MAKEDONYA CUMHURİYETİ
Makedonya Cumhuriyeti 25.713 km² yüzölçümüne sahip, kuzeyinde Sırbistan, Kosova, batısında Arnavutluk, güneyinde Yunanistan, doğusunda Bulgaristan ile komşu bir Balkan ülkesidir. Yunanistan'ın itirazı nedeniyle Birleşmiş Milletler tarafından “Eski Yugoslavya Makedonya Cumhuriyeti”, Türkiye ve bazı ülkeler tarafından “Makedonya Cumhuriyeti” adı ile tanınmaktadır.
Makedonya tarihte Balkanlardaki belli bir coğrafi bölgeye verilen addır. Makedonya kelimesi günümüzdeki Makedonya Cumhuriyeti’nin topraklarından daha geniş coğrafi alanı ifade etmekte, tarih ve coğrafya uzmanlarına göre; Vardar Nehri’nin doğduğu yerden döküldüğü yere kadar olan alanı kapsamaktadır. Coğrafi olarak Makedonya toprakları halen Makedonya Cumhuriyeti, Yunanistan, Arnavutluk, Bulgaristan sınırları içinde kalmaktadır.
Makedonya toprakları üzerinde ilk yerleşim, Orta Taş Devri’nde, kuzey Makedonya’da gerçekleşmiştir. M.Ö. 600-217 arasında bu toprakların bir bölümünde “Paeonian Krallığı” kurulmuş, bu krallığın bulunduğu alan “Paeonia” ile “Pelagonia”, “Lyncestic” ve Yunan şehir devletleri M.Ö. 338 yılında II.Philip döneminde, “Makedonya Krallığı’nın” egemenliği altına girmişlerdir. M.Ö. IX. yüzyılda kurulan antik Makedonya Krallığı II. Philip döneminde güçlenmiş, oğlu Aleksandar III ( Büyük İskender) döneminde krallığın toprakları güneyde Mısır’dan doğuda Hindistan’a kadar geniş bir alana yayılmıştır. Büyük İskender’in M.Ö. 323 yılında ölümünden sonra iç karışıklık çıkmış, Makedonya Krallığı’nın toprakları Büyük İskender’in generalleri arasında bölünmüştür. Bu bölünme sonrasında bu bölgede Makedonya topraklarını ve birçok Yunan şehir devletini 125 yıl süre ile içine alan “Antigonid Krallığı” kurulmuştur. 50 yıl süren üç savaş sonunda krallık toprakları Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olmuştur.
Roma İmparatorluğu’nun 395 yılında bölünmesinden sonra 1204 yılına kadar bölge Bizans İmparatorluğu’nun egemenliğinde kalmış, VI. yüzyılda Hunlar, Gotlar ve Avarlar’ın saldırısına uğramıştır. VII.yüzyılda bazı Slav kabileleri bölgeye gelmişlerdir. “Çar Samoil /Samuil (Tsar Samoil)” Samoil Hanedanlığı’nı kurmuş, Bizans İmparatorluğu’na karşı mücadele ederek topraklarını Makedonya’dan Balkanlar’daki diğer bölgelere doğru genişletmiştir. Ancak Çar Samoil’in başlattığı hanedanlık onun ölümden bir süre sonra ortadan kalkmış, Bizans İmparatorluğu bölgeye tekrar hakim olmuştur. IV.Haçlı seferleri sırasında Haçlılar Makedonya topraklarında krallık oluşturmuş, 1282 yılında Sırp kralı Üsküp’ü ele geçirmiş, 1366-1395 yılları arasında “Kral Volkashin” ve “Kral Makro” güçlü bir devlet kurmuş, Osmanlı saldırılarına karşı mücadele etmişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı tarihlerdeki akınları sonrasında 1392 yılında Üsküp daha sonra Makedonya’nın tamamı Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmiş, 1912 yılına kadar Osmanlıların hakimiyetinde kalmıştır. 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sonunda imzalanan “Ayastefanos Anlaşması (San Stefano)” ile Makedonya’nın büyük bölümü Bulgaristan’a verilmiş, “Berlin Anlaşması” ile Makedonya Osmanlı İmparatorluğu’na bırakılmıştır.
Berlin Anlaşması bağımsızlık düşüncesini alevlendirmiş, Selanik’te 1893 yılında entelektüeller tarafından tarihi ve coğrafi sınırları dikkate alan bağımsız bir Makedonya oluşturmak amacıyla “Internal Macedonian Revolutionary Organisation” adı altında bir örgüt kurulmuştur. Bu örgüt Osmanlılara karşı yapılan mücadeleye önderlik etmiştir. 1903 yılında Makedonya sorununa dikkat çekmek için Selanik’te Osmanlı ve Avrupa şirketlerine bombalı saldırılar düzenlenmiş, Kruševo şehrinde Osmanlılara karşı isyan başlatılmış, 10 gün süren “Kruševo Cumhuriyeti” kurulmuş ancak isyan bastırılmıştır. 1912 yılında, I.Balkan Savaşı’nda Sırbistan, Yunanistan, Karadağ ve Bulgaristan bir ittifak kurarak Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaş açmış, Makedonya toprakları bu ülkeler arasında paylaşılmıştır. 1913 yılında Yunanistan, Bulgaristan, Karadağ, Arnavutluk, Sırbistan, Romanya ile Osmanlı İmparatorluğu arasında yapılan II.Balkan Savaşı’nda diğer devletlerin I.Balkan Savaşı’nda daha fazla toprak kazanan Bulgaristan’a yönelmesi üzerine Bulgaristan I.Balkan Savaşı’nda elde ettiği toprakların bir bölümünü kaybetmiştir.
I.Dünya Savaşı’nda Bulgaristan Yunanistan ve Sırbistan’a karşı Avusturya Macaristan İmparatorluğu, Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu yanında yer almış Makedonya toprakları Bulgaristan egemenliğinde kalmıştır. Makedonya 1918 yılında “Sırp- Hırvat-Sloven Krallığı’nın” bir parçası olmuş, krallığın adı 1929 yılında “Yugoslavya Krallığı” olarak değiştirilmiştir.
1941 yılında Makedonya toprakları Bulgaristan tarafından işgal edilmiş, Prilep’de işgal güçlerine karşı direniş başlatılmış, 1944 yılına kadar Bulgaristan’ın egemenliği altında kalan Makedonya “Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti’nin” altı federe cumhuriyetinden biri olmuş, devletin adı daha sonra “Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti” olarak değiştirilmiştir.
