaşık 1.5 saatte ulaşabilirsiniz. Ayrıca Antakya ve Gaziantep’ten kalkan otobüs, dolmuş taksi veya taksi ile önce Suriye’nin Halep şehrine ulaştıktan sonra Halep’ten veya Suriye’nin diğer şehirlerinden otobüs, dolmuş taksi veya taksi ile Beyrut ve Tripoli şehirlerine gidebilirsiniz. Ayrıca Beyrut’a Suriye’nin Şam şehrinden günlük turlar düzenlenmektedir.
Uçakla gidecekseniz “Beyrut Rafik Hariri Havaalanı” şehre 5 kilometre uzaklıktadır. Havaalanından şehrin “Hamra” bölgesine kırmızı beyaz renkli 1 numaralı otobüsle; “Downtown” doğusundaki “Gemmayzeh” bölgesindeki “Charles Helou Uluslararası Otobüs İstasyonu’na” kırmızı beyaz renkli 5 numaralı otobüsle; şehrin “Rawsheh” bölgesine mavi beyaz renkli 7 numaralı otobüsle ve Charles Helou Uluslararası Otobüs İstasyonu’na mavi beyaz renkli 10 numaralı otobüsle gidebilirsiniz. Ayrıca havaalanı ile otel arasındaki transferinizi otelinizle iletişime geçerek, otobüse göre daha pahallı ancak taksiye göre daha ucuz transfer araçlarıyla sağlayabilirsiniz. Taksiye binecekseniz mutlaka sıkı bir pazarlık yapmanız gerekir.
Ülkeyi dolaşmak için otobüs, minibüs, servis adı verilen dolmuş taksi veya taksiden yararlanabilirsiniz. Önceden pazarlık etmek koşuluyla günlük olarak bir taksi ile anlaşarak, Beyrut’a yakın mesafede olan diğer önemli şehirleri veya tarihi yerleri belirlediğiniz güzergaha göre dilediğiniz şekilde dolaşabilirsiniz. Ayrıca otelinizin anlaştığı taksi veya minibüsleri kullanabilir. Onların belirlediği güzergahı veya fiyatını konuşarak kendi güzergahınızı belirleyebilirsiniz. Beyrut’un kuzeyindeki bölgelere ve Suriye’ye seyahat edecekseniz “Charles Helou Uluslararası Otobüs İstasyonu”; Beyrut’un güney bölgelerine seyahat edecekseniz “Cola Otobüs İstasyonu’nu” kullanmanız gerekir. Beyrut civarı veya Suriye Şam turları için Beyrut’un Hamra bölgesinde bulunan “Tania Travel” şirketinden ( http://www.taniatravel.com ) yararlanabilirsiniz.
Lübnan’ın resmi para birimi Lübnan Lirasıdır. Dolar hemen her yerde kullanılır. Para üstünün ödenmesi konusunda sorun yaşamamak için Türkiye’den Dolar alırken 10, 20, 50 Dolar şeklinde almaya özen göstermelisiniz. Bahşiş vermek, taksi, kamu araçları veya müzelerde kullanmak üzere yanınızda bir miktar LL bulundurmanızda yarar vardır. Beyrut ve diğer turistik şehirlerde kredi kartınızı rahatlıkla kullana-bilirsiniz.
Lübnan mutfağı dünyaca tanınmış bir mutfaktır. Zeytin ve zeytinyağı her öğünde mutlaka sofralarda yer alır. Yemeklerde kekiğe benzeyen “Zahler”, tatlılarda “Zerdeçal”, ayrıca yemek ve içeceklerde “Kakula” kullanımı yaygındır. Lübnan mutfağında meze önemli bir yer tutar. Mezeler lezzetli ve çok çeşitlidir. ”Mezeler arasında “Humus”, “Baba Ghanoug”, ince bulgurla yapılan salata “Tabbouleh”, “Fatayer”, “Lebneh”, “Nar ekşili Zahler Salatası” ve “Maluf” sayılabilir. Çorba olarak nohutlu yoğurt çorbası “Lebeniye”; ana yemek olarak içli köfteye benzeyen “Kibbeh”, “Kafta”, Makhloba”; tatlı olarak “Baklava”, “Maamoul”, kahve ile birlikte servis yapılan “Sfoof” ve “Sütlaç”; pide olarak “Mankouche”, Ekmek olarak lavaş türü “Khoobz Arabi”, fast food türü kızartılmış soğanlı nohut ezmesi “felafel”, “Manaeesh”, “Kebab”, farklı bir döner türü olan “Shwarma” yerel lezzetlerdir. İçki olarak rakıya benzeyen “Arak”; bira olarak “Almaza” veya şarap içebilirsiniz. Békaa Vadisi’nde bulunan üzüm bağlarından elde edilen üzümlerle yapılan şaraplar ülkenin en tanınmış şaraplarıdır. “Chȃteaux Ksara”, “Kefraya” ve “Musar” ülkenin en iyi şarapları olarak bilinir. Ülkede kadın ve erkekler arasında nargile kullanımı yaygındır. Cafeler yanında restaurantlarda yemekle birlikte nargile içebilirsiniz. Baharatlı kuru yemiş Lübnan’a özgü bir lezzettir. Su olarak şişe suyu kullanmanızda yarar vardır.
