MACARİSTAN
Macaristan Cumhuriyeti 93.030 km2 yüzöçümüne sahip bir Orta Avrupa ülkesidir. Avusturya, Slovakya, Ukrayna, Romanya, Sırbistan, Hırvatistan ve Slovenya ile komşudur.
Macaristan oldukça eski bir geçmişe sahiptir. Ülke topraklarında arkeolojik kazılar sonucu Paleolitik çağa ait bazı yerleşimler tespit edilmiştir. Coğrafi konumu nedeniyle ülke sürekli kuzeyden ve doğudan gelen saldırılarla karşı karşıya kalmış, İskitler ve Keltler bölgeyi işgal etmişlerdir. M.Ö. I. yüzyılda Romalılar bölgeyi “Pannonia” eyaleti olarak kendilerine bağlamışlardır. Pannonia; IV. yüzyılda Attila’nın yönetimindeki Hunların; daha sonra Gotların ve Lombardların, 600 yılından itibaren yaklaşık üç yüzyıl boyunca Avarların egemenliği altında kalmıştır. 896 yılında göçebe Macar kabileleri; Ural Dağları ve Volga Nehri civarından Pannonia’ya gelmiş, iç mücadelelerin ardından, birleşerek Àrpád’ı lider seçmişlerdir. Macarların güneye ve batıya yaptıkları akınların, Kutsal Roma Germen İmparatoru I. Otto tarafından durdurulması üzerine kabileler göçebe hayatından yerleşik hayata geçmek zorunda kalmışlardır. Orta Asya gelenek ve yaşayış tarzlarını bir süre devam ettiren Macar kabileler; X. yüzyılda batı feodal ve dini yapısına uygun sağlamışlar. 7 Macar boyunun başkanı olan Prens I. Géza’nın misyonerlerle bağlantı kurmasına karşılık, oğlu “István” tüm Macarlar adına Hıristiyanlığı kabul etmiş, taç giymiş ilk Macar kralı olarak 1000 yılında Macar Krallığı’nı kurmuştur. Àrpád Hanedanlığı döneminde devletin sınırları genişlemiş, Hırvatistan ve Dalmaçya Macar Krallığı topraklarına katılmıştır.
1241-1242 Moğol İstilası’ndan ülke büyük zarar görmüş, Moğolların geri çekilmesinden sonra; IV. Béla ülkeyi yerine yapılandırmış, Buda’da bir kale yaptırarak, Buda’yı yeni başkent yapmıştır. IV. yüzyılın başında Àrpád Hanedanlığı’ndan tahta çıkacak varis bulunmaması üzerine; Macaristan, 1308-1382 yılları arasında Fransız “Angevin Hanedanlığı”; 1490-1526 yılları arasında Polonyalı “Jagelló Hanedanlığı” başta olmak üzere diğer yabancı kral ve hanedanlıklar tarafından yönetilmiştir.
Macarlarla Osmanlılar arasındaki mücadele Osmanlıların Rumeli topraklarına 1353 yılında girmesinden sonra başlamış, ancak Macarlar sürekli yenilgiye uğramışlardır. Özellikle, Belgrad'ın (Nándorfehérvár) Osmanlılar tarafından 1521 yılında alınması, Macar Krallığı’nı etkilemiş ancak onun gücünü kıramamıştır. Belgrad'ın alınmasından sonra da Macar Krallığı ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki savaşlar devam etmiş, 1526 yılında Mohaç Savaşı’nda Osmanlılara karşı Macar Krallığı büyük bir yenilgiye uğramıştır. Ülkenin güney bölümlerinde yapılan savaşlar sonrasında Osmanlılar, Macaristan'ın birçok bölgesini ele geçirmiş, bu durum 1556 yılına kadar devam etmiştir. 1526 yılından sonraki dönemde ülke siyasi bir karmaşa içine sürüklenmiş, ikiye bölünmüş olan Macar soyluları John Zápolya (1526-1540) ile Habsburg Ferdinand’ı (1527-1540) kral seçmişlerdir. Bu iki krala bağlı orduların çatışmaları ülkeyi daha da güç duruma düşürmüştür. 1541 yılında Osmanlıların Buda'yı ele geçirmesiyle ülke üçe bölünmüş, Slovakya ve Batı Hırvatistan toprakları ile “Burgenland” adı verilen bölge Habsburglar tarafından yönetilmiştir. Ülkenin doğu toprakları ve Erdel Beyliği Osmanlı İmparatorluğu’na vergi vermeyi kabul ederek, onun üstünlüğünü tanımış, başkent Buda ve geri kalan orta Macaristan Osmanlı İmparatorluğu’nun bir eyaleti haline getirilmiştir. Bu bölgeler 150 yıldan fazla bir süre Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğinde kalmıştır. Macaristan’ın yeni başkenti 1536yılında “Pressburg (Bratislava)” olmuş, başta Habsburg Maria Theresa olmak üzere 19 Macaristan Kralı’nın taç giyme töreni Pressburg’da yapılmıştır.
1683-1699 yılları arasında bir grup Avrupa devletinin Osmanlı İmparatorluğu’na karşı giriştikleri “Kutsal İttifak Savaşları” sonrasında, Osmanlıların yenilmesiyle, Avusturya; Macaristan üzerinde egemenlik kurmuştur. Habsburglar, Macaristan’ı denetim altında tutabilmek amacıyla, yabancıların özellikle Germenlerin ülke topraklarına yerleşmelerini teşvik etmişlerdir. Bu politika “Transilvanya Prensi II. Ferenc Rákóczi” önderliğinde 1703-1711 yılları arasında ve öncesinde ulusal ayaklanmaların çıkmasına yol açmıştır.
XVIII. yüzyılda Habsburg Maria Theresa döneminde ülkede ekonomik gelişme sağlanmış, Buda, Peşte ve diğer köy ve şehirler yeniden inşa edilmiştir. Ancak II. Joseph döneminde Avusturya tarafından büyük bir Almanlaştırma hareketi başlatılmıştır. Napoleon Savaşları’ndan sonra ulusal uyanış ve kültürel canlanma başlamış, 1820'lerde imparatora baskı yapılarak reform dönemi başlatılmış, Latince resmi dil statüsünden çıkarılarak yerine Macarca kabul edilmiş, 1830’lu yıllarda “Kont István Széchenyi”, 1840’larda “Lajos Kossuth” değişimin önderliğini yapmış, ancak Macar reformcular Viyana Kraliyet Meclisi tarafından engellenmişlerdir. Habsburg yönetiminden kurtulmak amacıyla 1848 yılında bir iç isyan çıkmış, Macarlar Avusturya’dan bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Habsburglar ancak Rus ordusunun yardımıyla isyanı bastırabilmişler. Bağımsız Macaristan’ın ilk başbakanı “Kont Lajos Batthyány” 1849 yılında idam edilmiştir. Ardından yoğun bir baskı dönemi başlamış, tüm ülke pasif bir direnişe geçmiş, bu durum 1867 yılına kadar devam etmiştir. 1867 yılında Avusturya ile (Macar devlet adamı Ferenc Deák büyük çaba harcamıştır) Macaristan arasında uzlaşma sağlanarak, ikili monarşi sistemi kabul edilmiş, “Avusturya Macaristan İmparatorluğu” oluşturulmuştur. İçişlerinde bağımsız iki ayrı ülkeden oluşan yeni imparatorluk dış işlerinde tek bir Habsburg İmparatoru tarafından yönetilmiştir.
I.Dünya Savaşı’nda, Avusturya Macaristan İmparatorluğu, Almanya tarafında savaşa katılmış, 1918 yılında alınan yenilgi ve IV. Karl’ın tahtını terk etmesiyle, imparatorluk sona ermiştir. 1918 yılında Mihály Károly başbakan olarak Macaristan'ın başına geçmiş ve Macaristan’ı bağımsız bir devlet olarak ilan etmiştir. Bu hükümetin başarısızlığı üzerine 1919 yılında Macar Komünist Partisi iktidara gelmiş, “Macaristan Sovyet Cumhuriyeti’ni” ilan etmiştir. Ancak parti başarısız olmuş, Budapeşte Romanya tarafından işgal edilmiştir. Muhafazakar devrim karşıtları 1919 yılında “Amiral Miklós Horthy” önderliğinde yeni bir güç oluşturmuş, yönetimi ele geçirmiş, Romanya ordusu ülkeden ayrılmış, monarşi yeniden düzenlenerek, Amiral Miklós Horthy, 1920 yılında kral naipliğine getirilmiştir. Macaristan, 1920 yılında yapılan “Trianon Barış Antlaşması” ile topraklarının üçte ikisini, nüfusunun beşte birini kaybetmiş, Macaristan topraklarının bir kısmı, komşu ülkeler arasında paylaşılmıştır.
İki dünya savaşı arasında Macaristan ideolojik ve ekonomik yönden Hitler Almanyası’na yaklaşmıştır. Macaristan 1941 yılında Almanya’nın yanında II. Dünya Savaşı’na girmiş, 1944 yılı Mart ayında Alman askerleri tarafından ülke işgal edilmiş, Amiral Miklós Horthy’nin yerine Nazi yanlısı “Frenc Szálasi” işbaşına getirilmiştir. Gettolar kurulmuş, 500.000 Yahudi birkaç ay içinde toplama kamplarına gönderilmiştir. Oluşturulan terör rejimine karşı başlayan muhalefet, komünistlerin güçlenmesine yol açmış, 1945 yılında ülke Rus Ordusu tarafından işgal edilmiş, Budapeşte tümüyle tahrip olmuştur. “1945 Yalta Anlaşması” ile Macaristan Sovyetler Birliği kontrolündeki bölgeye katılmış, ülkede 1946 yılında cumhuriyet ilan edilmiş, 1947 yılında komünistler tüm ülkede kontrolü ele geçirmiş, 1949 yılından itibaren ülkede baskılar artmıştır. Artan tepkiler üzere 1953 yılında “Imre Nagy” başbakanlığa getirilerek yumuşama politikası izlenmeye çalışılmıştır. Ancak Imre Nagy’ın reform çabaları üzerine, 1955 yılında başbakan görevden alınmış, bu durum büyük tepkilere yol açmıştır. 1956 yılında tekrar başbakanlığa getirilen Imre Nagy, başlatılan özgürlük mücadelesine destek vermiş, “Ulusal İsyan” 4 Kasım tarihinde Budapeşte’ye giren yüzlerce Sovyet tankı tarafından kanlı biçimde bastırılmıştır. Binlerce Macar, batıya iltica etmiş, Imre Nagy 1958 yılında idam edilmiştir. 1968 yılında yeni bir ekonomik sistem uygulamaya konmuş ancak başarılı olamamış, 1989 yılında komünist parti feshedilmiş ve tekrar cumhuriyet ilan edilmiştir. Macaristan 2004 yılında AB’ne üye olmuştur..
Macaristan halen cumhuriyetle yönetilir. İdari bakımdan 19 bölge, 20 kentsel bölge ve 1 başkentten oluşur. Başkenti Budapeşte’dir.
Nüfusu 10 milyondan fazladır. Nüfusun % 89.9’u Macar, %4’ü Roman, %2.6’sı Alman, %2’si Sırp, %0.8’i Slovak, %0.7’si Romen’dir. Nüfusun % 67’si Katolik, % 28’i Protestan, % 3’ü Ortodoks ve % 2’si Musevi’dir. Resmi dili Macarcadır.