1948-1949 yılları arasında; Yunanistan İç Savaşı’ndan sonra Yunanistan’ın Makedonya bölgesinde yaşayan Makedonlar ülkeden uzaklaştırılmış bunların bir bölümü Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’ne yerleşmişlerdir.
1991 yılında yapılan referandum sonucu Makedonya Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nden ayrılmış, 1993 yılında Birleşmiş Milletler’e üye olmuştur. Yunanistan’ın itirazı üzerine ülke BM tarafından Eski Yugoslavya Makedonya Cumhuriyeti olarak tanınmış, Makedonya’nın bayrağını ve anayasasını değiştirmesi sonucunda 1995 yılında Yunanistan bu ülkeye ticari ambargoyu kaldırmıştır. 1999 Kosova Savaşı sırasında binlerce Kosovalı Arnavut ülkeye sığınmıştır. 2001 yılında etnik Arnavutların oluşturdukları “Ulusal Özgürlük Ordusu” ile devlet güçleri arasında altı ay süren çatışmalar yaşanmış, “Ohrid Anlaşması” ile çatışmalar sona erdirilmiş, Arnavutlara geniş haklar tanınmıştır.
Halen Makedonya Cumhuriyeti parlamenter demokrasi ile yönetilmektedir. Başkenti Üsküp’tür. Önemli şehirleri arasında “Tetovo”, “Bitola”, “Prilep”, “Ohrid”, “Kumanova”, “Strumica”, “Veles” ve “Berovo” sayılabilir.
Makedonya Cumhuriyeti’nin nüfusu 2.5 milyonun üzerindedir. Sınırlarının belirlenmesi ve göçler nedeniyle nüfusu azalmış ancak son yıllarda belli bir artış gözlenmeye başlamıştır. Ülke Nüfusunun % 66.6’sını Makedon, % 22.7’sini Arnavut, % 4’ünü Türk, % 2.1’ini Sırp, % 2.2’sini Roman, kalanını diğerleri oluşturur.
Makedonların çoğu Makedonya Ortodoks Kilisesi'ne bağlı Ortodoks; Arnavutlar, Türkler ve Boşnaklar Müslümandır. Arnavutların bir bölümü ise Katoliktir.
Ülkenin resmi dili Makedonca ve Arnavutçadır. Ayrıca Türkçe ve Sırpça konuşulur. İngilizce bilen kişi sayısı sınırlıdır.
Makedonya deniz seviyesinden 600 ile 900 metre yükseklikte platolardan oluşur. Yüksekliği 2,000 metreyi geçen çok sayıda dağ, elliye yakın doğal ve suni göl bulunur. En büyük gölleri “Ohrid” ve “Prespa Gölü’dür”. En büyük nehri Gostivar şehri yakınından doğan, Üsküp’ten geçen, Selanik’te Ege Denizi’ne dökülen “Vardar Nehri'dir”. Üç ulusal parka sahiptir. Bunlar; “Pelister”, “Galičica” ve “Mavrovo’dur”.
Ülke toprakları genelde engebeli araziden oluştuğundan ülkede kara iklimi hakimdir. Yazları sıcak, kışları soğuk ve kar yağışlıdır. Ülkeyi ziyaret etmek için en uygun zaman mayıs, haziran ile eylül ve ekim aylarıdır. Turizm açısından en yoğun aylar Temmuz ve ağustos aylarıdır.
Makedonya Cumhuriyeti’ne çeşitli seyahat şirketlerinin düzenlediği tur programları ile veya bireysel olarak gidebilirsiniz. Bireysel seyahat etmek isterseniz uçakla veya İstanbul Üsküp arasında çalışan otobüslerle Üsküp’e gidebilir. Üsküp’ten ülkeyi otobüsle, kiralık araba veya trenle dolaşabilirsiniz. Ancak ülke içi ulaşımda tren yerine otobüsü tercih etmenizde yarar vardır. Şehirleri ve çevresini ise otobüs veya çok ucuz olan taksilerle gezebilirsiniz. Ancak taksi için pazarlık yapmanız veya taksimetre açtırmanız gerekir. Ayrıca bu ülkeden diğer Balkan ülkelerine otobüs, tren veya uçakla gidebilirsiniz.
Makedonya güvenilir bir ülkedir. Ancak hırsızlık olaylarına karşı tren ve otobüslerde dikkatli olmanızda yarar vardır.
Ülkenin para birimi Makedonya Dinarı'dır. Resturantlar, oteller ve mağazalar Euro da kabul etmektedir. Üsküp, Ohrid, Bitola ve Tetovo’da kredi kartı da kullanabilirsiniz. Ülkeden hediyelik eşya olarak şarap, Ohrid İncisi ve yerel giysiler satın alabilirsiniz.
Makedonya mutfağı ülkenin tarihi ve coğrafik yapısına bağlı olarak şekillenmiştir. Et yemekleri ağırlıklıdır. Kebap, köfte, kemiksiz kuzu etinden yapılan “Makedon Yahnisi”, yoğurtla birlikte genellikle kahvaltıda yenilen peynirli, kıymalı, ıspanaklı ve patatesli “burek”, “kaymakçina tatlısı”, her çeşit meze, bunlar arasında özellikle kırmızı biberden yapılan “ajvar”, “gelincik peyniri” deneyebileceğiniz lezzetlerdir. Alkollü içecekler arasında yerel bira “Skopsko Pivo”; “rakı –rakija”, Mastika ve yerel şarapları deneyebilirsiniz.
Aşağıda gezme olanağı bulduğum Üsküp, Bitola, Tetovo, Ohrid, St.Neum ve Struga hakkında bilgiler yer almaktadır.