Ülkede görülecek önemli yerler arasında Beyrut, Beyrut’un kuzeyinde “Jetta Grotto”, “Jounieh”, “Harissa”, “Byblos (Jbail)” yer alır. Beyrut’un güneyinde XVII ve XVIII. yüzyıl mimarisinin en iyi örneklerinin bulunduğu “Deir Al Qamar Köyü”, sarayları ile ünlü “Beiteddine” ve XIX.yüzyılın başında yapılan, Bizans mozikleri ile tanınan “Beiteddine Sarayı”; Bekaá Vadisinde; Bekaá bölgesinin yönetim merkezi, UNESCO Dünya “Kültür Mirası Listesi’nde yer alan, Ortadoğu’nun en büyük ve en iyi korunmuş Roma Kalıntılarına sahip olan Hizbullah’ın hakim olduğu “Baalbek”, iklim ve toprak bakımından üzüm bağlarının yetiştirilmesine uygun olan Bekaá Vadisi’ndeki çok sayıda şarap imalathanelerinden biri olan “Ksara Şarap İmalathanesi” ve Ermenilerin ağırlıklı olarak yaşadığı, “Emevi Kalıntıları’nın” bulunduğu “Aanjar” sayılabilir. Ayrıca zamanınız yeterli ise ülkenin diğer şehirlerine de gidebilirsiniz.
Aşağıda Lübnan’da gezme olanağı bulduğum Beyrut, Jeita Grotto, Jounieh, Harissa, Byblos hakkında bazı bilgi ve izlenimlere yer verilmiştir.
BEYRUT-BEIRUT
Beyrut Lübnan’ın başkenti 2 milyona yaklaşan nüfusu ile ülkenin en büyük şehridir. Akdeniz kıyısında, Lübnan Dağları’nın eteklerinde, üç taraflı denizle çevrilmiş bir yarımada üzerinde yer alır. Beyrut Nehri şehrin içinden akar.
Şehrin geçmişi tarih öncesi dönemlere dayanır. 5000 yıllık bir geçmişe sahip olduğu düşünülen, Fenike şehir devletlerinden biri olan şehrin adına ilk olarak M.Ö. 2000 yıllarında Mısır kaynaklarında rastlanmaktadır. Şehir M.Ö. XIV yüzyılda bir Roma Kolonisi olduktan sonra önem kazanmış, 551 yılında deprem ve denizin gel-git hareketleri ile yıkılmış, 635 yılında Arap- İslam Orduları tarafından ele geçirilmiştir. Bir süre Haçlıların elinde kalan şehir, 1291 yılında Memluklar’ın, 1516 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmiştir. Yaklaşık 400 yıl Osmanlı idaresinde kalan şehir; I.Dünya Savaşı sonrası Fransa’nın yönetimi altına girmiştir. 1950-1970 yılları arasında hızla gelişen şehir Ortadoğu’nun ekonomi, bilim ve sanat merkezi olmuştur. Ancak 1975-1991 yılları arasındaki iç savaş şehrin tamamen tahrip olmasına ve binlerce kişinin ölmesine yol açmıştır. Bu savaşın yaraları sarılmadan 2006 yılında başlayan İsrail-Lübnan Krizi’nde İsrail’in hava saldırıları sonucu şehrin özellikle güney bölgesi büyük zarar görmüştür. Sayıları günümüzde azalmakla birlikte şehrin hemen her yerinde savaşta yıkılmış veya tahrip olmuş binalar göze çarpmakta, bunlar savaşın acı yüzünü göstermektedir. Şehrin büyük bölümünde yeniden inşa çalışmaları tüm hızı ile sürmektedir. Ancak başta Downtown olmak üzere şehrin farklı noktalarında sokak başlarında, köprülerde, caddelerde sık sık karşınıza çıkan askeri araçlar ve silahlı askerler savaşın izlerini size sürekli hatırlatmaktadır.
Beyrut ülkedeki tüm mezheplerin ve yabancıların yoğun olarak yaşadığı bir şehirdir. Kesin çizgilerle ayrılmış olmamakla birlikte şehrin batısında Müslümanlar; doğusunda Hıristiyanlar oturmaktadır. Müslümanlarda mezheplerine göre batıda farklı yerlerde toplanmışlardır. Ancak batıdaki “Ras Beyrut” gibi bazı bölgeler kozmopolit bir yapıya sahiptir.