Macaristan ekonomisi hizmet sektörüne dayalıdır. Bunu sanayi ve tarım izler. Turizm son yıllarda gelişmiştir. Ülke sıcak su kaynakları açısından zengin olduğundan; termal ve kış sporları turizmi geliştirilmeye çalışılmaktadır. Macaristan, hammadde ve enerji kaynaklarının yetersizliği nedeniyle sanayileşmekte güçlük çekmektedir. Sahip olduğu en önemli hammadde boksit’tir. Boksit üretiminde Avrupa’da ikinci sıradadır. Ülke toprakları tarıma uygundur. Toprakların % 67’si işlenmeye elverişli, % 15,3’ü çayır ve otlaklardır. Tokaj, Bakony Tepesi ve Eger; üzüm bağlarıyla dünya çapında tanınmıştır. 2002 yılında Tokaj Bağları UNESCO Dünya Doğa Mirası listesine alınmıştır. Hayvancılık ülke ekonomisinde önemli bir rol oynamaktadır.
Macaristan toprakları genelde düzlüktür. En yüksek tepeler 900- 1000 metre civarındadır. Macaristan, dört doğal bölgeye ayrılır. Bunlar; büyük faylar, volkanik akıntılar, sıcak su kaynaklarıyla bölünen, batıdan kuzeydoğuya doğru 400 km boyunca uzanan, Tuna’nın batısındaki bölgelerden meydana gelen “Transtuna”, Tuna ile Tisza nehirleri arasındaki bölge ve Tisza Nehri’nin doğusundaki “Trantisza” bölgesidir. Bu bölgede “Büyük Ova” yer alır.
Ülke iki büyük nehre sahiptir. Bunlar; ülke topraklarından bir bölümü geçen “Tuna (Duna)” ve “Tisza” nehirleridir. Macaristan’ın güneyinde, Orta Avrupa’nın en büyük gölü “Balaton” bulunur. Avusturya Macaristan sınırında ise 200 km2lik yüzölçümüne sahip, büyük bölümü Avusturya topraklarında kalan, “Neusiedle Gölü” yer alır.
Macaristan kara iklimine sahiptir. En sıcak ay temmuz, en soğuk ay ocak, en yağışlı ay ise Haziran ayıdır. Sıcaklık ocak ayında -1 derece ile 3 derece, temmuz ayında 19 derece ile 23 derece arasında değişir. Ülkede hava sıcaklığı Türkiye’ye göre daha düşük olduğundan Macaristan’a yaz mevsiminde seyahat etseniz bile yanınızda mutlaka kalın bir hırka, yağmurluk ve şemsiye bulundurmanızda yarar vardır.
Macaristan’a bireysel olarak THY veya Macar Havayolları (MALEV) veya seyahat acentalarının düzenledikleri turlarla vize almak koşuluyla gidebilirsiniz. Bireysel giderseniz; tren, kiralık araç, otobüs veya yerel acentaların düzenledikleri turlarla ülkeyi rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Türkiye’de seyahat acentaları Budapeşte veya “Budapeşte, Viyana, Prag ve Bratislava’yı” içeren paket turlar düzenlemektedirler. Macaristan; Avrupa’da merkezi konumda bir ülke olduğu için Budapeşte’den ayrıca uçak, tren veya otobüsle (Volánbusz) yakın ülkelere veya nisan ile ekim ayları arasında çalışan hydrofoil’le (http://www.mahartpassnave.hu) Bratislava veya Viyana’ya gidebilirsiniz. Budapeşte’de Hydrofoil iskeleleri Zincir Köprü (Széchenyi Lánchíd)” ile “Özgürlük Köprüsü (Szabadság Híd)arasındaki bölümde yer alır.
Macaristan’ın resmi para birimi Forint’tir. Euro kamu ulaşım araçları, müzeler dışında her yerde kabul edilmektedir. Forint kullanmak istemezseniz müzelere kredi kartıyla da girebilirsiniz. Ancak kamu ulaşım araçları ve taksiler için bir miktar Forint yanınızda bulundurmanızda yarar vardır. Kredi kartınızı, kredi kartı işareti olan her yerde rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Ülkeden hediyelik eşya olarak; geleneksel Macar giysileri, dokuma ürünleri, ağaç ve seramik objeler, antika eşyalar, “Herend” ve “Zsohay” Porselenleri’nden yapılmış çeşitli objeler, Macar şarabı ve içkileri satın alabilirsiniz.
Macar mutfağı; Osmanlı, Balkan, Orta Avrupa özellikle Alman mutfağının etkisinde kalmıştır. Macar mutfağında tüm yemeklerde farklı tat ve acılığa sahip kırmızı biber kullanılır. Domuz eti kullanımı yaygındır. Tüm yemeklerde ve şarküteri ürünlerinde ağırlıklı olarak domuz eti bulunur. Macaristan’ın geleneksel yemeği “Gulaş (Gulyás)” olarak bilinir. Kaz ciğeri “Foie Gras”, kaz, ördek, diğer av hayvanlarının etlerinden yapılan bol soslu, yemekler Macar mutfağının vazgeçilmezleridir. Balık çorbası “Balaszlé”; kuşkonmaz, dana eti ve krema ile yapılan “Spárgaleves”; biftek ve biberli kremalı bir sosla yapılan “Budapeşte Mórda” deneyebileceğiniz lezzetlerdir.
Macaristan’da porsiyonlar çok büyüktür. Yemekler genelde sulu, bol soslu, çok sayıda malzemenin bir araya getirilmesi ile yapıldığından çok doyurucudur. Bu nedenle yemek siparişi verirken tek çeşit istemenizde yarar vardır. Ayrıca yemek yiyeceğiniz yeri seçerken; çok pahallı olan turistik yerlerin biraz dışında, ara sokaklarda bulunan, kapılarının önünde mutlaka bir menü ve fiyat listesi olan yerleri seçmeye özen göstermelisiniz. Menülerin başında genelde çorba, ana yemek ve tatlıdan oluşan bir “günün yemeği” bulunur. Günün yemeği size birden fazla çeşidi, daha uygun fiyata tatmanızı sağlar.
Macaristan’da içecek olarak; ülkenin 22 bağ bölgesinde üretilen birbirinden lezzetli Macar şaraplarını, bunlar arasında tatlıdan seke kadar birçok çeşidi bulunan, ünlü “Tokaj” şarabını; genelde kahve ile birlikte içilen, acı, aromalı, bitki likörünü “Unicum”; “Dreher”, “Arany Ázsok”, “Kőbányai” marka Macar biralarını; farklı meyve aromaları ile yapılan, sert Macar içkisini “Pálinka” deneyebilirsiniz.
Macaristan’da güvenlik konusunda dikkatli olmanız gerekir. Yanınızda fazla para taşımamaya, değerli takılar takmamaya, pasaport ve kıymetli eşyalarınızı otelde bırakmaya özen göstermelisiniz.
Macaristan 5 turizm bölgesine ayrılır. Bunlar; Budapeşte ve civarı, “Balaton”, “Puszta ve Tiszta Gölü”, “Pannonia (Transdanubia)”, “Eger-Tokaj Şarap Bölgesi” şeklinde sıralanabilir.
Aşağıda gezme olanağı bulduğum Budapeşte, Esztergom, Visegrád, Szentendre hakkında kısa bilgi verilmektedir.
BUDAPEŞTE- BUDAPEST
Budapeşte; kuzey güney yönünde uzanan Tuna Nehri’nin ” iki tarafına kurulmuş, 525 km² yüzölçümüne sahip, ülkenin sanayi, ticaret, ulaşım, eğitim, kültür, spor, sanat merkezi ve başkentidir. Macaristan nüfusunun beşte biri yaklaşık iki milyon kişi Budapeşte’de yaşar. “1873 yılında Buda”, “Peşte”, “Óbuda (Eski Buda)”, 1950 yılında “Újpeşte”, “Kispeşte”, “Nagytéteńy” bölgelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Halen 23 bölgeden oluşur. “Buda”; Tuna Nehri’nin sağ tarafında 20 tepe üzerine kuruludur. Şehir toplam alanının üçte birini kaplar. Tuna Nehri’nin sol tarafında düz bir alan üzerine kurulu olan “Peşte (Pest)”; şehrin ticaret, yönetim ve sanayi bölgesidir. Şehrin Tuna Nehri Çevresi, Budin Kalesi ve Andrássy Caddesi 2002 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır.
Budapeşte’ye Türkiye’den havayolu ile iki saat süren bir yolculukla ulaşabilirsiniz. Budapeşte havaalanı “Ferihegy” şehre 16 kilometre uzaklıktadır. Havaalanından şehre taksi pahallıdır. Bu nedenle havaalanından bavullarınızı aldıktan sonra gelen yolcu salonuna geçtiğinizde hemen karşınızda göreceğiniz bankoda yer alan şirketten satın alacağınız biletle, iki terminal arasında çalışan veya şehirde istediği yere kadar sizi götüren minibüsü kullanabilirsiniz. Arzu ederseniz dönüş tarihinizi de belirterek minibüs için gidiş dönüş bileti alabilirsiniz. Ayrıca 200E numaralı BKV Ot.obüsü ile 2 numaralı terminalden; 93 numaralı (siyah yazılı) BKV otobüsü ile 1 numaralı terminalden, mavi M3 metro hattının “Kőbánya-Kispeşte İstasyonu’na” kadar gidebilirsiniz ( http://www.bkv.hu ). Otobüs biletini BKV bilet satış noktası, makine veya otobüs sürücüsünden alabilirsiniz. Tren; 1 numaralı terminal ile “Nyugati Demiryolu İstasyonu” arasında çalışır ( http://www.mav-start.hu ). Tren biletini de makinelerden, bilet satış noktasından veya 1 numaralı terminaldeki “Turizm ofisinden (Tourinform)” alabilirsiniz. Havaalanından şehre ulaşım için seyahatinizden önce http://www.budapestinfo.hu/en/ web adresine bakabilir veya havaalanı 1, 2A ve 2B numaralı terminallerinde yer alan “Tourinform” ofisinden yardım alabilirsiniz.
Şehir içi ulaşımda ise metro, otobüs, tramvay, banliyöler için HÉV Banliyö Treni’nden yararlanabilirsiniz. Metro hatlarıyla ilgili haritayı seyahatinizden önce http://www.budapestinfo.org/budapest_metro_map.html web adresinden elde edebilirsiniz. Şehirde halen sarı M1, kırmızı M2, mavi M3 olmak üzere üç metro hattı bulunur. Tüm hatlar “Deak Tér İstasyonu’nda” birleşir.
Sarı renkli tramvay şehir içinde gezmek için en uygun araçlardan biridir. Buda tarafında 18,19,61; Peşte tarafında 2,4,6 numaralı tramvaylardan yararlanabilirsiniz. Peşte sahil boyunca işleyen 2, Buda sahil boyunca işleyen 19 numaralı tramvay çok işinize yarar. Mavi renkli otobüsleri de kullanabilirsiniz.
Kamu ulaşım araçlarına binebilmek için tek kullanımlık bilet veya şehirde kalma sürenizi dikkate alarak günlük, üç, yedi günlük veya daha uzun süreli kart alabilirsiniz. Bu kartlarla kart üzerinde belirtilen tarihte veya tarihler arasında istediğiniz kadar tüm kamu araçları ile seyahat edebilirsiniz (süre belirtilen gün gece yarısı dolar). Kartları metro istasyonlarından, tek kullanımlık biletleri duraklardaki otomatik makinalardan, Turinform ofislerinden, metro istasyonlarından, sigara ve gazete bayilerinden alabilirsiniz. Tek kullanımlık biletlerinizi metro yürüyen merdivenlerindeki kırmızı kutularda veya sarı hatta olduğu gibi merdivenlerin altındaki makinelerde; otobüs, tramvay ve troleybüslerde kapının içindeki kutularda mutlaka damgalatmalısınız. Aksi taktirde yüksek bir para cezası ödemek zorunda kalabilirsiniz. Günlük bilet almamışsanız Deák Tér metro istasyonunda hat değiştirirken her defasında yeni bilet almanız gerekir.