ÜSKÜP (SKOPJE)
Makedonca “Skopje” adı ile bilinen Üsküp, ülkenin başkenti ve çevresi ile birlikte 800.000 nüfusa sahip en büyük şehridir. İliryalılar tarafından MÖ. V. yüzyılın sonunda kurulmuştur. “Skupi” daha sonra Roma İmparatorluğu onun bölünmesinden sonra Bizans İmparatorluğu’nun hakimiyetine girmiş, depremle tahrip olmuş, Bizans İmparatorluğu tarafından bulunduğu yerden birkaç kilometre güneyde yeniden kurulmuştur. Slavların istilasına uğrayan şehir, X.yüzyılda Makedonya Bulgar Krallığı döneminde, “Skoplje” adını almıştır. Bizans İmparatorluğu’nun eline geçmeden önce Sırp Krallığı’nın bir parçası olmuş, daha sonra yeniden Sırp Krallığı tarafından işgal edilmiş ve başkent olmuştur. 1392 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmiş, “Üsküp” adını almıştır.1689 yılında Avusturyalı General tarafından ele geçirilmiş, tahrip edilmiştir. Balkan Savaşları sonunda Osmanlı İmparatorluğu’nun elinden çıkmış, 1914 yılında Bulgaristan’ın eline geçmiş, daha sonra Sırp, Hırvat, Sloven Krallığı’nın bir parçası olmuş, 1920 yılında altı ay Yugoslavya Komünist Partisi tarafından yönetilmiştir. 1941 yılında yeniden Bulgaristan’ın yönetimine girmiş, 1944 yılında Makedonya federe devletinin başkenti olmuş, 1963 yılında iki bin kişinin ölümüne neden olan büyük deprem sonrasında şehirde Osmanlı dönemine ait tarihi binaların çoğu yıkılmış, bunların yerini yeni binalar ve sanayi tesisleri kurulmuştur. 1991 yılında beri Makedonya Cumhuriyeti’nin başkentidir.
Yahya Kemal’in doğduğu şehir olan Üsküp; Vardar Nehri’nin kıyısında dağların eteklerinde kurulmuştur. Şehrin her iki tarafını birbirine bağlayan çok sayıda köprü bulunur. Bunlardan “Taş Köprü (Kamen Most)” şehrin simgesidir. 214 metre uzunluğundaki köprü; XV.yüzyılın sonunda, VI. yüzyılda yapılan eski köprünün yerine yapılmış, sürekli yenilenmiştir. 2001 yılında büyük zarar gören köprü yeniden onarılmıştır. Ancak köprü zaman içinde yapılan onarımlarla tarihi özelliğini önemli ölçüde yitirmiştir. Halen köprünün iki tarafında “Sv.Neum”, “Sv Kliment”, “Sv. Krill” ve “Sv. Methodist” ait dev heykeller bulunur. Köprünün her iki tarafındaki kıyı boyunca halen büyük inşaatlar yapılmaktadır.
Taş Köprü; şehrin çoğunlukla Arnavut ve Türklerin yaşadığı eski tarihi bölümünü ile çoğunlukla Makedonların yaşadığı modern ve gelişmiş yeni bölümünü birbirine bağlamaktadır. Köprüden Eski Üsküp tarafına geçtiğinizde sol tarafta gördüğünüz kilise ilk olarak XIV. yüzyılda yapılmış, XIX. yüzyılda yenilenmiş “Sv.Dimitri Kilisesi’dir”. Sağ tarafta yer alan, Balkanların en büyük hamamı olan “Davut Paşa Hamamı (Daud Pasha Amam Galery)” XV. yüzyılda yapılmıştır. Halen “Şehir Sanat Galerisi” olarak kullanılmaktadır. Yolun devamında ise “Türk Çarşısı/Büyük Çarşı/Üsküp Çarşısı (Čaršija) olarak bilinen çarşı bölgesi başlar. Çarşı Bölgesi; dar, Arnavut kaldırımlı, düzensiz ara sokaklar; bunların bağlandığı küçük meydanlarla doludur. Bu sokak ve meydanlarda yer alan bir, iki katlı eski binaların ilk katları dükkan olarak kullanılmaktadır. Çoğunlukla ucuz fiyatlı, kalitesiz çeşitli eşyaların satıldığı bu dükkanların çoğu son derece bakımsızdır. Eski binaların bir bölümünün yerine ise yeni binalar yapılmıştır. Gezerken küçük dükkanların bazılarının üzerinde gördüğünüz Türkçe tabelalar sizde sanki Anadolu’daki küçük bir kasabanın çarşısında geziyormuşsunuz hissi uyandırır.
Çarşıyı kaybolma endişesi taşımadan çok kısa sürede dolaşabilirsiniz. Çarşının birbirine benzeyen bakımsız sokaklarında; halen restaurantların bulunduğu XV. yüzyılda yapılan Davut Paşa Hamamı’na yakın “Kapan Han (Kapan An)”; XV. yüzyılda yapılan halen müze olarak kullanılan “Sulu Han (Suli An)”; XVI.yüzyılda yapılan halen Makedonya Müzesi’nin bir bölümü olarak kullanılan “Kurşunlu Han (Kuršumli An)” gibi hanlar bulunur. Üsküp’ün ikinci büyük hamamı “Çifte Hamam (Čifte Amam National Art Gallery)” sanat galerisi olarak kullanılmaktadır.
Eski Şehrin Čaršija ve “Čair” bölgelerinde 30’un üzerinde cami bulunmaktadır. Bu camiler arasında Çifte Hamam’ın karşısında bulunan XV.yüzyılda yapılan, 1689 yılında tahrip olan, 1802 yılında yeniden inşa edilen “Murat Paşa Cami”, 1436 yılında yapılan, XVIII. yüzyılın başında yenilenen “Sultan Murat Cami/Hünkar Cami” ve “Gazi İsa Bey Cami” sayılabilir. Sultan Murat Cami yakınında “Saat Kulesi’ni” görebilirsiniz. Kalenin ana girişinin karşısında şehrin en büyük cami olan “Mustafa Paşa Cami” yer alır. Cami 1492 yılında camide türbesi bulunan Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Mustafa Paşa Cami’nin yakınında, bir bölümü XIV. yüzyılda yapılan Sırp Ortodoks “Sveti Spas Manastırı” bulunur. Manastırın içinde yer alan kilisede, on metre genişliğinde, altı metre yüksekliğinde fındık ağacından oyulmuş, 1817-1824 yılları arasında yapılan, ahşap bir ikon ilgi çekicidir. Kilisenin bahçesinde ise 1900’lü yılların başında Osmanlılara karşı isyan ettiği için öldürülen, ülkenin ulusal kahramanı “Guce Delčev’in Mezarı” yer alır.
Eski Şehirde bulunan “Makedonya Ulusal Müzesi” etnografya ve arkeoloji müzesi olarak Makedonya tarihi hakkında ayrıntılı bilgi edinmenizi sağlar. Bazı arkeolojik bulgular Kurşunlu Han’da sergilenmektedir.