Beyrut; bir tarafta lüks yaşamı, diğer tarafta yoksulluğu ve farklı yaşam tarzlarını görebileceğiniz, batı ile doğunun karışımı sizi sürekli şaşırtacak farklı bir şehirdir.
Beyrut geniş bir alana yayılmıştır. Bu nedenle tüm şehri yürüyerek dolaşmanız olanaksızdır. Şehrin belli noktalarına çeşitli ulaşım araçları ile ulaşmak, buralarda yürüyerek dolaşmak en iyi seçenektir. Bu şekilde şehrin tümünü kısa sürede gezebilirsiniz. Ulaşım aracı olarak otobüs, dolmuş taksi veya taksileri kullanabilirsiniz. Ancak taksi sürücüleri turistlerden yüksek fiyat istediğinden taksiye binmeden önce mutlaka pazarlık yapmanızda veya taksimetre açtırmanızda yarar vardır. “Dolmuş taksiler (servis)” ucuz ve otobüse göre daha rahattır. Otobüs veya dolmuş taksilere binmek için yol kenarında durup, elinizi sallamanız yeterlidir. Beyrut’ta trafik çok yoğun olduğu için gezmek için ayırdığınız süreyi belirlerken trafiği de dikkate almanız da yarar vardır.
Şehrin görebileceğiniz önemli bölgeleri arasında “Downtown-Solidere”, “Batı Bey-rut’ta “Hamra” ve “Ras Beyrut”; “Doğu Beyrut’ta “Achrafiye” ve Gemmayzeh” yer alır.
İç savaş sırasında tamamen yıkılan, “Solidere Şirketi” tarafından restore edilerek bugünkü görünüme kavuşturulan “Downtown” veya “Solidere”, şehrin merkez bölgesini oluşturur. Bu bölgenin ana meydanı; çok sayıda sokağın birleştiği, etrafı tarihi binalarla çevrili yıldız şeklindeki “Nejmeh Meydanı’dır (Nejmeh Square)”. Meydana ulaşan tüm sokaklar askerler tarafından bariyerlerle koruma çemberi altına alınmıştır. Sokak başlarında bulunan bariyerlerden geçtikten sonra ulaşılan meydanda; Fransız Rönesans tarzı küçük bir “Parlamento Binası”, iki kilise, çeşitli binalar ve ortasında 1897 yılında Osmanlılar tarafından yaptırılan 1994 yılında restore edilen “Saat Kulesi” bulunur. Trafiğe kapalı olan meydanda; çok güzel restore edilmiş binaların altında çok sayıda cafe, bar ve restaurant yer alır. Meydan; özellikle gece, Saat Kulesi’nin etrafında oynayan, bisiklet binen çocuklar, turistler ve nöbet tutan askerle inanılmaz kalabalıktır. Buradaki cafelerde oturarak meydanın etrafında bulunan cami ve kiliselerden yükselen ezan ve çan seslerini aynı anda duyabilir. Bir limonata, kahve veya nargile eşliğinde meydandaki kalabalığı seyredebilirsiniz.
Meydana kuzey tarafından bağlanan, cafe ve restaurantlarla dolu “Al Omar Mosque Street” üzerinde “Ömer Cami’ni (Al Omari Cami)” görebilirsiniz. Cami; pagan tapınağı ve Bizans saray kalıntıları üzerine Haçlılar tarafından XII. yüzyılda yaptırılan kilisenin, 1291 yılında Memluklar tarafından camiye çevrilmesi ile oluşmuştur. Caminin içi mimari açıdan görülmeye değer güzelliktedir. Camiye kadınların girebilmeleri için girişin hemen kenarında asılı duran uzun kapişonlu giysiyi girmeleri gerekir. Bu caminin hemen yakınında, kapısı “Weygand Caddesi (Weygand Street)” üzerinde yer alan, 1620 yılında yapılan “Amir Munzer Cami’ bulunur. Caminin avlusunda sekiz Roma Sütunu’nu görebilirsiniz. Caminin karşısında “Belediye Şehir Meclisi (Beirut City Council)” yer alır.
Bu alandaki “Foch Street” ile “Allenby Street” sarı taştan yapılmış, alt katlarında markalı malların satıldığı dükkanlar, cafeler bulunan binaları ve süslü sokak aydınlatmaları ile çok şık sokaklardır. Bu sokakların dışında binlerce dükkanın yer aldığı, büyük bir alanı kaplayan dev alışveriş merkezi -modern souk- alışveriş sevenler için adeta bir cennettir.