Şehirde birkaç gün kalacaksanız Turinform’dan alacağınız 48 veya 72 saat geçerli “Budapeşte Kartı” ile bilet sorunu olmaktan tüm kamu araçlarından ve kartın sağladığı diğer olanaklardan yararlanabilirsiniz.
Budapeşte’de metro istasyonları ve otobüslerde yankesicilere karşı dikkatli olmanızda yarar vardır. Metro istasyonları ve sokaklarda çok sayıda evsiz ve alkol bağımlısı insan bulunduğundan özellikle gece gezerken dikkatli olmalısınız.
Şehirde; taksilere duraklardan binmek, taksiyi otelden çağırtmak, otelinizden uzakta iseniz çevrenizdeki bir otelin resepsiyonundan taksi çağırmasını rica etmek veya telefon etmek hem güvenlik hem de fiyat açısından en iyi yoldur. Bazı taksiler kaçak çalıştıkları için taksi çağırırken “City Taxi”, “Főtaxi”, “Budataxi”, “Rádiótaxi” Tele 5 Taxi ve Volán Taxi olmasına dikkat etmelisiniz. Budapeşte’de gideceğiniz aynı güzergaha her gün farklı bir fiyat vermek istemiyorsanız; taksiye binmeden önce takside sürücünün fotoğraflı tanıtım kartı, fiyat tarifesi, taksimetre olup olmadığını ve sürücünün taksimetreyi açıp açmadığını kontrol etmelisiniz. Ayrıca taksiye binmeden önce gideceğinizi yeri belirterek, yaklaşık olarak ödeyeceğiniz miktarı mutlaka öğrenmeli, taksiden inerken makbuz istemelisiniz. Özellikle gece taksilere binerken daha dikkatli olmanızda yarar vardır.
Budapeşte’de tarihi eserler geniş bir alana yayıldığından şehri; kamu ulaşım araçları veya farklı şirketlere ait “Hop on, Hop off” araçları yardımıyla yürüyerek dolaşabilirsiniz. “Hop on Hop off” hakkında bilgi almak için otelinizden veya http://www.budapestinfo.hu/en/sightseeing_programmes web adresinden yararlanabilirsiniz. Ayrıca şehrin peşte tarafında Zincirli Köprü ile St. İstvan Bazilikası’nın önündeki meydanlarda ve Váci Sokağı’nda “Hop on Hop off” ve diğer şehir turları için bilet satan küçük tezgahlar bulunur. Bazı şirketlerin “Hop on Hop off” biletleri nehir turu ile farklı yürüyüş turu olanaklarını da kapsar.
Budapeşte seyahatiniz sırasında bütçenizi dikkate alarak; mutlaka gündüz veya gece, yemekli veya yemeksiz, yemekli canlı klasik müzik veya Macar Folk müziği eşliğinde yapılan , 1- 2 saat veya daha uzun süreli, farklı seçeneklere sahip, Tuna Nehri tekne turlarından birine katılmalısınız. Tekne turlarının programları, kalkış saatleri için seyahatinizden önce http://www.budapestinfo.hu/en/sightseeing_programmes/sightseeing_by_boat_
and_other_programmes web adresinden yararlanabilirsiniz. Tekneler Zincir Köprü’nün güney tarafında “Belgrád Rakpart” üzerinde, “Vigadó Meydanı (Vigadó Tér)” önünde yer alan iskelelerden kalkar.
Budapeşte köprüler şehridir. Tuna Nehri’nin üzerinde 7’si trafiğe açık, 9 köprü yer alır. Bunlar; “Kuzey Demiryolu Köprüsü”, “Árpád Köprüsü (Árpád Híd)”; “Margit Köprüsü (Margit Híd)”; “Zincir Köprü/Zincirli Köprü/Asma Köprü (Széchenyi Lánchíd)”; “Elisabeth Köprüsü (Erzsébet Híd)”; “Özgürlük Köprüsü (Szabadság Híd)”; 1937 yılında yapılan, II. Dünya Savaşı’nda yıkılınca, 1950-1952 yılları arasında yeniden inşa edilen, “Petőfi Köprüsü (Petőfi Híd)”; yeni yapılan “Lágymányosi Köprüsü (Lágymányosi Híd)“ ve “Güney Demiryolu Köprüsü’dür”.
Budabeşte’nin her iki tarafını birbirine bağlayan köprüler içinde en güzeli 1838-1849 yılları arasında “Kont Istvàn Széchenyi” tarafından, İskoç bir mühendise “Ádàm Clark” yaptırılan, şehrin ilk ve daimi köprüsü “Zincir Köprü /Zincirli Köprü/Asma Köprü’dür (Széchenyi Lànchíd ). Her iki tarafında kaideler üzerinde duran dev aslanlar nedeniyle “Aslanlı Köprü” olarak da bilinen köprüye; aslanlar; 1852 yılında eklenmiştir. II. Dünya Savaşı’nda büyük ölçüde yıkılan köprü, 1949 yılında aslına uygun şekilde yeniden yapılmıştır. Köprü 380 metre uzunluğunda, 16 metre genişliğindedir. Üzerindeki taş iki kuleyi birbirine bağlayan zincirlerle süslü köprü özellikle gece muhteşem bir görüntüye sahiptir. Araç ve yaya trafiğine açık köprü üzerindeki yaya yolundan; suları bulanık da olsa Tuna Nehri’ni ve şehrin muhteşem görüntüsünü seyredebilirsiniz.
Köprünün her iki tarafında şehrin ana meydanları ve bu meydanlara açılan ana yollar yer aldığından; Budapeşte geziniz sırasında Zincir Köprü’yü merkez olarak kabul edebilir. Yönünüzü ve gideceğiniz yerleri köprüye göre kolaylıkla belirleyebilirsiniz. Zincir köprü; Buda tarafında; “Clark Àdám Tér”, Peşte tarafında “Roosevelt Tér” meydanlarına bağlanır.
Buda tarafındaki “ Àdám Clark Maydanı (Clark Àdám Tér)” (Şehrin farklı bölgelerinden 4,16, 86,105 numaralı otobüslerle ulaşabilirsiniz) şehrin resmi merkezidir. Burada; Budapeşte içi ve Viyana ile Budapeşte arasındaki resmi mesafenin hesaplanmasında dikkate alınan elips şeklindeki “Sıfır Kilometre Taşı ” bulunur. “Àdàm Clark” tarafından yapılan, Kraliyet Sarayı’nın altından geçip, “Kristinavàros” kadar uzanan, 350 metre uzunluğundaki “Alagút Tüneli” 10 metre yüksekliğindeki eski Macar Kraliyet armalı görkemli giriş kapısıyla hemen dikkatinizi çeker. Tünelin yanında Sikló yer alır. Meydandan kraliyet Sarayı’nın güzel bir fotoğrafını çekebilirsiniz.
Meydana kuzeyden bağlanan “Fő Utca ” sizi “Margit Köprüsü’ne (Margit Híd)” kadar ulaştırır. Meydana güneyden bağlanan “Lanchíd” ve devamındaki cadde ise sizi Tabán Bölgesi,“Erzsébet Híd” ile “Gellért Tepesi’ne (Gellért Heg)” kadar götürür. Meydandan Alagút Tüneli’nin girişinin yan tarafından kalkan kablolu ilginç trenle “Sikló” güzel bir manzara eşliğinde çok kısa bir sürede, Kale Tepesi’nde yer alan “Kraliyet Sarayı’nın yanındaki küçük meydana “Szent György Tér” çıkabilirsiniz. Yürümek isterseniz Alagút Tüneli’nin diğer tarafındaki ağaçlık patika yoldan tırmanarak aynı meydana ulaşabilirsiniz. Àdám Clark Meydanı’ndan 16 numaralı otobüse binerseniz sizi Kraliyet Sarayı ile Mátyás Kilisesi arasındaki bölgede yer alan “Geçit Meydanı’na (Diśz Tér)” götürür. Ayrıca şehrin farklı noktalarından kırmızı M2 metro hattı ile Kale Tepesi’nin kuzeyinde yer alan “Moszkva Meydanı’na (Moszkva Tér)” ulaşabilirsiniz. Buradan kale içine giden minibüse “Várbsuz” binebilir veya yürüyebilirsiniz. Ayrıca bulunduğunuz yere göre kıvrıla kıvrıla tepeye çıkan farklı patika yollardan yürüyerek, Kale Tepesi’nin farklı noktalarına ulaşabilirsiniz.
İlk kalenin XII. yüzyılda yapıldığı, etrafı surlarla çevrili “Kale Tepesi’nin (Várhegy)”; Kraliyet Sarayı’nın bulunduğu bölümündeki ana meydanı; (Sikló” ile bölgeye geldiğiniz zaman ulaşacağınız) “György Szent Meydanı’dır (Szent György Tér)”. Meydan çok sayıda tarihi binaya ev sahipliği yapar. Bunlardan biri; 1806 yılında yapılan, halen Cumhurbaşkanlığı konutu olarak kullanılan “Sándor Sarayı’dır (Sándor Palota)”. Her saat başında sarayın önünde nöbet değişim töreni yapılır. Sarayın yan tarafında halen “Ulusal Dans Tiyatrosu” olarak kullanılan “Kale Tiyatrosu (Várszínház)” yer alır. Tiyatro; bir kilise üzerine, 1725 yılında inşa edilen bir başka kilisenin, 1786 yılında tiyatroya dönüştürülmesi ile oluşturulmuş, II. Dünya Savaşı’nda büyük hasar gördükten sonra onarılmıştır. Bu binaların karşındaki alanda kalenin ve XV. yüzyıldan kalma Gotik sarayın kalıntılarını görebilirsiniz.
Muhteşem bahçe giriş kapısı ve bazı bölümleri meydana bakan “Kraliyet Sarayı (Budavàri Palota/Királyi Palota)”; şehrin en güzel yapılarından biridir. Saray uzun bir tarihi geçmişe sahiptir. Sarayın bulunduğu bölgede XV. yüzyılda Gotik tarzda bir saray yapılmış, bu saray 1458 yılında Rönesans tarzında yenilenmiştir. Osmanlı İşgali sırasında saray yıkılmış, daha sonra yeniden inşa edilmiştir. Habsburglar döneminde saray büyütülmüş, II. Dünya Savaşı’nda tahrip olduktan sonra 1905 yılındaki haliyle yeniden yapılmıştır. Heykellerle, çeşmelerle süslü bahçeleri, avluları, şık yeşil çatılı binaları, ferforje ve görkemli bahçe kapı, duvar ve merdivenleriyle hayran olacağınız bu muhteşem sarayın E kanadı “Budapeşte Tarih Müzesi”, F kanadı “Szechenyi Ulusal Kütüphanesi” ve B,C, D kanadı “Macar Ulusal Galerisi’ne (Magyar Nemzeti Galéria)” ev sahipliği yapmaktadır. Bunlardan özellikle pazartesi dışında 10.00-18.00 saatleri arasında açık olan “Macar Ulusal Galerisi” görülmeye değer güzelliktedir. 1957 yılında kurulan galeri ortaçağdan XX. yüzyıla kadar olan dönemlere ait Macar sanatına özgü eserlere, sarayın muhteşem odalarında ev sahipliği yapmaktadır. Saraydaki en güzel çeşme sarayın kuzeybatı avlusunda yer alan, 1904 yapımı, Kral Mátyás ve sevgilisinin heykelleriyle süslü “Mátyás Çeşmesi’dir”. (Kraliyet Sarayı’nın çevresinde yer alan kale duvarlarının güneybatı köşesindeki “Mace Kulesi’nin (Buzogánytorony)” altındaki Ferdinand Kapısı’ndan çıktıktan sonra yokuş aşağı kısa bir yürüyüşle Tabán bölgesine ulaşabilirsiniz).