Osmanlıların Balkanlara girmesini 25 yıl boyunca engelleyen, devşirme, ulusal kahraman “İskender Bey’in Heykeli (Skendebej Monument)” Davut Paşa Hamamı’na yakın mesafede “Goce Delčev Bulvarı” üzerindedir. Heykel İskender Bey’in tarihi kişiliği nedeniyle tartışma konusu olmaktadır.
Çarşının içinden ulaşabileceğiniz Mustafa Paşa Cami’nin karşısında bir tepe üzerinde, büyük bir park içinde yer alan “Kale” Üsküp manzarasını en güzel görebileceğiniz yerdir. Kalenin her köşesinden yeni Üsküp’ün farklı yerleri görülmektedir. Kale; İliryalılar döneminden kalan kale alanı üzerine kurulmuştur. Kazılarda bu alanda M.Ö. 200 yılına ait çeşitli kalıntılar bulunmuştur. 1963 Depremi’nden büyük zarar gören kale daha sonra restore edilmiştir. Duvarları farklı dönemlerde yapılan kalenin bazı bölümleri X. yüzyılda Çar Samoil tarafından yaptırılmıştır. Rampanın bir bölümü Skupi antik şehrinin taşları ile yapılmıştır.
Çarşı bölgesinde yemek molası vermeniz gerekirse “Tafçe Gratçe” olarak bilinen kuru fasulye üzerine uzun köfteler konan güveci deneyebilirsiniz.
Suları çamurlu Vardar Nehri’’nin diğer tarafında ise şehrin yeni, modern ve çoğunlukla Makedonların yaşadığı bölümü yer alır. Taş Köprü’nün güney tarafında yer alan “Makedonya Meydanı (Makedonija Ploštad)” şehrin en canlı bölümüdür. Halen meydanın tam ortasında Büyük İskender’in dev bir heykelinin yapılması düşünülmekte ancak bu konuda Yunanistan’la Makedonya Cumhuriyeti arasında itilaf bulunmaktadır. Meydana bağlanan Vardar Nehri’nin kıyısı ise yürüyüş yapmak, büyük fincanlarda Türk kahvesi içmek ve yemek yemek için uygundur. Meydana bağlanan, güneye doğru uzanan “Maršal Tito Caddesi” cafelerin, alışveriş yerlerinin, otellerin ve çeşitli sevimli heykellerin yer aldığı kalabalık bir caddedir. Cadde üzerinde Üsküp doğumlu “Rahibe Terasa’nın” küçük bir heykeli, yol yapımı nedeniyle buraya yakın mesafede olan evi yıkıldığı için heykelin arka tarafında evini temsilen yapılan bir bina bulunmaktadır.
Maršal Tito Caddesi’nin güney ucunda yer alan “Tren İstasyonu” 1963 Depremi sırasında yıkılmış, istasyondaki “Duvar Saati” depremin olduğu 5.17’de durmuştur. Halen yıkıntı halinde duran, Duvar Saati ile dikkat çeken eski Tren İstasyonu’nun bir bölümü kapısının önündeki eski eserlerden de anlayacağınız gibi Şehir Müzesi olarak kullanılmaktadır. Müzenin yan tarafında bulunan Koç Grubu’na ait “Ramstore Alışveriş Merkezi’nin” giriş katında Makedonya ve diğer Balkan ülkeleri ile ilgili çok güzel kitaplar bulabileceğiniz bir kitapçı bulunur.
Üsküp şehrine hakim 1066 metre yükseklikteki “Vodno Dağı’nın” tepesine Hıristiyanlığın 2000. yılı anısına 66 metre yükseklikte İsa’nın yaşamının her bir yılını temsilen 33 kat yapılmış dev “Milenyum Haçı (Mileniumski Krst)” dikilmiştir. Haç ülkede yüzyıllardır devam eden din mücadelesini en iyi şekilde yansıtmaktadır.
Üsküp’ten otobüs veya trenle ülkenin diğer şehirlerine gidebilirsiniz. Tren ve otobüs istasyonu eski tren istasyonuna 20 dakika yürüyüş mesafesindedir.
BITOLA- MANASTIR
Bitola; “Pegalonia Vadisi’nin” güney batısında, “Baba Dağı” eteklerinde 660 metre yüksekliğindeki bir platoda yer alır. Yunanistan sınırına 25 kilometre uzaklıktadır. 200.000 nüfusu ile ülkenin ikinci büyük şehridir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Üsküp’ten sonra önemli bir ticaret merkezi olan şehir “Dragor Nehri’nin ” iki tarafında kurulmuştur.
Şehre Üsküp veya Ohrid’den otobüsle gidebilirsiniz. Üsküp Bitola arası 176, Ohrid Bitola arası 56 kilometre uzaklıktadır.
Bitola Anadolu kasabası görünümünde küçük bir şehir olduğu için yürüyerek birkaç saat içinde dolaşabilirsiniz.
Şehrin ana meydanında; üzerinde bir haç bulunan “Saat Kulesi”, içinde sekiz Makedonya Kalkanı bulunan bir havuz, Büyük İskender’in babası II.Philip’in kabartmalarının bulunduğu siyah mermerden bir anıt ve eski bir “Osmanlı Cami (Jeni Dzamija)” bulunur. Son yıllarda caminin eski bir tapınağın üzerine yapılan kilise üzerine inşa edildiği belirlendiğinden halen içinde kazı çalışmaları devam etmektedir.
Eski tarihi binalarla çevrili meydana Saat Kulesi karşısından bağlanan sokakta, Balkanların en büyük kiliselerinden biri olan “Sv. Dimitrija/Sv. Dimitri” yer alır. 1830 yılında yapılan kilise fresko ve ikonaları ile tanınmıştır.