Nejmeh Meydanı’nın batı tarafındaki, Parlamento Binası’nın yanındaki sokaktan “Roma Hamam Kalıntıları’na” ulaşabilirsiniz. Kalıntıların bulunduğu alandan, kalıntıların üst tarafından geçen “Capuchin Street” üzerinde bulunan çeşitli devlet binalarını, “Capuchin Kilisesi’ni” ve 1853 yılında Osmanlılar tarafından kışla olarak inşa edilen, halen Başbakanlık konutu olarak hizmet veren Grand Serail’in bir bölümünü görebilirsiniz. Roma Hamam Kalıntıları’nın resmini çekerken kalıntıların sol üst tarafından bir bölümü görülen Grand Serail doğru resim çekmemeye özellikle dikkat etmelisiniz. Zira bu binanın resmini çektiğinizi düşünen görevliler hemen yanınıza yaklaşarak resmi silmeniz konusunda sizi uyarmakta ve resmi sildirmek-tedirler.
Nejmeh Meydanı’nın güney tarafına doğru yöneldiğinizde cafe ve restaurantlarla dolu sokaklardan diğer meydana “Riad Solh” ve “Emir Bechir Street” ulaşabilirsiniz. Bu meydanın batı tarafında; Hamam Kalıntıları’ndan bir bölümünü gördüğünüz “Grand Serail” yer alır. Ancak binanın çevresi ve yanındaki sokak askerlerle dolu olduğundan binanın yanına yaklaşılmamaktadır. Riad Solh doğu tarafında, “Fenike Eski Şehir Kalıntıları” ile “Roma Hukuk Okulu Kalıntıları’nın” bulunduğu sit alanını görebilirsiniz. Bu sit alanı Nejmeh Meydanı’ndaki kiliseye kadar, sokak boyunca uzanarak geniş bir alanı kaplar. Kalıntıların yanında Emir Bechir Sokağı üzerinde yer alan katedral geleneksel Beyrut mimarisinin örneği XIX. yüzyılda yapılmış “St. George Katedrali’dir”. Katedralin yan tarafında ise Downtown bölgesinin her yerinden mavi kubbe ve minareleri görülen giriş kapısı “Şehitler Meydanı (Martyrs’ Square)” üzerinde bulunan “Mohammed el Amin Cami/Al Amine Mosque” yer alır. Mavi, 42 metre yüksekliğindeki kubbesi nedeniyle “Mavi Cami” olarak da bilinen cami; “Sultan Abdülmecid” tarafından yaptırılmış, savaş sırasında yıkılınca kısa sürede “Başbakan Rafik Hariri’nin” girişimiyle yenilenmiştir. 10.700 m² alanı kaplayan bu büyük caminin yan tarafında Martyrs’ Square üzerinde suikasta uğrayan başbakanın çiçek, resim ve bayraklarla süslenmiş mezarının bulunduğu çadırı ziyaret edebilirsiniz.
Caminin önündeki “Şehitler Meydanı (Martyrs’ Square)” şehrin en büyük meydanıdır. Gösteri ve eylemlerin yapıldığı uzun, büyük meydanın ortasında I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlılara karşı isyan eden ve öldürülenlerin anısına yapılmış bir heykel bulunur. Güzel bir liman manzarasına sahip olan, bazı yerlerinde eski şehir kalıntıların bulunduğu meydanın, bir tarafında savaşta tahrip olmuş hala onarılmamış büyük sinema kompleksinin yıkıntılarını görebilirsiniz. Meydanın kara tarafında, çok güzel restore edilmiş, lüks konut, alışveriş yerleri ve cafelerin bulunduğu yer “Saifi ” bölgesi yer alır. Downtown bölgesinde yerel halkla birlikte güzel bir Lübnan yemeği yemek isterseniz Nejmeh Meydanı yakınındaki “La Balad” iyi bir seçenektir.
Emir Bechir Sokağı’nın devamında, Martyrs Meydanı’nın diğer tarafında devam eden “Gouraud Street” Doğu Beyrut’un “Gemmayzeh” bölgesinin ana caddesini oluş-turur. Caddede; barlar, Fransız tarzı cafeler, eğlence yerleri ve restaurantlar hizmet verir. Gündüz sakin olan cadde gece eğlencenin merkezidir. St. Nicholas Merdivenleri’nin hemen yakınındaki “La Chef” ve “La Tabkha” Lübnan yemekleri ile tanınır. Bölgedeki ara sokaklarda tarihi çok sayıda bina görebilirsiniz.
Rue Gouraud Caddesi’ndeki “St. Nicholas Merdivenleri” sizi “ Sursock Street” ulaştırır. Sursock Sokağı üzerinde, merdivenlerin yakınında, Lübnan-İtalyan tarzı muhteşem binası ile 1912 yılında yapılmış, beyaz renkli “Sursock Müzesi’” yer alır. Müzenin civarında lüks apartman blokları ile Fransız ve Osmanlı tarzı evler bulunur.