Kale Tepesi’nin “Mátyás Kilisesi’nin bulunduğu bölümdeki ana meydanı “Kutsal Teslis Meydanı’dır (Szentháromság Tér)”. Eski Buda’nın merkezi olan meydanda; 1691 ve 1709 yıllarında iki veba salgınında ölenlerin anısına 1710-1713 yılları arasında yapılan Barok “Kutsal Teslis Anıtı” hemen dikkatinizi çeker. Meydanda ayrıca XVIII. yüzyılın başında yapılan, üzerinde soğan biçiminde kubbeli bir saat kulesi bulunan “Eski Belediye Binası” bulunur.
Meydandaki ana eser “Mátyás Kilisesi’dir (Mátyás Templom)”. Kilise ilk olarak 1255 yılında yapılmış, daha sonra çeşitli nedenlerle yıkılmış ve farklı yapı tarzları ile yeniden yapılmıştır. Bugünkü şeklini ise 1970 yılında almıştır. Osmanlı döneminde cami olarak kullanılan, taç giyme törenlerinin yapıldığı kilisenin içi de son derece görkemlidir. Kilisenin yan tarafında ise ilginç mimarisiyle masallardaki binalara benzeyen “Balıkçı Tabyası’nı (Halászbástya)” görebilirsiniz. Muhteşem tabya, 1895 yılında, “Balıkçı Loncası” için eski surların bulunduğu yerde, Neo-Romanesk tarzda yapılmıştır. Yapının Macar göçmen çadırlarına benzeyen konik çatıları, kule pencereleri ve merdivenlerinden seyredilen Peşte ve Tuna manzarası olağanüstüdür. Burada bulunan cafede oturup çevrenizdeki güzellikleri saatlerce seyredebilirsiniz. Tabyanın ve kilisenin önünde Macaristan’a Hıristiyanlığı getiren ilk kral “St. István’ın Heykeli” bulunur. Heykelin kaidesindeki rölyeflerde krallığın hayatı anlatılmaktadır.
Kutsal Teslis Meydanı birçok sokağın kavşak noktasıdır. Meydana bağlanan dar, taşlı sokakları ve bu sokakların ulaştığı küçük meydanları süreniz kısıtlı da olsa mutlaka gezmelisiniz. Zira bu sokaklarda yer alan tarihi binaların çoğu ortaçağ evlerinin kalıntıları kullanılarak farklı dönemlerde Barok, Rokoko, Neo Romanesk gibi çeşitli tarzlarda yapılmıştır. Binaların çoğunun cephesinde çok güzel resim, heykel ve rölyefler görebilirsiniz. Kutsal Telis Meydanı’nın hemen yanında yer alan “András Hess Meydanı’ndaki (Hess András Tér)”, “Hilton Oteli”; burada bulunan eski bir kilise ve manastır kalıntılarıyla bütünleştirilmiş bir binadır. Bu meydana bağlanan, ortaçağda Yahudilerin oturduğu “Mihály Táncsics Sokağı’nda (Táncsics Mihály Utca)” bulunan, Beethoven’in kısa bir süre kaldığı, “Erdõdy Sarayı” halen “Müzik Tarihi Müzesi ve Bartok Arşivi” olarak kullanılmaktadır. Sokakta bulunan bazı evlerde, bu sokakta yapılan kazılarda bulunmuş Yahudilerle ilgili çeşitli objeler sergilenir. 9 numaralı ev 1848-1849 isyanının önemli liderlerinin hapis edildiği yer olarak halkın ziyarete açılmıştır. Sokağın bağlandığı “Viyana Kapısı Meydanı (Becsi Kapu Tér)”; “Ulusal Arşiv”, “Luther Kilisesi’”, “Viyana Kapısı’nın” yanı sıra ortaçağ evlerinin üzerine yapılmış, Barok, Rokoko ve Neoklasik tarzlardaki binalarla süslü çok güzel bir meydandır (Viyana Kapısı’ndan Kale Bölgesi’ni gezdikten sonra çıkıp, ara sokaklardan aşağı doğru indiğinizde, Tuna Nehri kenarındaki Bartthyány Maydanı’na ulaşabilirsiniz). Benzer şekilde Kutsal Teslis Meydanı’na bağlanan “Parlamento Sokağı (Országház Utca) ” ile; bir ara sokakla bu sokağa bağlanan “Lordlar Sokağı (Úri Utca)” birbirinden güzel binalara ev sahipliği yapar. Lordlar Sokağı; geçmişte ortaçağdan kalma temeller üzerine soylular ve tüccarlar tarafından yapılan, daha sonra yıkılan, 1950-1960 yılları arasında yapılan restorasyon çalışmasıyla ortaçağ özellikleri kazandırılan, her biri birbirinden güzel, farklı renklerdeki evlerden oluşan, çok güzel bir sokaktır. Sokaktaki en ilginç yer; Kale Tepesi’nin altında 1200 metre uzunluktaki mağara, mahzen ve zindanlardan oluşan, tarihöncesi çağlardan beri farklı amaçlar için kullanılan “Labirent’tir (Labirintus)”. Çeşitli temalı sergilerin yer aldığı Labirenti 9.30- 19.30 saatleri arasında gezebilirsiniz. Sokağın Viyana Kapısı Meydanı’na yakın küçük meydanında “Kapisztrán Tér”; XIII. yüzyılda yapılmış, 1686 yılında tahrip olması üzerine yeniden Barok tarzda inşa edilmiş, bir kilisenin “Mária Magdolna Templom” kalıntılarını görebilirsiniz. Lordlar Sokağı’na paralel uzanan sokak “Tarnok Utca” ise tarihi evleri ve “Eczane Müzesi” ile ilginizi çekebilir. Sokakta hediyelik eşya satın alabileceğiniz küçük bir alışveriş yeri bulunur.
Tarnok Utca ile Lordlar Sokağı’nın bağlandığı “Geçit Meydanı (Diśz Tér)” tarihi binalarla dolu György Szent Meydanı’na çok yakın diğer bir meydandır (16 numaralı otobüsle geldiğiniz zaman Kale Bölgesi’nde ulaştığınız meydan). Meydanın etrafı Barok ve Neo-Klasik binalarla çevrilidir.
Kale Tepesi’ndeki tüm meydanlar Macaristan tarihinde önemli rol oynayan kişilerin heykelleriyle süslüdür. Buradaki sokaklarda, meydanlarda; tarihi binaların avlularında; çok sayıda cafe ve restaurant bulunur. Ayrıca şarabın fıçıdan getirilerek, içtiğiniz miktar kadar hesap ödediğiniz, “Borozõ “adını taşıyan, küçük şarap mahzenleri de ilginçtir.
Kale Tepesi’nin kuzeyinde; Zincir Köprü’den Margit Köprüsü’ne kadar uzanan geçmişte surlarla çevrili bölge “Su Şehri (Vizivaros)” olarak bilinir. Bölgede görmeniz gereken tarihi eserler; “Fő (Fő Utca)” üzerindedir. Fö; Zincir Köprü’nün önündeki “Àdám Clark Meydanı’ndan, Margit Köprüsü’ne bağlanan caddeye kadar, daha sonra adı değişerek, tüm bölge boyunca uzanır. Nehir kıyısındaki caddeye “Bem Rakpart’” paralel uzanan Fö üzerindeki en güzel meydan; “Batthyány Meydanı’dır (Batthyány Tér).” 1848-1849 İsyanı sırasında Macaristan’ın ilk bağımsız başbakanı olan kontun adını taşıyan meydan ( M2 kırmızı metro hattı, HÉV ve 19 nolu tramvay ile ulaşabilirsiniz) size inanılmaz güzel bir Parlamento manzarası sunar. Ortasında ünlü bir Macar edebiyatçının heykeli bulunan meydanda farklı mimari tarzlarda yapılmış çok güzel binalar ve kiliseler görebilirsiniz. Bunlardan; geç Barok “Hikisch Evi”, “Beyaz Haç Hanı”, XVIII. yüzyılın ortalarında yapılan “Azize Elizabeth Kilisesi (Erzsébet Apácák Templom)” ve Barok, ön cephesi Azize Anna ve Meryem Ana figürleriyle süslü “Azize Anna Kilisesi (Szent Anna Templom)” görülmeye değer güzellikte bina ve kiliselerdir. Sokağın; Batthyány Meydanı ile Àdám Clark Meydanı arasındaki bölümünde; 1893-1896 yılları arasında yapılmış, renkli kiremitlerle kaplı çatısı ile “Kalvinist Kilisesi (Református Templom)” ve geçmişi XIV. yüzyıla kadar dayanan, farklı dönemlerde farklı, tarzlarda yenilen, Osmanlı döneminden iki pencere, ortaçağdan duvar parçaları kalan “Kapuçin Kilisesi (Kapucinus Templom)” hemen dikkatinizi çeker.
Budapeşte zengin termal kaynaklara sahip bir şehirdir. Roma döneminden bu yana termal sular kullanılmış, Osmanlılar döneminde çok sayıda termal hamam yapılmıştır. Ancak bunlardan sadece dört tanesi günümüze kadar kalabilmiştir. Caddenin Batthyány Meydanı ile Margit Köprüsü arasındaki bölümde bu hamamından biri olan “Kiraly Hamamı’nı (Király Gyógyfürdő )” görebilirsiniz.
“Gül Baba Türbesi (Gül Baba Türbéje)” Budapeşte’ye gelen Türk Turistlerin mutlaka ziyaret ettikleri bir yerdir. Margit Köprüsü yakında yer alan “Gül Tepesi (Rózsadomb)” üzerinde bulunan türbeye “Török Utca” bağlanan yokuş, taş kaplı “Gül Baba Utca” üzerinden ulaşabilirsiniz. Gül Baba asıl adı “Cafer” olan bir Bektaşi dervişi ve şairidir. Merzifon’da doğmuş, birçok padişah döneminde seferlere katılmıştır. Rivayete göre; İstanbul’da Galata sırtlarındaki küçük bahçesinde yetiştiği güllerle II. Beyazıt’ı etkilemiş, isteği üzerine devlete yönetici yetiştirilmek üzere Galatasaray kurulmuştur. Gül Baba 1526 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın daveti üzerine, Budin seferine katılmış, 1531 yılında Budin’e gelmiş, 10 yıl burada yaşamış ve Macarlar tarafından çok sevilmiş, 1541 yılında ölmüştür. Mezarının bulunduğu yere 1543-1548 yılları arasında küçük, sade, sekizgen bir türbe inşa edilmiştir. Bir dönem şapel olarak kullanılan bu türbe daha sonra birkaç defa onarılmış ve ulusal anıt ilan edilmiştir. Gül Baba’nın hayatı Danimarkalı bir yazar tarafından 1841 yılında yayınlanmış,1905 yılında Macar bir besteci tarafından Gül Baba Operası yazılmış, bir Macar ressam tarafından da tablosu yapılmıştır. Halen Türkiye Cumhuriyeti’nin koruması altındaki türbenin önünde “Gül Baba Heykeli’ni” görebilirsiniz.