Meydanın kuzeyinde; “Dragor Nehri ” ile şehri batı doğu yönünde kesen şehrin ana bulvarı “Bulevar Prvimaj” bulunur. Meydandan minareleri görülen, bulvarın diğer tarafındaki cami, 1508-1509 yılları arasında inşa edilen “İshak Çelebi Cami’dir (Isak Dzamija)”. İshak Çelebi Cami’nin içini görebilmek için; Makedonya Cumhuriyeti’ndeki tüm camiler güvenlik nedeniyle ibadet saatleri dışında kapalı olduğundan; namaz saatini beklemeniz gerekir. Camiye ulaşmadan önce göreceğiniz küçük “Kapalı Çarşı (Bezisten)” da Osmanlı döneminde yapılmıştır. Kapalı Çarşı’nın içinde çeşitli el sanatları ürünleri satan küçük dükkanlar bulunur. Kapalı Çarşı’nın içinden geçerek veya Bulevar Prvimaj üzerinden; dar, karışık sokakların, eski Osmanlı mimarisi tarzında evlerin, pazar yeri ve kahvelerin yer aldığı “Eski Osmanlı Bölgesi’ne ” ulaşabilirsiniz. Vardar Nehri’nin kuzeyinde kalan, oldukça bakımsız olan bu bölgede, ara sokaklarda gezerken İshak Çelebi Cami dışında 1562 yılında yapılan “Yahdar Kadı Cami’ni (Ajdar Kadi Dzamija)” ve diğer camileri görebilirsiniz.
Saat Kulesi’nin bulunduğu meydana bağlanan, “Maršal Tito” veya yerel halk tarafından bilinen adı ile “Shirok Caddesi” şehrin en canlı bölümünü oluşturur. Araç trafiğine kapalı bu uzun caddenin her iki tarafında XVIII ve XIX. yüzyılda yapılmış, birkaç katlı binalar yan yana sıralanmışlardır. Binaların ilk katları cafe, restaurant veya dükkan olarak kullanılmaktadır. Caddenin Kültür Merkezi ile Saat Kulesi’nin bulunduğu meydan arasındaki bölümü Kültür Merkezi’nden sonraki bölümünden daha hareketlidir.
Caddenin güney tarafında, “Partizanska” Caddesi ile birleştiği yerde, köşede, 1899 yılında Atatürk’ün mezun olduğu “Askeri İdadi” yer alır. Dışı oldukça bakımsız, bahçe içindeki bu büyük bina halen “Bitola Enstitüsü, Müze ve Sanat Galerisi (Zavod i Müzej)” olarak kullanılmaktadır. Binanın üst katının sol tarafında Makedonya Cumhuriyeti’nin tarihinin kronolojik bir sıra ile anlatıldığı çok iyi düzenlenmiş küçük bir müze bulunmaktadır. Sağ tarafında ise Türk Silahlı Kuvvetleri’nin katkılarıyla mükemmel şekilde restore edilen ve düzenlenen “Atatürk Anı Bölümü” yer almaktadır. Bu bölümde; Atatürk’ün okul yıllarındaki halini gösteren askeri üniformalı balmumu heykeli, fotoğrafları, diplomaları, okul yıllarını anlatan yazı, nüfus cüzdanı, giysileri, Atatürk’e aşık olan Helen’in yazdığı mektup ve Atatürk’e ait çeşitli eşyalar sergilenmektedir. Birbirine bağlanan birkaç odadan oluşan bu küçük bölümü gezerken duygulanır. Gözlerinizden yaşların boşalmasını engelleyemezsiniz. Şehre bir tur programı ile gitmemişseniz şehir haritası veya İngilizce rehber kitaplarda eski Askeri İdadi veya Atatürk Anı Bölümü ile ilgili bir bilgi bulunmadığından; yapmanız gereken şey; Bitola Müzesi’ni (Zavod i Muzej) haritada bulmak ve bu binanın ikinci katına çıkmaktır. Şehre otobüs veya tren ile gelmişseniz otobüs ve tren istasyonu müzeye yakın mesafededir.
Anfitiyatro, hamam, bazilika kalıntılarının yer aldığı Roma Kalıntıları “Heraklea” şehirde zamanınız ölçüsünde görebileceğiniz yerlerden bir diğeridir. Burada bulunan eserlerin bir bölümü küçük müzede, Bitola Müzesi’nde ve Üsküp Müzesi’nde sergilenmektedir.
TETOVO- TETOBO-KALKANDELEN
Tetovo yaklaşık 87.000 nüfusa sahip, Kosova ve Arnavutluk sınırına yakın, Makedonya Cumhuriyeti’nin kuzeybatısında, “Pena Nehri” kenarında “Šar Dağları” eteklerinde kurulmuş küçük, modern bir şehirdir. Arnavutların yoğun olarak yaşadıkları şehir Arnavutlar tarafından “Tetobo” olarak adlandırılmaktadır.
Tetovo şehrine Üsküp ve Ohrid’den otobüs veya kiralık araba ile gidebilirsiniz. Üsküp Tetovo arası 44, Ohrid Tetovo arası 132 kilometredir. Otobüs ve tren istasyonu aynı yerde, şehir merkezine yakın mesafededir. Şehir sahip olduğu iki üniversite ile üniversite şehri olarak tanınır. Ülkenin önemli kayak merkezlerinden biri olan “Popova Šapka” Tetovo yakınındadır.
Şehirde gezilecek tarihi yerler sınırlıdır. Bunlar arasında en dikkat çekici olanı; içi ve dış cephesi tümü ile diğer camilerde görmediğiniz şekilde kare şeklinde renkli çiçek motifleri ile süslenmiş “Alaca Cami’dir (Šarena Džamija)”. Cami 1459 yılında “Hurşide” ve “Mensure” adını taşıyan iki kardeş tarafından yaptırılmış, 1833 yılında “Abdurrahman Paşa” tarafından yeniden inşa ettirilerek, genişletilmiştir. Bu nedenle halk tarafından “Djamija Paşa Cami” olarak bilinir. Caminin bahçesinde bir şadırvan ile iki kardeşinin mezarlarının bulunduğu bir türbe bulunmaktadır. Caminin bulunduğu alanda geçmişte bir han ve hamam da yaptırılmıştır. Hamam caminin yan tarafındaki yeşillik alanın yanından geçen Pena Nehri kenarında, caddenin üzerinde yer alır.
Bu cami dışında Eski Şehir merkezinde Osmanlı döneminden kalan birkaç cami ile tarihi kilise birbirine yakın mesafede yer alır.
Şehirde ayrıca XVIII. yüzyılın ortalarında inşa edilen “Harabati Baba Tekkesi’ni (Arabati Baba Bektaši Teke)” görebilirsiniz. Makedonya Cumhuriyeti’ndeki Bektaşilerin merkezi olan tekke kurulduğu tarihten, 1912 yılında Osmanlı egemenliğinin sona erdiği tarihe kadar faaliyet göstermiş, daha sonra buradaki dervişler Arnavutluk ve diğer ülkelere gitmişlerdir. Tekke 1941-1945 yılları arasında bir süre faal olmuş, ancak Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti döneminde tekkenin bulunduğu alana devlet tarafından el konulmuştur.