“Achrafiye” eski kiliseleri, lüks konutları, galerileri, tiyatrosu, antikacıları, alışveriş yerleri ve restaurantları ile Hıristiyanların yaşadığı bölgelerinden biridir. Ancak Gemmayzeh gibi bu bölgenin çeşitli yerlerinde de yine savaşın izlerini görebilirsiniz. Eski Roma sit alanının üzerinde kurulmuş olan Achrafiye bölgesinin en canlı yeri, gece eğlence hayatının merkezi “Monot Caddesi ( Monot Street )” ve ona bağlanan sokaklardır. Bu dar, uzun cadde ve ona bağlanan ara sokaklarda çok sayıda kulüp, bar ve restaurant bulunur. Bölge gece 22.00’den sabaha kadar hareketlidir. Ancak bu hareket barların ve restaurantların dışına, sokağa fazla yansımaz. Bu nedenle sokağa girdiğinizde karşılaşacağınız sakinlik sizi şaşırtabilir. Monot Caddesi’ne bağlanan “Abdal Wahab el Inglzi Street” üzerindeki “Abdal Wahab” meze ve tatlıları ile ünlü oldukça pahallı çok şık bir restauranttır. Aynı sokaktaki “Al Mijana” da lezzetli Lübnan yemekleri ile tanınan lüks restaurantlardan biridir. “Al Falamanki” çoğunlukla Lübnan’lı gençlerin geldiği, eski Lübnan tarzı, iç içe geçmiş odalardan oluşan her türlü yiyecek ve içecek bulunan, uygun fiyatlı, güzel bir restaurant ve cafedir.
“Avenue Abdullah Yafi” üzerinde yer alan “Beyrut Ulusal Müzesi’” şık binası ve içindeki eserlerle mutlaka görmeniz gereken bir yerdir. Geçmişte Yeşil Hattı’n üzerinde bulunan müze pazartesi dışında her gün 9.00-17.00 saatleri arasında açıktır. Müze; tarih öncesi çağlardan, XIX. yüzyıla kadar savaştan geriye kalan binlerce eseri barındırır.
Kilometrelerce uzunluğundaki “Corniche” büyük oteller, konut olarak kullanılan gökdelenler, cafeler ve plajlarla şehrin en hareketli yerlerinden biridir. Koşan, yürüyen, balık tutan, oturan insanlar, kadın çantasına benzeyen simitler başta olmak üzere çeşitli yiyecekler satan sokak satıcıları ile dolu Corniche; Beyrut’un en güzel yerlerinden biridir. Gece ışıklı hali de görülmeye değer güzelliktedir.
Corniche “Rawsheh” bölgesinde Beyrutluların çok sevdikleri “Rawsheh Rock (Güvercin Kayaları)” yer alır. Dalgaların kayaları oyması sonucu oluşan, denizin içindeki bu iki kaya ve çevredeki küçük mağaraları yaz aylarında küçük teknelere binerek yakından görebilirsiniz. Kayalıklara bakan “Bay Rock Café” güzel bir nargile veya kahve molası vermek için ideal bir yerdir.
Beyrut’un batısında yer alan “Ras Beyrut” ile “Hamra” şehrin diğer gezilmesi gereken bölgeleridir. Birbirine yakın olan bu iki bölgede üç üniversite bulunur. Bunlardan en büyüğü ve tanınmış olanı Ras Beyrut bölgesinde yer alan “Beyrut Amerikan Üniversitesi’dir”. Üniversitenin kara tarafındaki “ Bliss Street” gençlerin tercih ettiği, kitapçıların, cafelerin ve ucuz yiyecek yerlerinin bulunduğu bir caddedir. Amerikan üniversitesi binaları ve içinde bulunan müzesi ile gezilebilecek yerlerden biridir.
Bliss Caddesi’nin güneyinde kalan “Hamra Caddesi” ise “Hamra” bölgesinin ana caddesidir. Cadde; mağazalar, cafe, bar ve restaurantlarla doludur. Hamra Savaş öncesi lüks alışveriş ve eğlence bölgesi iken, günümüzde bu özelliğini önemli ölçüde yitirmiştir. Hamra Caddesi’nden uzaklaşarak ara sokaklara yöneldiğinizde caddeden farklı Lübnan görüntüleri ile karşılaşırsınız.