Tabán ile Gellért Tepesi; Buda tarafında görmeniz gereken; Kale Tepesi’nin güneyinde kalan bölgelerdir. Tabán bölgesine Zincirli Köprü’nün önündeki “Àdám Clark Meydanı’ndan “Lanchíd” ve devamındaki “Döbrentei Utca”; Tuna kıyısındaki muhteşem Peşte manzaralı “Groza Péter Rakpart”; veya Peşte tarafından “Elisabeth Köprüsü” üzerinden, Batthyány Meydanı’ndan Tuna boyunca işleyen 19 numaralı tramvayla, Peşte’den kalkan 5,7,8,78,112,116 numaralı otobüslerle gelebilirsiniz. Bölgede çok güzel bir park ve az sayıda tarihi bina bulunur.
Peşte’yi, Tabán Bölgesi’ne bağlayan “Elisabeth Köprüsü (Erzsébet Híd)” 1897-1903 yılları arasında yapılmış, II. Dünya Savaşı’nda tahrip olmuş, 1964 yılında onarılarak yeniden açılmıştır. Adını bir suikasta uğrayan Avusturya Macaristan İmparatoru Franz Joseph’in eşi Elisabeth’den (Sisi) alan köprünün ayakları altında ; Buda tarafında “Döbrentei Tér”; Peşte tarafında “Március 15 Tér” meydanları yer alır. Döbrentei Tér’in bir tarafında yeşillik bir alan içinde Kraliçe Elisabeth’in heykelini, diğer tarafında geniş bir alanı kaplayan, XVI. yüzyılda Osmanlılar tarafından yapılan “Rudas Hamamı’nı (Rudas Gyógyfürdő)” görebilirsiniz. Zamanınız sınırlı değilse büyük bir alanı kaplayan şehrin en güzel kaplıcalarından biri olan Rudas Hamamı’nda kısa bir mola verebilirsiniz.
Meydana yakın iki sokakta Osmanlı döneminden kalan “Rác Hamamı (Rác Gyógyfürdő)” ile “Tabán Kilisesi (Tabáni plébániatemplom)” bulunur. Kraliyet Sarayı’nın çevresindeki kale duvarlarının güneybatı köşesindeki Mace Kulesi’nin altındaki Ferdinand Kapısı’ndan geldiğiniz taktirde karşınıza çıkacak olan kilise Tabán Kilisesi’dir. Buraya yakın “Miklós Ybl Meydanı’nda (Ybl Milklós Tér) halen gazino olarak kullanılan Kraliyet Sarayı’na su pompalaması için inşa edilen Neo- Rönesans “Várkert Köşkü” bulunur. Meydanda; bu binayı ve şehrin farklı yerlerindeki birçok binayı yapan ünlü Mimar “Miklós Ybl’in Heykeli” yer alır.
300 metre yüksekliğindeki “Gellért Tepesi (Gellért Heg)” şehrin en güzel manzarasına sahip yerlerinden biridir. Tepede ilk göreceğiniz yer; köprüden geçerken karşıdan görülen “Gellért Anıtı’dır (Szent Gellét Emlékmű)”. Anıt; Elisabeth Köprüsü’ne hakim bir noktada, Rivayete göre; XI. yüzyılda Kral István’ın kardeşi tarafından Hıristiyanlığa karşı başlatılan isyan sırasında tepeden çivili bir fıçı içinde nehre atılan, “Piskopos Gellért’in”, nehre atıldığı yerde, onun anısına yapılmıştır. Anıt; yarım daire şeklindeki bir revakla onun önünde 20 metre yüksekliğinde, yukarıya doğru kaldırdığı elinde, bir haç tutan piskoposun bronz heykeli ve piskoposun ayaklarının önünde diz çökmüş bir Hıristiyan’dan oluşur. Anıtın kaidesinin altındaki teraslardan akan sular anıta hoş bir görünüm kazandırmıştır. Taksi, 27 numaralı otobüs veya Gellért Anıtı’ndan yürüyerek ulaşabileceğiniz tepenin zirvesinde ise geçmişte önce Osmanlılar, 1851 yılında Avusturyalılar tarafından yapılan bir kale bulunur. Halen bu kale şarap barı, restaurant ve gece kulübü olarak kullanılmaktadır. Arzu edersiniz oldukça pahalı olan kale restaurantında lezzetli Macar yemekleri yiyebilirsiniz. Tepenin zirvesinde göreceğiniz “Özgürlük Anıtı (Felszabadulásı Emlékmű)” ise son derece etkileyicidir. Anıtın ortasında 26 metre yüksekliğindeki bir kaidenin üzerinde bir defne dalını havaya kaldırmış 14 metre yüksekliğinde bir kadın figürü yer alır. Onun her iki tarafında ilerlemeyi ve kötülüğü temsil eden iki küçük heykel bulunur. Anıt; şehrin, 1945 yılında Rus Ordusu tarafından kurtarılışı anısına yapılmıştır. Doğu Bloğu’nun çökmesinden sonra anıtta yer alan “Rus Askeri Figürü”; şehre yarım saat uzaklıkta, yer alan Sovyet dönemine ait tüm heykellerin toplandığı “Heykel Parkı’na” konulmuştur. Anıtın bulunduğu tepeden resim çekmeden yorulacağınız muhteşem bir şehir manzarası seyredebilirsiniz.
Gellért Tepesi’nin 1894 yılında yapılan “Özgürlük Köprüsü’ne (Szabadság híd)” bakan tarafında, kaya içine oyulmuş bir kilise ile kilise içinden girilen bir manastır bulunur. XIII. yüzyılda bir tarikat tarafından yapılan, tarikatın yasaklanması üzerine farklı tarihlerde birkaç defa kapatılan “Kaya Kilise (Sziklamatemplom)” son olarak 1989 yılında açılmış ve içi düzenlenmiştir.
Gellért Tepesi’nin eteğinde, Özgürlük Köprüsü’nün karşısında yer alan, Viyana Secession Akımı tarzındaki şık büyük bina ise; 1912-1918 yılları arasında yapılan, 1945 yılında yıkılan, daha sonra yeniden yapılan ünlü “Gellért Otel ve Kaplıcası’dır (Gellert Szálló És Fürdő)”. Arzu ederseniz bu şık otelin kaplıcalarından yararlanabilir. Otelde sizi ülkenin geçmiş dönemlerine götürecek bir cafe’de “Gellert Eszpresszó” güzel bir kahve içebilirsiniz.
Şehrin Peşte tarafında “Zincir Köprü’nün (Széchenyi Lànchíd)” kıyıya bağlandığı alanda “Roosevelt Meydanı (Roosevelt Tér)” bulunur (16 numaralı otobüs veya 2 numaralı tramvay ile gidebilirsiniz). Zincir köprüyle bütünleşen bu meydan çok sayıda tarihi yapı ve heykelle süslenmiştir. Meydanın Tuna Kenarı kıyısında, Macar Bilimler Akademisi (Magyar Tudományos Akadémia)” yer alır. 1862-1864 yılları arasında Neo-Rönesans tarzda yapılan bu bina; cephelerindeki farklı bilim dalları, ünlü bilim adamlarını temsil eden heykel ve süslemeleriyle çok gösterişlidir. Binanın yakınında Zincir Köprü’nün yapılmasını sağlayan Kont Istvan Sźechenyi ait heykeli görebilirsiniz. Köprünün tam karşısında yer alan Four Seasons Oteli’nin bulunduğu büyük bina ise 1907 yılında Secession tarzında yapılmış muhteşem güzellikteki “Gresham Sarayı’dır (Gresham Palota)”. Sarayın yakınındaki “Nádor Sokağı’nın (Nádor Utca)” köşesinde, 1826 yapımı, halen “Orta Avrupa Üniversitesi” olarak kullanılan Neo-Klasik bir saray güzelliği ile hemen dikkatinizi çeker. Biraz ileride “St.István Meydanı’nda (Szent István Tér), 96 metre yüksekliğindeki yeşil kubbesi ve iki kulesiyle şehrin birçok yerinden görülen “St. István Bazilikası’nın (Szent István Bazilika)” muhteşem binası karşınıza çıkar. Bazilikanın içinde; ayrı bir bölümde bir kutu içinde Macar Kralı Aziz István’ın mumyalanmış eli sergilenir. Bazilikanın bulunduğu meydan civarında yer alan şık restaurantlarda güzel bir Macar yemeği yiyebilirsiniz.
Peşte tarafındaki ve şehirdeki en görkemli bina “Parlamento’dur (Országház).” Roosevelt Meydanı’nın kuzeyinde, Tuna Nehri kıyısında yer alan, bu muhteşem yapı şehrin simgesidir. Budapeşte’yi tanıtan tüm resimlerde Zincir Köprü ile birlikte Parlamento Binası’nı görebilirsiniz. Zincir köprü ile Parlamento Binası arası yürüyüş mesafesindedir. Köprü ile Parlamento arasında kıyı ve kıyıya paralel uzanan sokaklar birbirinden şık, farklı dönemlerde, farklı yapı tarzlarıyla yapılmış, binalarla doludur. Bu sokakları, binaları seyrederek dolaşabilirsiniz.
Parlamento Binası, Neo-Gotik tarzda, 1884-1902 yılları arasında yapılmıştır. 268 metre uzunluğunda, 18.000 m2 alanı kaplayan, ortasında 96 metre yüksekliğinde bir kubbesi bulunan bina simetrik şekilde planlanmıştır. Farklı cephelerinde 300 heykel bulunan, süslemeleri için 40 kilo altın kullanılan binanın, heykellerle süslü sivri kuleleri inanılmaz güzel bir görüntüye sahiptir. 699 salondan oluşan Parlamento’nun içindeki bazı bölümleri görmek için Lajos Kossuth Meydanı’ndaki, X kapısında, iş günleri 8.00-18.00, cumartesi 8.00-16.00 ve pazar 8.00-14.00 saatleri arasında açık olan bilet satış bürosundan bilet almanız gerekir. İngilizce rehberli turlar her gün 10.00, 12.00 ve 14.00 saatlerinde düzenlenmektedir (Parlamento ve turlar hakkında ayrıntılı bilgi için http://www.parlamant.hu web adresine başvurabilirsiniz). Ancak AB vatandaşları parlamentoyu ücretsiz gezebildikleri ve yoğun bir talep olduğu için hemen bilet bulabilmeniz çok güçtür. Bu nedenle yerel şirketlerin düzenledikleri parlamento turuna katılmak en iyi seçenektir. Parlamento gezisi sırasında birbirinden güzel, Macaristan tarihinin önemli kişilerinin resim ve heykelleriyle süslü görkemli büyük salonları görebilirsiniz.
Parlamento Binası’nın önündeki meydan 1848-1849 İsyanı’nın önderinin adını taşıyan “Kossuth Lajos Tér” olarak bilinir (Meydana 2 numaralı tramvay, M2 kırmızı metro hattı, 70,78 numaralı otobüsle gidebilirsiniz). Meydan ve çevresinde; heykeller ve tarihi binalar bulunur. Bu binalar içinde Parlamento’nun karşısında yer alan 1893-1896 yılları arasında yapılmış “Etnografya Müzesi Binası (Néprajzi Múzeum)” ile müze ve XIX. yüzyılın sonlarında yapılmış “Tarım Bakanlığı Binası (Földművelésügyi Minisztérıum)” görülmeye değer güzelliktedir.