Tekke büyük bir Müslüman mezarlığının karşısındadır. Tekkeye mezarlığa bakan bir kapıdan girilmekte, büyük bir alanı kaplayan tekkenin avluları üzerinde çoğu perişan halde çok sayıda ahşap bina, çeşme ve mezarlık göze çarpmaktadır. Tekke içinde halen cem evi yanında birde cami bulunmaktadır. Ziyaretçiler genelde bir derviş tarafından dar, uzun, oldukça bakımsız bir salonda karşılanmakta, Bektaşilikle ilgili resim ve objelerin bulunduğu bu salonda şeker ikram edildikten sonra Bektaşilik hakkında ziyaretçilerin sordukları sorular derviş tarafından cevaplandırılmaktadır. Arzu edenler ziyaretçi defterine yazı yazabilmektedirler.
OHRID (OHRI)
Ohrid; “Ohrid Gölü” kıyısında, 50.000 nüfusa sahip, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan Makedonya Cumhuriyeti’nin en güzel şehirdir. Üsküp’ten 174 kilometre uzaklıktadır. Şehre Üsküp’ten otobüs veya araba ile kısa sürede ulaşabilir. Arzu ederseniz Üsküp yerine Üsküp’ten farklı özellikler taşıyan Ohrid’de konaklayarak buradan tüm Makedonya Cumhuriyeti’ni gezebilirsiniz.
Ohrid; yürüyerek kısa sürede dolaşabileceğiniz küçük bir şehirdir. Ortasında 900 yıllık “Çınar, Ağacı’nın (Čınar)” yer aldığı “Ploštad Kruševska Republika” şehrin önemli meydanlarından biridir. Osmanlı döneminin izlerini taşıyan bu meydanda “Zeynel Abidin Paşa Tekke ve Cami (Teće Zejnel Abedin Paša)” ile meydanın yakınında “Ali Paşa Cami” yer alır.
Meydandan limana bağlanan sokaklardan “Makedonski Prosvetiteli” şehrin en önemli yürüyüş ve alışveriş sokağıdır. Sokağın iki tarafında yer alan iki katlı eski binaların alt katlarında çoğunlukla hediyelik eşya ve yöreye özgü inci satan dükkanlar, cafe,restaurant ve sanat galerileri bulunur.
Ohrid Gölü kenarında yer alan küçük “Liman” ve önündeki küçük meydan şehrin en hareketli yerlerinden biridir. Limanda Sv. Kliment’e ait heykel yer alır. Limana yüzünüzü döndüğünüzde sağ tarafınızda kalan bölge şehrin “Eski Şehir” bölgesidir. Bu bölgenin göl kenarında yer alan kıyı bölümünde küçük cafeler bulunur. Bu cafeler güzel bir Makedonya Şarabı eşliğinde göl manzarası seyretmek için ideal yerlerdir. Limanın sol tarafında kıyı boyunca uzanan “Kej Marsal Tito” keyifli bir yürüyüş yoludur. Sürekli kalabalık olan bu yol özellikle akşamüzeri gün batımında çok güzel göl manzarasına sahiptir. Butik oteller, villalar ve plajların yer aldığı bu bölgede vaktiniz yeterli ise Ohrid Nehri’nin mavi, temiz sularında yüzebilirsiniz. Bu yola yakın mesafede Marshall Tito’nun yazlık evi bulunmaktadır.
“Ohrid Gölü” 30 kilometre uzunluğunda, 14.5 ile 11 kilometre genişliğindedir. Dünyanın en eski göllerinden biridir. Göl aynı zamanda, 294 metre derinliği ile Balkanların en derin gölüdür. Gölde dünyada sadece Ohrid gölünde yaşayan yedi çeşit balık bulunmaktadır. Halen gölün üçte ikisi Makedonya Cumhuriyeti’ne, üçte biri Arnavutluk Cumhuriyeti’ne aittir.
Limanın sağ tarafında kalan “Eski Şehir” şehrin en ilginç bölgesidir. Eski Şehir tepelik bir alanda kurulmuştur. Bu bölgede; iki üç katlı bir bölümü oldukça bakımsız yüzlerce ev, Arnavut kaldırımlı dar sokaklar, çoğu XI. yüzyıldan kalma çok sayıda kilise bulunur. Ohrid geçmişte Ohrid Başpiskoposluğu’nun merkezi olduğu için şehir içinde ve çevresinde yüzlerce kilise yapılmış ancak bunlardan çok az bir bölümü günümüze kadar ayakta kalabilmiştir.
Bir Anadolu kasabasını andıran Eski Şehrin; göl tarafı dışındaki tüm çevresi kalın şehir duvarları ile kuşatılmıştır. Şehir duvarları Eski Şehri gezerken farklı yerlerde karşınıza çıkar. Eski Şehri; limanın önündeki meydana bağlanan “Car Samoil” üzerinden veya kıyıdaki sokaktan yürüyerek keşfetmeye başlayabilirsiniz. Car Samoil üzerinden yürürseniz tepeden sokağa doğru inen Eski Şehir Duvarlarının bir bölümünü görebilirsiniz. Bu alanda bulunan “Alt Şehir Kapısı” yol yapımı sırasında yıkılmıştır. Şehir duvarlarının devamında yer alan “Sv. Bogorodica Bolnička” ile “Sv. Nikola Bolnički” geçmişte Ohrid’e gelen denizcilerin şehre girmeden önce 40 gün süre ile karantina altına alındıkları hastane olarak kullanılmış iki küçük kilisedir.
Bu kiliselerden sonra Car Samoil boyunca biraz yürüdüğünüzde karşınıza “ Ulusal Müze (Naroden Muzej)” çıkar. Arkeoloji ve etnografya müzesi olan Ulusal Müze; XIX. yüzyıl Makedonya mimarisinin en güzel örneği olan üç katlı, beyaz renkli, geçmişte “Robev Ailesi’ne ”ait evle “Urania Ailesi’ne” ait iki evde yer almaktadır. Müzede sergilenenler arasında Sv. Kliment Bogorodica Perivlepta Kilisesi’nden getirilen tarihi kayıtlar büyük önem taşımaktadır.