JEITA GROTTO
Jeita Grotto, Beyrut’tun 18 kilometre kuzeyinde, Jounieh yolu üzerinden ayrılan bir vadide yer alır. Mağara iki bölümden oluşur. Üst mağara 1958, Alt mağara 1836 yılında keşfedilmiştir. Savaş sırasında zarar gören mağara 1995 yılında tekrar ziyarete açılmıştır. Bilet satış yerinden alacağınız biletten sonra teleferikle, yürüyerek veya trenle üst mağaranın bulunduğu yere ulaşabilirsiniz. Ancak en kısa ve keyifli yol teleferiğe binmektir. Mağaralarda fotoğraf makinesi ve video kayıt cihazı kullanılması yasak olduğundan bu cihazları geldiğiniz araçta veya her iki mağaranın girişinde yer alan dolaplarda bırakmanız gerekir. 2200 metresi keşfedilen üst mağaranın halen 750 metresi gezilebilmektedir. Işık düzenlemesi muhteşem olan üst mağaranın kireçtaşı sarkıt ve dikitleri, kayaların birbirinden farklı şekilleri inanılmaz güzelliktedir. Mağara içinde ıslak ve hafif kaygan olan, sürekli yükselen tahta köprülerin üzerinde yürürken, gördüğünüz manzara karşısında adeta büyülenir. Mağaradan ayrılmak istemezsiniz. Mağarada 8 metre 20 santim uzunluğunda dünyanın en uzun sarkıtını da görebilirsiniz. Alt mağaraya üst mağaradan yürüyerek veya trenle inebilirsiniz. Bilet satış yerinin bulunduğu yerde bulunan bu mağaranın girişinin yakınında dev bir kireçtaşı insan heykeli yer alır. Bu mağarada da fotoğraf ve video çekilmesine izin verilmemektedir. 6.200 metre uzunluğundaki alt mağaranın içindeki nehrin 500 metresi elektrikli küçük botla gezilmektedir. Ancak nehrin sularının yükseldiği kış döneminde bu gezintiye izin verilmemektedir. Uzun süre kuyrukta bekledikten sonra, bindiğiniz küçük bottaki kısa gezintiniz sırasında; kayaların ve ışıkların altında muhteşem görülen nehrin mavi berrak sularını seyretmeye doyamazsınız. Mağaralarda ısı sürekli üst mağarada 16, alt mağarada 22 derecedir. Isı düşük olmamasına rağmen çok nemli olan mağaralara girerken yanınızda ince bir yağmurluk bulundurmanızda yarar vardır.
JOUNİEH
Jounieh Beyrut’un 21 km kuzeyinde, dağ eteklerinde kurulmuş bir yerleşimdir. Jounieh yerleşimine Beyrut’tan dolmuş taksi veya otobüslerle kısa sürede ulaşabilirsiniz. Buraya kırmızı beyaz 6 numaralı otobüs ile “Cola Otobüs İstasyonu’ndan”, mavi beyaz 4 numaralı otobüs ile “Dawra (Aka Dora) Otobüs İstasyonu’ndan” gidebilirsiniz. Dawra Otobüs İstasyonu’ndan ayrıca dolmuş taksilere de binebilirsiniz. Taksi de bir seçenektir.
Jounieh geçmişte küçük bir köy iken, iç savaş sırasında Beyrut’tan kaçan Hıris-tiyanların buraya yerleşmesi sonucu hızla büyümüş, şehirle adeta bütünleşmiştir. Halen çevresi ile birlikte 200.000 nüfusa sahiptir. Sahili, gece kulüpleri, “Harissa” ve “Bkerke Tepesi” üzerinde yer alan Maronit Katolik Kilisesi Patrikhanesi ile tanınır. Hızlı kentleşme nedeniyle yerleşim dağ eteklerinden sahile kadar dev apartman blokları ile kaplıdır. Eski Lübnan evleri az sayıda kalmıştır. Jounieh giderken yolda deniz kenarında tepede şehrin en ünlü casinosu olan “Casino du Liban’ı” da görebilirsiniz. Jounieh gece ışıklar içinde çok güzel bir görünüme sahiptir.
HARISSA
Harissa; Jounieh Koyu’nun üzerinde, denizden 660 metre yükseklikte, Lübnan Dağı’nda yer alır. Harissa tepesine Jounieh yerleşiminden teleferikle muhteşem bir manzara eşliğinde 10 dakikada ulaşabilirsiniz. Ayrıca taksi ile de gidebilirsiniz.
Harissa, 15 ton ağırlığında, beyaz renkli bronz, kollarını iki tarafa açmış dev “Meryem Ana Heykeli (Our Lady of Lebanon/Notre Dame du Liban ) ile tanınır. Heykel XIX. yüzyılın sonunda yapılmıştır. Heykelin alt tarafındaki merdivenli yüksek kaidenin zemininde küçük bir şapel bulunur. Şapelin yanından kaidenin üzerindeki sarmal merdivenleri çıkarak heykelin eteklerinin altındaki bölüme kadar gidebilir. Buradan muhteşem bir koy ve şehir manzarası seyredebilirsiniz.