Lajos Kossuth Meydanı’nın hemen yakınında, bir köprü üzerinde “Başbakan Imre Nagy” gösteren bir anıt bulunur. Bu anıttan sonra, Bazilika ile meydan arasındaki alanda yer alan büyük meydan “Özgürlük Meydanı (Szabadság Tér)” olarak bilinir. 1848-1949 İsyanı’nın bağımsız başbakanı Kont Lajos Batthyány idam edildiği bu tarihi meydanda 1944-1945 yıllarında Budapeşte Kuşatması’nda ölen Kızıl Ordu Askerleri anısına yapılan bir anıtı görebilirsiniz. Meydanın çevresi başta Neo-Klasik “Macar Televizyon Merkezi” olmak üzere birçok tarihi binayla çevrilmiştir.
Şehrin Peşte tarafının en önemli caddelerinden biri “Andrássy Caddesi’dir (Andrássy Út)”. Cadde; Zincir Köprü’nün önündeki Roosevelt Meydanı’nın yanından iç tarafa doğru yönelen “Atilla Jósef üzerinden (Jósef Atilla Utca)” “Şehir Parkı’nın (Varosliget)”bulunduğu yerdeki “Kahramanlar Meydanı’na (Hősők Tere)” kadar uzanır. Kilometrelerce devam eden bu cadde boyunca ve çevresindeki sokaklarda; cafeler, restaurantlar, birbirinden şık saraylar, elçilik binaları, başta “Franz Liszt Müzesi (Liszt Ferenc Emlékmúzeum)” olmak üzere çok sayıda müze, “Operet Tiyatrosu (Budapeştei Operet Színház)” , “Güzel Sanatlar Akademisi (Képzőművészeti Egyetem)”, ünlü kişilere ait heykeller ve birbirinden güzel meydanlar yer alır. Ağaçlarla süslü bu güzel caddeyi daha iyi görebilmek için caddenin geniş kaldırımlarında keyifli bir şekilde yürüyebilir. 4 numaralı otobüse veya “Deák Meydanı’ndan (Deák Tér)” sarı MI metro hattına binebilirsiniz. Deák Meydanı; Atilla Jósef üzerinde, “Tuna Çeşmesi’nin (Danubius Kút)” bulunduğu Elisabeth Meydanı’nın (Erzsébet Tér)” arka tarafında yer alan meydandır. Meydanda Neo-Klasik, “Luther Kilisesi (Evangélikus Templom)” ve Tourinform Ofisi bulunur.
Andrássy Caddesi’nde yer alan en güzel binalardan biri, 1875-1884 yılları arasında yapılan, Neo-Klasik “Devlet Opera binasıdır (Magyar Àllami Operaház)”. Ünlü bestecilerin heykelleri ile süslenmiş olan bina mimar “Miklós Ybl” tarafından yapılmıştır. Operanın dışı kadar görkemli olan içini görebilmek için bir opera gösterisi izlemeniz veya her gün bireysel ziyaretçiler için saat 15.00 ve 16.00 saatlerinde düzenlenen, biletlerini binanın sağ tarafındaki Opera Dükkanı’ndan alacağınız rehberli tura katılmanız gerekir (http://www.opera.hu ).
Caddede görebileceğiniz en ilgi çekici binalardan biri; Nazi ve Komünist dönemde gizli polis merkezi olarak kullanılan, içinde her iki dönemde uygulanan korkunç vahşetin tüm boyutlarıyla sergilendiği, çatısı diğer binalardan farklı ön tarafında zincirlerden oluşan ilginç bir anıt bulunan “Terör Evi Müzesi Binasıdır (Teror Háza Muzeum) .” Caddenin en şık meydanlardan biri dört tarafı görkemli saraylarla daire şeklinde çevrelenmiş “Körönd Kodály Meydanı’dır (Kodály Körönd Ter)”. Caddede güzel bir kahve ve yemek molası vermek için en ideal yer ise “Oktagon” metro istasyonunun yakınındaki “ Franz Listz Meydanı (Listz Ferenc Ter)” ve civarıdır. Buradaki çok sayıda şık cafe, restaurant ve barlardan birinde kısa bir mola verebilir. XIX. yüzyılın en önemli piyanistlerinden biri, senfonik şiir tarzının yaratıcısı, ünlü Macar besteci Franz Liszt’in adını taşıyan, şık “Franz Liszt Müzik Akademisi’nde (Liszt Ferenc Zeneakadémia)” bilet bulabilirseniz bir klasik müzik konseri izleyebilirsiniz. Bu konuda meydanda bulunan Tourinform ofisi’nden bilgi alabilirsiniz.
Andrássy Caddesi’nin diğer ucunda yer alan büyük meydan; “Kahramanlar Meydanı (Hősők Tere)” olarak bilinir. Meydan; Karpat Havzası’nın Macarlar tarafından fethinin 1000. yıldönümü nedeniyle, 1896 yılında yapılan, “Binyıl Kutlamaları” çerçevesinde, yeniden düzenlenen “Şehir Parkı’nın (Városliget)” en güzel bölümünü oluşturur. Meydanda Binyıl Kutlamaları anısına yapılan, 1929 yılında tamamlanan, “Binyıl Anıtı (Millniumi Emlékmű)” yer alır. Anıt; iki kavisli revakla; onun önünde; ortada; tepesinde Aziz István’ın tacı ile haç tutan Cebrail figürü, kaidesinde Prens Àrpád ile yedi Macar kavmini temsil eden atlı heykellerin yer aldığı, 36 metre yüksekliğindeki bir sütundan oluşur. Sütunun önünde bilinmeyen askerlerin mezarını temsil eden bir taş bulunur. İki revağın kenarlarının üst tarafında temalı heykeller ve revakların sütunları arasında ülke tarihi açısından önem taşıyan ünlü Macar yöneticilerin heykelleri yer alır. Meydanın bir kenarında Neo-Klasik, antik çağdan XX. yüzyıla kadar uzanan bir dönemi kapsayan çeşitli medeniyetlere ait binlerce eserin sergilendiği, Avrupa’nın en önemli müzelerinden biri olan “Güzel Sanatlar Müzesi’ni (Szépművészeti Múzeum)”, diğer kenarında ön cephesinde Macaristan armalarının yer aldığı, geçici sergilerin düzenlendiği, diğeri ile aynı yapı tarzına sahip “Múcsarnok Sanat Evi’ni (Múcsarnok)” görebilirsiniz. Meydanın etrafını “Şehir Parkı” çevreler. Vaktiniz sınırlı değilse şehir parkındaki gölün etrafında dolaşabilir. Heykellerle süslü yemyeşil alanlarda gezebilir. Macaristan mimari tarzlarını bir arada büyük bir uyum içinde sergileyen, ülkedeki önemli yapıların yansıtıldığı, göl kenarındaki “Vajdahunyad Kalesi’ni (Vajdahunyad Vára)” görebilir. Şehrin en sıcak, Avrupa’nın en büyük kaplıcası olan, “Széchenyi Kaplıcası’ndan (Széchenyi Strandfürdő)” yararlanabilirsiniz.
Peşte’nin alışveriş merkezi ve şehrin en kalabalık sokağı “Váci Sokağı’dır (Váci Útca)”. Sokak; “Atilla Jósef yakınından “Özgürlük Köprüsü’ne (Szabadság híd)” kadar uzanır. Sokağa; Zincir Köprü ile Özgürlük Köprüsü arasındaki Tuna kıyısına bağlanan sokaklardan veya Roosevelt Meydanı’ndan kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Sokağın Atilla Jósef tarafında “Mihály Vörösmarty Meydanı (Vörösmarty Mihály Tér)” yer alır. Küçük, kalabalık, cafe ve restaurantlarla dolu bu meydanın ortasında Macar şair “Mihály Vörösmarty Heykeli’ni” görebilir. Heykelin arkasındaki şehrin önemli alışveriş merkezlerinden biri olan “Luxus’da” alışveriş yapabilirsiniz. Meydanın kuzeyinde Budapeşte’de mutlaka uğramanız gereken şehrin en ünlü ve eski pastanesi “Gerbeaud Cukrázsda” yer alır. Bu büyük, şık pastanede güzel bir kahve eşliğinde başta “Dobos Torta” olmak üzere çeşitli pastaları tadabilirsiniz.
Váci Sokağı’nda tarihi binalarla yeni binalar iç içedir. Heykeller, çeşmeler, kiliselerle süslü bu sokak restaurantlar, ve cafelerle doludur. Sokakta gezerken yankesicilere, erkek iseniz gece yanınıza yaklaşan size bara gitmeyi teklif eden kadınlara karşı dikkatli olmanızda yarar vardır.
Bu uzun sokağın Elisabeth Köprüsü’ne kadar olan bölümü, Elisabeth Köprüsü’nden Özgürlük Köprüsü’ne kadar olan bölümünden daha kalabalık ve şıktır. Sokağın Elisabeth Köprüsü’nden gelen “Szabad Sajtó Út” ile keşistiği bölgede köprünün ayakları altında kalan meydan “Március 15.Tér” (mavi M3 Ferenciek Tére metro hattı ile ulaşabilirsiniz) olarak bilinir. Meydanda Aziz Gellert’in gömüldüğü yerde yapılan, daha sonra farklı dönemlerde yenilen, Budapeşte’nin en eski binası, “İç Şehir Kilisesi (Március 15.Téri Templom)” ile onun kuzeyinde Roma döneminden kalan şehir kalıntılarını “Contra Aquincum Romjai” görebilirsiniz. “Szabad Sajtó Út” üzerinde; caddenin iki tarafında bulunan gösterişli simetrik binalar, “Klotild Paloták” olarak bilinir.
Váci Sokağı’na yakın ara sokak ve meydanlarda; başta halen “Ervin Szabó Kütüphanesi” olarak kullanılan görkemli “Wenckheim Sarayı” olmak üzere birçok sarayı, “Fransisken Kilisesi” olmak üzere çok sayıda kiliseyi ve diğer tarihi binaları görebilirsiniz. Bu nedenle sadece sokak boyunca yürümemeli, ona bağlanan ara sokaklara da girmelisiniz.
Ara sokaklarla Váci Sokağı’na bağlanan Roosevelt Meydanı’nın güney tarafında Tuna kıyısında yer alan yürüyüş yolu özellikle gece muhteşem Kale Tepesi ve köprü manzarasına sahiptir. Intercontinental ve Marriott Otel gibi büyük otellerin önünden geçen yürüyüş yolu cafe ve restaurantlarla doludur. Bu yürüyüş yolu üzerindeki en güzel bina “Vigadó Meydanı’nda ( Vigadó Tér)” yer alan ön cephesi heykellerle süslü “Vigadó Konser Salonu’dur”. Meydanın ön tarafındaki tramvay parmaklıklarında “Küçük Prenses” adını taşıyan küçük bir bronz heykel bulunur.
Mihály Vörösmarty Meydanı’nın hemen yakınında Váci Sokağı’nın kara tarafında ona paralel uzanan sokağın köşesinde yer alan küçük “Szervita Meydanı (Szervita Tér)” çevresindeki tarihi binalarla güzel bir meydandır. Meydanda “Servit Kilisesi (Szervita Templom)” ile meydanın yanındaki dar sokakta Neo-Klasik “Budapeşte İl Meclisi Binası (Pest Megyei Önkormányzat) ” ve “Barok “Belediye Meclisi Binası (Fővárosi Őnkormányzat)” yer alır.