Müzeden sonra, bir yokuşun başında, XI. yüzyılda Ohrid Başpiskoposu için katedral kilise olarak inşa edilen “Ayasofya Kilisesi (Sv. Sofija)” yer alır. Erken Hıristiyan Bazilikası kalıntıları üzerine yapılan kilise 1037-1056 yılları arasında yenilenmiş freskolarla süslenmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde cami olarak kullanılmış, 1912 yılında tekrar kiliseye çevrilmiştir. Cami olarak kullanıldığı dönemde içindeki freskoların üstleri beyaz boya ile kapatıldığından çok iyi korunmuştur. Bu freskoların bir bölümü XI. yüzyıldan kalmış, bir bölümü XII ve XIV. yüzyıllarda yenilenmiştir. Sv. Sofija XI. yüzyıldan kalma freskolara sahip dünyadaki iki önemli kiliseden biri olarak tanınır.
Sv. Sofija Kilisesi’nden dar Arnavut kaldırımlı sokakları tırmanarak veya “Üst Şehir Kapısı’ndan ulaşacağınız “Roma Tiyatrosu (Antički Teatar)” Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde inşa edilmiştir. Romalılar döneminde arena, günümüzde yaz festivali sırasında konserler için kullanılan tiyatro 2000 yıllık bir geçmişe sahip olmasına karşılık hala tüm ihtişamı ile ayakta durmaktadır. Tiyatro ve Üst Şehir Kapısı’na yakın mesafede, tepede, “Sv. Kliment Bogorodica Perivlepta Kilisesi” yer alır. Kilise Bizans döneminde 1295 yılında yapılmıştır. Sv. Sofija Kilisesi’nin camiye çevrilmesi üzerine başpiskoposluk katedrali olmuş, XV. yüzyılda bölgedeki tarihi kayıtlar buraya getirilmiş, müze haline getirilmiştir. Daha sonra buradaki kayıtlar Ulusal Müze’ye taşınmıştır. 1950’lerde içindeki freskolar temizlenmiştir. Halen bu küçük kilisenin içi çok güzel freskolarla kaplıdır.
Eski Şehrin en üst noktasında yer alan, şehrin birçok noktasından görülen “Samoil Kalesi (Samoilova Tvrdina)” ise X.yüzyılın sonunda yapılmıştır. Ancak araştırmalar kalenin bulunduğu alanda M.Ö. III.yüzyıl hatta daha öncesinde bir kalenin bulunduğunu belirlemiştir. Pazartesi dışında 9.00- 18.00 saatleri arasında açık olan kale muhteşem bir göl ve şehir manzarasına sahiptir. Kalenin bulunduğu alanda 2002 yılında yapılan kazılarda altıncı eksiksiz altın maske bulunmuştur. (M.Ö. I. yüzyılda ölüm seremonileri sırasında kullanılan diğer beş altın maske ise daha önceki yıllarda Ohrid Havaalanı’nın kuzeyinde “Trebenište Köyü” yakınındaki mezar kazıları sırasında bulunmuştur. Bu maskelerin hale üçü Belgrad’da ikisi Üsküp’tedir. Altıncı maskenin bir parçası Bitola yakınında bir mezarda ele geçirilmiştir).
Eski şehrin “Plaošnik Bölgesi’nde” yer alan “Sv. Kliment -Sv Pantelejmon Kilisesi” 2002 yılında St. Kliment ve Sv. Pantelejmon adına yapılmış yeni bir kilisedir. Kilisenin içinde zeminde yer alan cam bölümlerde eski kiliseye ait kalıntıları görebilirsiniz. Yeni kilise Sv. Kliment tarafından 893 yılında kurulan ilk Kiril Alfabesi’nin okutulduğu ilk Slav Üniversitesi’nin sit alanının yanında kurulmuştur. Sv. Kliment V.yüzyıl bazilikasının üzerine bir kilise inşa etmiş, 916 yılında ölünce kilise içindeki mezara gömülmüştür. Son yıllarda bulunan 150 mezar bu kilisenin Sv. Kliment döneminde hastane olarak kullanıldığını göstermiştir. Kilise XII, XIII ve XIV. yüzyıllarda yenilenmiş, Osmanlı İmparatorluğu döneminde camiye çevrilmiştir. Bu dönemde içindeki replikler Sv. Kliment Bogorodica Perivlepta Kilisesi’ne taşınmıştır. Cami daha sonra tamamen yıkılmıştır. 1943 yılında başlatılan kazılar sonucu Sv. Kliment’in mezarı, kilisenin yenilenme ve genişletilme dönemine ait freskolar, V.yüzyıl bazilikası kalıntıları bulunmuştur. Halen yeni kilisenin etrafındaki alanda; kazılar sonucu bulunan kalıntılar yer almaktadır. Yeni kiliseden ve kilisenin yan tarafında kalıntıların bir bölümünün bulunduğu alandan Orhid Gölü inanılmaz güzel görülmektedir.
Şehrin en güzel manzaraya sahip kilisesi, bir yamacın üzerinden göle bakan XIII. yüzyılda yapılmış “Sv. Jovan Kaneo Kilisesi’dir”. Bu kiliseye Sv. Kliment -Sv Pantelejmon Kilisesi ve kalıntıların etrafını çevreleyen tel çitleri takip ederek, gireceğiniz ağaçlık alandaki patikadan göle doğru yokuş aşağı yürüyerek ve daha sonra karşınıza çıkan merdivenlerden inerek veya Sv. Sofija tarafından ulaşabilirsiniz.
Sv. Jovan Kaneo Kilisesi’nin bulunduğu alandan gölü seyrettikten sonra kilisenin yan tarafındaki merdivenlerden göle doğru inerseniz burada duran küçük teknelerle, Eski Şehrin bulunduğu tepeyi denizden görerek, limana geri dönebilirsiniz.
Ohrid’de çarşıdan veya geleneksel atölyelerin birinden inci bir takı satın alabilir. Çok uygun bir fiyata Ohrid Gölü’nün “pastrinka” adını taşıyan benekli alabalığını, Ohrid Şarabı eşliğinde yiyebilir. Gölün farklı noktalarından göle girebilirsiniz.