Heykelin çevresinde farklı mimari tarzlara sahip kiliseler bulunur. Heykelin bulunduğu alandaki “Maronit Katedrali” modern mimarisi ile ilgi çekicidir. Heykelin merdivenlerini tırmanırken göreceğiniz 1947-1962 yılları arasında yapılan, Yunan Katolik “St. Paul Bazilikası” Bizans tarzında güzel bir binadır. Heykelin bulunduğu tepe büyük apartmanlar ve evlerle doludur.
BYBLOS(JBAIL)
Byblos Beyrut’un 37 kilometre kuzeyinde küçük bir liman şehridir. Lübnan topraklarındaki en eski ve sürekli yaşanılan yerleşim yeri olarak geçmişi 7000 yıl öncesine dayanır. Fenike döneminde önemli bir şehri devleti, ticaret ve dini merkez olan Byblos daha sonra çeşitli uygarlıkların egemenliği altına girmiş, günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Bu nedenle şehirde farklı uygarlıklara ait kalıntıları bir arada görebilirsiniz.
UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Byblos, modern alfabenin temelini oluşturduğuna inanılan Fenike alfabesinin kullandığı yerdir. Ayrıca İncil adını bu şehirden almıştır.
Şehre; Dawra Otobüs İstasyonu’ndan dolmuş taksi ile, Charles Helou Uluslararası Otobüs İstasyonu’ndan Tripoli Express otobüsüne binip, Byblos şehrinde inerek, Dawra Otobüs İstasyonu’ndan kalkan kırmızı beyaz 6 numaralı otobüs ve minibüsle gidebilirsiniz.
Yaklaşık 25.000 kişinin yaşadığı şehir eski ve yeni bölümden oluşur.
Eski şehir; “Sit Alanı”, “Çarşı (Souk)” ve “Liman” bölgesine sahiptir. Sit Alanı’na Eski Şehir çarşısından geçtikten sonra ulaşacağınız küçük meydandan giriş yapabilirsiniz. Ancak sit alanına girmeden önce burada bulunan küçük meydanın sağ tarafındaki turizm ofisinden sit alanı ile ilgili broşür almanızda yarar vardır. Bu broşürdeki okları takip ederek ve üzerindeki bilgileri okuyarak sit alanını daha iyi anlayabilirsiniz. 1860 yılında keşfedilen farklı uygarlıklara ait eserleri görebileceğiniz Sit Alanı’na gezmeye kaleden başlamak iyi bir seçenektir. “Haçlı Kalesi” Fatimiler tarafından yapılan kale üzerine, XII. yüzyılda Haçlılar tarafından Roma kalıntılarının taşları kullanılarak yapılmış, Memluk ve Osmanlı dönemlerinde kullanılmış ve bazı bölümleri restore edilmiştir. Kale size tüm sit alanını, Yeni ve Eski Şehri bir arada görme olanağı sağlar. Bu sayede sit alanını daha iyi algılayabilirsiniz. Ayrıca kalenin içindeki küçük müzeyi de gezebilirsiniz. Ancak buradan çıkarılan eserler Beyrut Ulusal Müzesi’nde sergilendiği için müzede çok sınırlı sayıda eser bulunur. Bu nedenle Beyrut Ulusal Müzesi’ni ziyaret etmenizde yarar vardır.
Sit alanındaki önemli eserler arasında; M.Ö. 2700 yılında yapılan, M.Ö. 2300-1900 arasında yangınla tahrip olan “L şeklindeki Tapınak”, L şeklindeki tapınağın üzerine inşa edilen arkeologlar tarafından günümüzdeki yerine taşınan “Obelisk Tapınağı”, Tarih öncesi çağlardan itibaren farklı yüzyıllara ait bina kalıntıları, M.Ö. 2700 yılında yapılan “Baalat Gebal Tapınağı”, İlk olarak 218 yılında yapılan, günümüze sadece üçte biri kalan “Roma Tiyatrosu”, M.Ö.2000 yılına ait 9 yer altı kral mezarından oluşan “Kral Necropolü” (Kral Ahiram’ın üzerinde Fenike alfabesi ile yazılmış bir kitabe bulunan lahiti Beyrut Ulusal Müze’dedir) , tapınağa giden “Kolonlu Sokağın 6 Kolonu”, “Roma Çeşmesi” sahile doğru uzanan M.Ö.3000 ve 2000 yıllarında yapılan “Şehir Duvarları”, “Osmanlı Evi” ve “Pers Kalesi” sayılabilir.