“Deák Meydanı’na (Deák Tér)” bağlanan “Károly Körút’e” açılan sokaklar sizi “Yahudi Mahallesi’ne “Zsidó Negyed” ulaştırır. Károly Körút ile birleşen “Dohány Utca” üzerinde; soğan başı şeklinde kubbeleriyle Mağrip tarzındaki iki şık minaresi, beyaz ve kırmızı tuğlalarla dekore edilmiş dış cephesiyle, Avrupa’nın en büyük sinagogunu, “Büyük Sinagog’u Zsinagóga)” görebilirsiniz. Sinagogun içinde yer alan “Yahudi Müzesi’nde” Yahudi Katliamı ve çeşitli dini objeler sergilenir. Sinagog’un yakınında II. Dünya Savaşı’nda ölen 500.000 Macar Yahudisi’nin anısına yapılan ilginç bir “Soykırım Anıtı” yer alır.
“Múzeum Körút” üzerinde 1837-1847 tarihleri arasında Neo-Klasik tarzda yapılmış, “Macar Ulusal Müzesi’ni (Magyar Nemzeti Múzeum)” görebilirsiniz. Müze büyük şık binası ve içinde sergilenen Macar tarihini anlamanızı sağlayacak farklı dönemlere ait eserlerle ilginizi çekebilir. Müzenin merdivenlerinde; 1848 İsyanı’nı başlatan ilk kıvılcım olarak kabul edilen “Ulusal Şiir”; şair Sándor Petőfi’” tarafından okunmuştur. Müzenin arkasındaki “Mihály Pollack Meydanı (Pollack Mihály Tér)”; birbirinden güzel XIX. yüzyılın sonlarında üç soylu için yapılmış üç sarayla çevrilidir. “Űllői Út” üzerinde yer alan “Uygulamalı Sanatlar Müzesi” renkli kiremitlerle yapılmış, doğu tarzındaki kubbesi ile en az içinde sergilenen değerli el sanatları kadar görkemlidir.
Budapeşte sınırları içinde Tuna nehri üzerinde farklı büyüklükte adalar bulunur. Bu adalardan en tanınmış olanı “Margit Adası’dır (Margit-Sziget)”. Adanın güney tarafı “Margit Köprüsü (Margit Híd)” ile şehrin her iki tarafına bağlanır. Köprü 1872-1876 yılları arasında yapılmış, kolonları heykellerle süslü, Budapeşte’nin ikinci en eski köprüsüdür. Adanın kuzey tarafında ise; adayı şehre bağlayan 973 metre uzunluğunda, Budapeşte’nin en uzun köprüsü olan “Árpád Köprüsü (Árpád Híd)” yer alır. Adaya 26 numaralı otobüs, 4 ve 6 numaralı tramvayla gidebilirsiniz. Ada, adını Kral IV. Béla’nın kızı Prenses Margit’ten almıştır. Kral; Moğol İstilası sırasında ettiği yemini yerine amacıyla kızını adada yaptırdığı kilise ve manastıra inzivaya göndermiştir. Burada yaşayan ve genç yaşta ölen prenses daha sonra azize ilan edilmiştir. Margit Adası Macarlar tarafından şehrin en sevilen yerlerinden biridir. Tamamen ağaçlarla kaplı yemyeşil adada; iki termal otel, açık hava tiyatrosu ve çok sayıda açık ve kapalı, biri olimpik yüzme havuzu bulunur. Bir tatil köyü havasında olan ada; koşan, yürüyen, çocukları ile oynayan, güneşlenen Macarlarla doludur. 100 hektarlık bir alanı kaplayan, 2.5 kilometre uzunluğunda, 500 metre genişliğindeki adada; 100.yıl Anıtı’nı, UNESCO koruması altına alınan “Su Kulesi’ni”, Prenses Margit’in yaşadığı manastırın ve kilisenin kalıntılarını, Macar sanatçılarının büstlerinin yer aldığı Sanatçılar Bulvarı’nı, Japon Bahçesi’ni, Bodor Kuyusu’nu görebilirsiniz. Adayı; adaya özgü bir tur aracıyla kısa sürede dolaşabilirsiniz.
60 numaralı otobüs veya 17 numaralı tramvay ile gidebileceğiniz Óbuda (Eski Buda) Margit Adası ve Arpat Köprüsü’nün kuzeyinde, Buda tarafındadır. Şehrin diğer bölümlerine göre burada bulunan tarihi eser sayısı son derece sınırlıdır. Buradaki tarihi eserler büyük ölçüde Aşağı Pannonia eyaletinin başkenti olan “Aquincum” şehrini kuran Romalılar döneminden kalmıştır. Şehrin bu bölümünde; Roma anfi tiyatrosu, kamp, villalar, hamam kalıntıları, Roma döneminden kalan eserlerin sergilendiği birkaç müze ve saray yer alır. Bölgedeki en güzel saray “Fö Meydanı’ndadır (Fö Tér)”. Sarayın yakınında heykeltraş “Imre Varga’nın” yaptığı bronz “Şemsiyeli Kadınlar” heykelleri ilginizi çekebilir. Heykeltraş’ın diğer eserlerini “Imre Varga Galerisi’nde” görebilirsiniz.
Budapeşte’den ülkenin diğer şehirlerine otobüs (Volánbusz), tren, hydrofoil veya yerel şirketlerin düzenledikleri turlarla gidebilirsiniz. Budapeşte’den gidebileceğiniz yerler arasında Macaristan’ın güneybatısında yer alan “Baranya” bölgesinin merkezi, ülkenin 5. büyük şehri Pécs yer alır. Ortaçağ görünümüne sahip, açık hava müzesini andıran Pécs; Zsolnay Seramikleri, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Antik Roma dönemi Necropol kalıntılarıyla tanınır. Budapeşte’den şehre, “Népliget Otobüs Terminali’nden” “Volánbusz” otobüsleriyle; “Batı Demiryolu İstasyonu’ndan (Keleti Pályaudvar)” kalkan “Intercity Treni” ile gidebilirsiniz.
1526 ve 1687 Mohaç Savaşı ile tanınan Mohaç Kasabası Budapeşte’den kısa sürede ulaşabileceğiniz önemli tarihi yerlerden bir diğeridir. Kasabanın dışında “Sátorhely Köyü” yakınında, 1526 Mohaç Savaşı’nda ölenlerin anısına, 7 hektar büyüklüğünde bir alanda oluşturulan “1926 Anı Parkı” savaşın Macaristan tarihi üzerindeki etkilerini yansıtır. Mohaç’a Budapeşte’den otobüsle veya yazın belli aylarda hydrofoil ile bağlantılı tam günlük rehberli turla, 3.5 saat süren bir yolculukla gidebilirsiniz. Hydrofoil, Vigadó Meydanı’ndaki iskeleden her gün sabah erken saatlerde kalkar. Bu konuda ayrıntılı bilgi için http://www.mahartpassnave.hu/ web adresine bakabilirsiniz.
Budapeşte’ye yakın mesafede, Tuna Nehri’nin en güzel bölümü olan “ Tuna Kıvrımı ” üzerinde, üç güzel yerleşim “Szentendre”, “Visgerád” ve “Esztergom” yer alır.
SZENTENDRE
Szentendre Budapeşte’ye 25 kilometre uzaklıktadır. Kasabaya en kolay Buda tarafında “Batthyány Meydanı’ndaki (Batthyány Tér)” metro istasyonundan 20 dakikada bir kalkan HÉV Banliyö treniyle 40 dakikada gidebilirsiniz. Szentendre tren istasyonu şehrin ana meydanına 10 dakika yürüyüş mesafesindedir (Tren istasyonunun karşısındaki” Lajos Kossuth Utca” boyunca köprüye kadar yürürseniz, köprünün diğer tarafı kasabanın alışveriş caddesidir). Kasabaya ayrıca “Árpád Híd Otobüs İstasyonu’ndan” kalkan otobüslerle ulaşabilirsiniz. Otobüs istasyonuna gitmek için mavi M3 metro hattına binmeniz “Árpád Híd İstasyonu’nda” inmeniz gerekir. Otobüs biletlerini otobüsün içinden veya istasyondan alabilirsiniz. Nisan eylül ayları arasında çalışan “Mahart Bot” Tuna’yı görmek için iyi bir seçenektir. Bot; Peşte’den, “Vigadó Meydanı’ndan (Vigadó tér)” kalkar ve kasabaya iki saatte ulaşır. Kasabaya yerel şirketlerin düzenledikleri günlük “Esztergom, Visegrád, Szentendre” turu ile de gidebilirsiniz.
Szentendre; Osmanlı İmparatorluğu’ndan kaçan Sırplar tarafından kurulmuş, XVII. yüzyıldan beri Sırpların ülkedeki dini ve kültürel merkezi olmuştur. Kasabaya XIX. yüzyılın başından itibaren çok sayıda Macar sanatçı yerleştiğinden “Sanatçılar Şehri” olarak bilinmektedir. Budapeştelilerin yazlık evlerinin bulunduğu kasaba; çok kısa içinde yürüyerek dolaşabileceğiniz küçük, şirin bir yerdir. Kasabanın ana meydanını “Fö Tér” oluşturur. Bu küçük meydan uzun alışveriş caddesi üzerinde yer alır. Meydanın ortasında 1763 tarihindeki Veba Salgını nedeniyle dikilmiş büyük bir haç bulunur. Kasabanın görmeniz gereken tüm önemli yerleri bu alışveriş caddesi ve ona bağlanan taşlı dar sokaklarda bulunur. Cadde ve ara sokaklar çoğu XVIII. yüzyıldan kalma küçük, bakımlı, bir, iki katlı, farklı renklerde boyanmış, Barok evlerle doludur. Cadde üzerinde yer alan binaların büyük bölümü Macar sanatçıların eserlerinin yer aldığı sanat galerileri, hediyelik eşya dükkanları, küçük pasta evleri, restaurant ve cafe olarak kullanılmaktadır. Kasabadaki çok sayıdaki Ortodoks kilisesi içinde Fö Meydanı’nda göreceğiniz XVIII. yüzyıl yapımı “Blagovestenska Kilisesi” ile kilisenin karşısındaki dar sokaktan girdiğiniz zaman küçük bir meydanda bulunan “Belgrad Katedrali” en tanınmış olanlarıdır. Katedralin yakınındaki “Sırp Sanatı Müzesi’nde” ise ikona ve dinsel objeler sergilenir. Seramik eserlerden hoşlanıyorsanız Fö Meydanı’ndaki “Frenczy Seramik Müzesi’ni” “Gyögy Vastagh Caddesi” üzerinde Macar seramik sanatçısı “Margit Kovács” ait eserlerin sergilendiği “Margit Kovács Müzesi’ni” ziyaret edebilirsiniz. Kasabayı daha iyi anlayabilmek için sadece dükkanların yer aldığı canlı, turistik, alışveriş caddesi boyunca yürümemek, caddenin diğer bölümleriyle, Tuna kıyısını da gezmeniz gerekir.
VISEGRÁD
Visegrád, Budapeşte’ye 40 kilometre uzaklıkta, Tuna Nehrinin U şeklinde kıvrım yaptığı bölümde kurulmuş, Macaristan’ın bir dönem başkenti olan, yeşillikler içinde küçük bir köydür. Nehrin karşı tarafında “Nagymaros Köyü” yer alır. Köye Budapeşte’den yerel şirketlerin düzenledikleri günlük “Esztergom, Visegrád, Szentendre” turu ile gidebilirsiniz. Tur dışında köye “Árpád Híd Otobüs İstasyonu’ndan” kalkan otobüslerle ulaşabilirsiniz. Otobüs istasyonuna gitmek için mavi M3 metro hattına binmeniz “Árpád Híd İstasyonu’nda” inmeniz gerekir. Otobüs biletlerini otobüsün içinden veya istasyondan alabilirsiniz. Kasabaya nisan eylül ayları arasında, Peşte’de, “Vigadó Meydanı’ndan (Vigadó tér)” kalkan “Mahart Botla” 3.5 saatte ulaşabilirsiniz.