ST.NAUM (SV.NAUM) MANASTIRI
St. Naum Manastırı; Ohrid’den, 29 kilometre uzaklıkta, Arnavutluk sınırına yakın, Ohrid Gölü kenarındaki bir tepe üzerinde yer alır. Manastır’dan gölün karşı kıyısında bulunan Arnavutluk Cumhuriyeti’na ait “Progradici” şehri görülmektedir.
Manastıra Ohrid’den otobüsle gidebilir. Manastırdan önce St. Naum yolu üzerinde şehre 20 kilometre uzaklıkta bulunan Galičica Ulusal Parkı’nı ziyaret edebilirsiniz.
St. Naum Manastırı; XVI. ve XVII. yüzyıllarda kale tarzında inşa edilmiş, çok güzel görünüme sahip bir manastırdır. Manastırın bir bölümü günümüzde otele çevrilmiştir. Bahçesinde tavus kuşlarını görebileceğiniz manastırın kilise bölümünün içinde küçük bir odada St. Naum’un mezarı bulunmaktadır. Mezarın mermeri üzerine bir kişinin kulağını dayaması halinde St. Naum’un kalp atışlarını duyabileceğine inanıldığından; mezarın bulunduğu odanın önünde uzun bir kuyruk oluşmaktadır. Arzu ederseniz sizde bu kuyruğa girerek deneme yapabilirsiniz.
St. Naum Manastırı’nın bulunduğu tepelikle araba park yeri arasındaki alan ise piknik yeri görünümündedir. Gölün suyu bu bölgede çok temiz olduğu için kıyıdan çok sayıda kişi göle girmekte, St. Naum’a giden patika yol boyunca satıcıların tezgahları ardı ardına sıralanmaktadır. Bu satıcıların yer aldığı yol üzerinde küçük bir köprü ile ulaşılan çay bahçesinde yemek yiyebilir. Kahve içebilir. Buradan kalkan küçük kayıkla yaklaşık 20 dakika süren bir gezi ile Drima Nehri’nin doğduğu yere gezinti yapabilirsiniz.
STRUGA
Struga Ohrid Gölü’nün kuzey sahilinde yer alan, Arnavutluk sınırına yakın, küçük bir şehirdir. Ohrid şehrine 15 kilometre uzaklıktadır.
Ohrid’den Struga şehrine taksi veya 6.30-22.30 arasında her 15 dakikada bir hareket eden otobüsle yarım saatten kısa bir süre içinde ulaşabilirsiniz. Makedonya Cumhuriyeti’ne Türkiye’den bir seyahat acentası ile giderseniz genelde seyahat acentalarının konaklama yeri Struga şehridir.
Struga “Crni Drim Nehri’nin” kenarında kurulmuştur. Nehir gölün sularını boşalttığından suyun akış yönü gölden nehre doğru ters yöndedir. Şehirde görülecek tüm yerler nehrin iki tarafında uzanan yürüyüş yolları üzerindedir. Nehrin üzerinde her iki kıyıyı birbirine bağlayan biri tahta çok sayıda küçük köprü bulunur. Ayrıca her iki tarafta çok sayıda küçük cafe yer alır. Şehrin küçük çarşısı da nehir kenarına bağlanan yolun üzerindedir. Nehrin kenarında yer alan küçük parkta ve gölden kıyı boyunca uzanan yürüyüş yolunun çeşitli yerlerinde şairlere ait çok sayıda büst gözünüze çarpar. Struga’da her yıl 21-27 Ağustos tarihleri arasında “Uluslararası Struga Şiir Akşamları” düzenlenmektedir. Şehirde ibadet saatleri dışında kapalı “Mustafa Paşa Cami” ile bir hamam bulunmaktadır. Bu küçük sahil şehrinde göl kenarındaki otellerin plajlarından veya halka açık plajlardan Orhid Gölü’ne girebilirsiniz.
*Bu yazı Makedonya Cumhuriyeti’ne yaptığım seyahat sırasında gördüğüm yerler, edindiğim izlenimler, rehberlerin verdiği bilgiler ve aşağıda yer alan kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır.
Lonely Planet, Western Balkans, ed:Richard Plunkett, Vesna Maric, Jeanne Oliver, ISBN 1-74104-610-6, 2006.
The Bradt Travel Guides, Macedonia, Thammy Evans, 2009, ISBN: 978-94162-297-2.
Toltec Dream, Ohrid Through Photography, 2010.
SEYAHATLER

Avusturya Cumhuriyeti; Orta Avrupa'nın güneydoğusunda yer alır. 83.858 km² yüzölçümüne sahiptir. Batıda Liechtenstein ve İsviçre, güneyde İtalya ve Slovenya, doğuda Macaristan ve Slovakya, kuzeyde Almanya ve Çek Cumhuriyeti ile komşudur.

Bosna Hersek 51.147 km² yüzölçümüne sahip bir Balkan ülkesidir. Ülke; kuzey, batı ve güneyde Hırvatistan, doğuda Sırbistan, güneyde Karadağ ile komşudur. Ülkenin kuzey bölgesi “Bosna”, güney bölgesi “Hersek” olarak tanınır.

Singapur Güneydoğu Asya’da yer alan bir ada devletidir. Malakka Boğazı ve Güney Çin Denizi arasında Malakka Yarımadası'nın güneydoğu ucunda yer alır. Kuzeyde Malezya'nın Johor Eyaleti, güneyde Endonezya'nın Riau Adaları ile çevrilidir. Anakaradan Johor Boğazı ile ayrılır. Malezya’ya iki uzun köprü ile bağlanır. Güneydoğu sahilindeki 63 küçük ada ile birlikte yüzölçümü yaklaşık 682 km2 civarındadır. Dünyanın en küçük yirmi ülkesinden biridir.

Fas Krallığı, kuzeybatı Afrika'da yer alan Arap ülkesidir. İspanya’dan Cebelitarık Boğazı ile ayrılır. Akdeniz ve Atlantik Okyanusu'na kıyısı olup, Afrika'nın Avrupa'ya yaklaştığı uçta, Avrupa’ya 14 km uzaklıktadır. Afrika'nın en ucundaki “Tangier” şehri Fas'a, Fas topraklarındaki “Ceuta” ve “Melilla” İspanya'ya aittir. Yüzölçümü 446.550 km2, güneyinde hak iddia ettiği,1975'ten beri yönettiği Batı Sahra dahil edilirse 710.850 km2 ‘dir.
Copyright 2010. Privacy Policy | Terms of Use | XHTML | CSS
Design by MEHMET KEREM PALA
>