“Byblos Çarşısı (Souk)” küçük ancak düz kesme taşlarla döşenmiş, dar kemerlerle birbirine bağlanmış sokakları ile çok güzel bir görünüme sahiptir. Çarşıdaki küçük dükkanlar birbirinden güzel hediyelik eşyalar satar. Bunlar arasında Fenike askerleri, Fenike gemileri, balık fosilleri ilginizi çekebilir. Çarşıda çok sayıda küçük cafe bulunur. Ortaçağ duvarları ile iki taraftan çevrili olan çarşı bölgesinde; 1115 yılında yapımına başlanan, 1170 Depremi’nden zarar gören, daha sonra farklı tarzlarda yenilenen “St. John Baptist Kilisesi” ile müzenin hemen yakınında yer alan Byblos tarihini anlatan mumyaların yer aldığı “Wax Mumya Müzesi” görülmeye değer güzellikte yerlerdir.
Geçmişte dünya ticaretinin merkezi olan, Mısır Piramitleri’nin yapımında kullanılan sedir ağaçlarının taşındığı, “Byblos Antik Limanı” ise küçük bir limandır. Limanda halen gezi tekneleri, küçük balıkçı lokantaları, Haçlılar tarafından limanın ağzının iki tarafına yapılan iki küçük kale yer alır. Bunlardan “Kuzey Kalesi” Memluk’lar döneminde restore edilmiştir. Limandaki “Bab el Mina” ile “Fishing Club” yemek molası verebileceğiniz tanınmış balık lokantalarıdır.
Byblos şehrinde denize girmek isterseniz sit alanını geçtikten sonra sit alanını arkanıza alıp, batıya bir süre yürümeniz gerekir. Buradaki sakin ve temiz plajlar yüzmek için idealdir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
*Bu yazı 2010 yılında Lübnan’a yaptığım seyahat sırasında gördüğüm yerler, edindiğim izlenimler, rehberlerden edindiğim bilgiler ve aşağıda yer alan kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır
Lonely Planet, Syria-Lebanon (ed: Terry Carter, Lara Dunston, Amelia Thomas), 2008, ISBN:978-1-740104-609-0.
Nasr, M., Lebanon, ISBN: 9953-0-0344-0.
Nasr,M., Byblos, Ruins, History and Today, ISBN: 978-9953-0-1840-9.
Ministry of Tourism, Lebanon Byblos, 1996 (Broşür).
http://www.destinationlebanon.gov.lb
http://tr.wikipedia.org/wiki/Lübnan
http://en.wikipedia.org/wiki/Harissa_Lebanon
http://lubnan.ihh.org.tr
SEYAHATLER

Avusturya Cumhuriyeti; Orta Avrupa'nın güneydoğusunda yer alır. 83.858 km² yüzölçümüne sahiptir. Batıda Liechtenstein ve İsviçre, güneyde İtalya ve Slovenya, doğuda Macaristan ve Slovakya, kuzeyde Almanya ve Çek Cumhuriyeti ile komşudur.

Bosna Hersek 51.147 km² yüzölçümüne sahip bir Balkan ülkesidir. Ülke; kuzey, batı ve güneyde Hırvatistan, doğuda Sırbistan, güneyde Karadağ ile komşudur. Ülkenin kuzey bölgesi “Bosna”, güney bölgesi “Hersek” olarak tanınır.

Singapur Güneydoğu Asya’da yer alan bir ada devletidir. Malakka Boğazı ve Güney Çin Denizi arasında Malakka Yarımadası'nın güneydoğu ucunda yer alır. Kuzeyde Malezya'nın Johor Eyaleti, güneyde Endonezya'nın Riau Adaları ile çevrilidir. Anakaradan Johor Boğazı ile ayrılır. Malezya’ya iki uzun köprü ile bağlanır. Güneydoğu sahilindeki 63 küçük ada ile birlikte yüzölçümü yaklaşık 682 km2 civarındadır. Dünyanın en küçük yirmi ülkesinden biridir.

Fas Krallığı, kuzeybatı Afrika'da yer alan Arap ülkesidir. İspanya’dan Cebelitarık Boğazı ile ayrılır. Akdeniz ve Atlantik Okyanusu'na kıyısı olup, Afrika'nın Avrupa'ya yaklaştığı uçta, Avrupa’ya 14 km uzaklıktadır. Afrika'nın en ucundaki “Tangier” şehri Fas'a, Fas topraklarındaki “Ceuta” ve “Melilla” İspanya'ya aittir. Yüzölçümü 446.550 km2, güneyinde hak iddia ettiği,1975'ten beri yönettiği Batı Sahra dahil edilirse 710.850 km2 ‘dir.
Copyright 2010. Privacy Policy | Terms of Use | XHTML | CSS
Design by MEHMET KEREM PALA
>