Eğer köye turla giderseniz; tur şirketleri; köyde yol üzerinde yer alan ilginç bir restaurantta mola vermekte, içi ortaçağ dönemini yansıtan bu restaurantta üzerinize önlükler, başınıza karton kral, kraliçe taçları takılarak, ortaçağ ortamında lezzetli bir öğle yemeği yemeniz sağlanmaktadır.
ESZTERGOM-ESTERGON
Esztergom; kuzey Macaristan'da, Budapeşte'nin 50 km kuzeybatısında, Komárom-Esztergom ilinde, Tuna Nehri’nin sağ tarafında yer alır. Nehrin sol tarafındaki Slovakya'nın “Štúrovo” şehriyle Macaristan-Slovakya sınırını oluşturur. “Mária Valéria Köprüsü” ile Štúrovo şehrine bağlanır. Arzu ederseniz Esztergom şehrinden Esztergom Štúrovo şehri arasında düzenli işleyen feribotlarla; Štúrovo şehrine gidebilirsiniz.
Esztergom Roma dönemine dayanan tarihi geçmişiyle Macaristan’ın en eski şehri ve nehir limanıdır. X. yüzyıldan XIII. yüzyılın ortalarına kadar ülkenin başkenti olmuş, Kral IV. Béla döneminde başkent önce Visegrád daha sonra Buda şehrine taşınmıştır.
Şehre; Budapeşte’den yerel şirketlerin düzenledikleri günlük “Esztergom, Visegrád, Szentendre” turuyla gidebilirsiniz. Tur dışında şehre “Árpád Híd Otobüs İstasyonu’ndan” kalkan otobüslerle ulaşabilirsiniz. Otobüs istasyonuna gitmek için mavi M3 metro hattına binmeniz “Árpád Híd İstasyonu’nda” inmeniz gerekir. Otobüs biletlerini otobüsün içinden veya istasyondan alabilirsiniz. Sadece Esztergom şehrine gidecekseniz, 75 dakika süren “Budapeşte-Dorog-Esztergom” otobüslerine binmeniz uygun olur. Szentendre ve Visegrád görmek isterseniz otobüs seçiminizi ona göre yapmanız, daha sonra bu yerler arasında otobüsle ulaşım sağlamanız gerekir. Esztergom şehrine M3 metro hattıyla “Újpest-Városkapu” İstasyonu’ndan ulaşabileceğiniz “Nyugati Pu Tren İstasyonu’ndan” her saat kalkan, trenle 1.5 saatte gidebilirsiniz. Esztergom Tren İstasyonu, şehir merkezine yaklaşık 20 dakika yürüyüş mesafesindedir. Yürümek istemezseniz #1 veya #6 numaralı otobüslerle şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Otobüs istasyonu tren istasyonuna göre şehir merkezine daha yakındır. Ayrıca şehre nisan eylül ayları arasında, Peşte’de, “Vigadó Meydanı’ndan (Vigadó tér)” kalkan “Mahart Botla” 5 saatte gidebilirsiniz. Bot Tuna’nın bu güzel bölümünü görmek için iyi bir seçenektir. Ancak botla yolculuk uzun sürdüğü için günlük geziler için fazla uygun değildir.
Esztergom kısa sürede dolaşabileceğiniz küçük sevimli bir şehirdir. Şehrin ana meydanı “Széchényi Meydanı’dır (Széchényi Tér)”. Meydan; Barok, Rokoko, Klasik tarzlarda, iki veya üç katlı, bakımlı, renkli binalarla ve cafelerle doludur. İl Meclisi Binası’nın yer aldığı meydanın ortasında 1900 yılında yapılmış, “Üçlü Teslis Anıtı” yer alır. Meydana bağlanan tüm sokaklarda tarihi binalar, sürekli karşınıza çıkan kiliselerle karşılaşırsınız. Meydandaki turizm bürosundan satın alacağınız harita şehri kısa sürede dolaşmanızı sağlar.
Şehir sembolü; şehrin her tarafından görebileceğiniz 1822- 1869 yılları arasında klasik tarzda yeniden inşa edilmiş “Bazilika’dır. 71.5 metre yüksekliğindeki yeşil renkli ana kubbesiyle; şehre, “Kale Tepesi’nden” bakan Bazilika Macaristan’ın en büyük kilisesidir. Bazilika’nın kuzey tarafındaki “Saint Stephen Şapeli’nde” Macaristan’ın kutsal emanetlerini, değerli kraliyet mücevherlerini görebilirsiniz. Güney tarafındaki XVI. yüzyılın başında inşa edilen kırmızı mermer “Bakócz Şapeli” Rönesans mimarisinin en güzel örneklerinden birini oluşturur. Bazilikanın hazine bölümünde; XIII. yüzyıldan kalma haç gibi değerli dini objeler, cüppe, kaptan gibi giysiler sergilenir. Bazilikanın altında başpiskoposlara ait mezarlık yer alır. Bazilika’dan; Tuna Nehri, şehir, şehri üç taraftan çevreleyen yemyeşil dağlar, Esztergom için ölen kahramanların anısına “Saint Thomas Tepesi’nde” yaptırılan Şapel, Štúrovo Şehri ve iki ülkeyi birbirine bağlayan uzun demir köprü inanılmaz güzel görünür.
Bazilika’nın alt tarafında, X.yüzyılda yapılmış, birkaç defa yenilenmiş, “Esztergom Kalesi’nden (Esztergomi Vár)” kalan duvarları ve burçları görebilirsiniz. Eski kraliyet sarayı, XII. yüzyıl Kale Şapeli ve kaleden kalanlar 1930’lardan sonra restore edilerek bugünkü görünümünü almıştır. Ülkemizde “Estergon Kalesi Türküsü” ile tanınan kale; 1543 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmiş, kalenin bulunduğu bölge bir sancak beyliği haline getirilerek Budin Beylerbeyliğine bağlanmıştır. Kale 1594 yılında Alman, Leh ve Venedikliler'den oluşan büyük bir ordu tarafından kuşatılmış, kale komutanı ve az sayıda asker kaleyi uzun süre savunmuş ancak ordudan bekledikleri destek gelmeyince, kaleyi açlık ve susuzluk nedeniyle Alman, Leh ve Venediklilere teslim etmek zorunda kalmışlardır. Bu savunmada gösterilen cesaret daha sonra Estergon Kalesi Türküsü ile ölümsüzleştirilmiştir. Esztergom ile ilgili buluntuları, freskleri, haritaları, çömlek, silah, para koleksiyonlarıyla Osmanlı döneminden kalan birkaç kılıç ve silahı görmek isterseniz Katedralin yanındaki “Kale Müzesi’ni” ziyaret edebilirsiniz.
100 yıl boyunca Macaristan Roma Katolik kilisesinin merkezi olan Esztergom; Macaristan Başpiskoposluğu’nun merkezi olarak hala ülkenin en kutsal şehridir. 1880-1882 yılları arasında yapılan Barok “Başpiskoposluk Sarayı”, halen “Hıristiyan Müzesi’ne (Keresztény Múzeum)” ev sahipliği yapar. Müzede; Ortaçağ Macaristan panel resim ve heykel koleksiyonu, XIII ve XVIII. yüzyıllar arasındaki döneme ait İtalyan ve Avrupa resimleri, goblen halılar ve değerli porselenler sergilenir. Şehrin en güzel bölümü ise sokakları Barok ve Klasik bina ve kiliselerle dolu, yiyecek ve alışveriş yerlerinin bulunduğu “Víziváros Bölgesi’dir. Şehrin ilk belediye binası olan, halen özel müze olarak kullanılan, Türk para koleksiyonunun yer aldığı “Balassa Bálint Müzesi”; 1728-1738 yılları arasında inşa edilen “Cizvit Kilisesi”; “Fransiskan Kilisesi” Víziváros Bölgesi’ndeki önemli Barok binalardır.
----------------------------------------------
*Bu yazı Macaristan’a iki farklı tarihte yaptığım seyahat sırasında gördüğüm yerler, edindiğim izlenimler, rehberlerin verdiği bilgiler ve aşağıda yer alan kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır.
* Macar geleneğine göre soyadları, isimlerin önünde yer alır. Bu nedenle Türkçe yazıma göre isim ve soyadları yer değiştirmiştir.
Buda Bakó, Budapest and Szentendre, Hungary, 2005, ISBN: 963 650 538 1.
Dost Kitabevi, Budapeşte, Görsel Gezi Rehberleri, Dk, Ankara, 2007, ISBN: 975-8457-95-0.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Gül_Baba
http://www.budapest.com
http://www.budapestinfo.hu/en/
http://www.hungarytourism.hu/
http://tr.wikipedia.org/wiki/Macaristan
http://www.ulkeler.net/macaristan.htm
http://www.turkcebilgi.com/macaristan/ansiklopedi
http://tr.wikipedia.org/wiki/Macaristan_tarihi
http://www.budapest-tourist-guide.com/budapest-daytrips.html
http://tr.wikipedia.org/wiki/Esztergom
http://tr.wikipedia.org/wiki/Estergon_Kalesi
http://www.bugeurope.com/destinations/hu-danu.html
http://medieval-castle.info/visegrad-castle/
SEYAHATLER

Avusturya Cumhuriyeti; Orta Avrupa'nın güneydoğusunda yer alır. 83.858 km² yüzölçümüne sahiptir. Batıda Liechtenstein ve İsviçre, güneyde İtalya ve Slovenya, doğuda Macaristan ve Slovakya, kuzeyde Almanya ve Çek Cumhuriyeti ile komşudur.

Bosna Hersek 51.147 km² yüzölçümüne sahip bir Balkan ülkesidir. Ülke; kuzey, batı ve güneyde Hırvatistan, doğuda Sırbistan, güneyde Karadağ ile komşudur. Ülkenin kuzey bölgesi “Bosna”, güney bölgesi “Hersek” olarak tanınır.

Singapur Güneydoğu Asya’da yer alan bir ada devletidir. Malakka Boğazı ve Güney Çin Denizi arasında Malakka Yarımadası'nın güneydoğu ucunda yer alır. Kuzeyde Malezya'nın Johor Eyaleti, güneyde Endonezya'nın Riau Adaları ile çevrilidir. Anakaradan Johor Boğazı ile ayrılır. Malezya’ya iki uzun köprü ile bağlanır. Güneydoğu sahilindeki 63 küçük ada ile birlikte yüzölçümü yaklaşık 682 km2 civarındadır. Dünyanın en küçük yirmi ülkesinden biridir.

Fas Krallığı, kuzeybatı Afrika'da yer alan Arap ülkesidir. İspanya’dan Cebelitarık Boğazı ile ayrılır. Akdeniz ve Atlantik Okyanusu'na kıyısı olup, Afrika'nın Avrupa'ya yaklaştığı uçta, Avrupa’ya 14 km uzaklıktadır. Afrika'nın en ucundaki “Tangier” şehri Fas'a, Fas topraklarındaki “Ceuta” ve “Melilla” İspanya'ya aittir. Yüzölçümü 446.550 km2, güneyinde hak iddia ettiği,1975'ten beri yönettiği Batı Sahra dahil edilirse 710.850 km2 ‘dir.
Copyright 2010. Privacy Policy | Terms of Use | XHTML | CSS
Design by MEHMET KEREM PALA
>