ŞAM-DAMASCUS
Şam “Suriye Arap Cumhuriyeti’nin” başkenti, 4.5 milyonu aşan nüfusu ile en büyük ve modern şehridir. Kurulduğu tarihten itibaren sürekli yerleşim olan dünyanın en eski şehirlerinden biridir. “Barada Nehri” kenarında, denizden 690 metre yüksekteki bir vahada, “Hz.Adem’in” oğulları “Kabil” ve “Habil” arasında dünyada işlenen ilk cinayetin gerçekleştiği yer olduğuna inanılan, “Qassioun Dağı/ Qasiyoun Mount” eteklerinde geniş bir alanda kurulmuştur.
Şehir; “Arapça “Dimashq Ash Shām”, kısaca “Dimashq” veya halk tarafından “Ash Shām”, batıda “Damas”, “Damascus”, “Damasco” olarak bilinmektedir”. “Osmanlı döneminde Halep, Humus, Şam ve Gaziantep’ten oluşan bölge “Şam” adı ile adlandırılmıştır.”
Şehrin tarihi geçmişi M.Ö. 3000 yılına dayanmaktadır. “Dimashqa” adı ilk olarak “Ebla Arşivleri’nde” ve Mari’da bulunan M.Ö 2500 yılına ait tabletlerde yer almaktadır. Mısır tabletlerinde Dimashqa M.Ö. XV. yüzyılda Mısır’ın işgal ettiği şehirlerden biri olarak belirtilmektedir.
Geçmişte Şam; Arami, Asur, Babil, Pers, Büyük İskender, Nebati ve Roma İmpa-ratorluğu’nun egemenliği altında kalmıştır. 635 yılında İslam Ordularının şehri alma-sından sonra, 661-750 yılları arasında Suriye’de kurulan Emevi Hanedanlığı’nın başkenti olmuştur. Ancak Abbasiler döneminde başkent Bağdat olunca eski önemini yitirmiştir. Selçuklular 1076 yılında şehri almış, Haçlı orduları Şam'ı ele geçirmeye çalışmış ancak başaramamışlardır. Şehir 1154 yılında yeniden Haçlıların saldırısına uğramış ancak “Nureddin Mahmud Zengi” tarafından ele geçirilmiştir. Nureddin Mahmud Zengi’den sonra şehir kısa bir süre Moğollar tarafından işgal edilmiş, Memluk döneminde hızla gelişmiştir. Ancak şehir daha sonra yeniden Moğollar tarafından yağmalanmış, Memluklar tarafından onarılmıştır.
Şam 1516 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmiş, Şam vilaye-tinin merkezi olmuştur. Haç yolu üzerinde olması nedeniyle bu dönemde de önemini korumuştur. Şehir I. Dünya Savaşı sonuna kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun yöne-timinde kalmış, 1918 yılında kısa bir süre için Suriye hükümeti kurulmuştur.
Savaşın sonunda İngiltere tarafından işgal edilmiş, yapılan anlaşma uyarınca 1920 yılında “Milletler Cemiyeti” tarafından Fransa'nın yönetimine verilmiştir. 1920-1945 tarihleri arasında Fransız sömürgesi olmuş ancak çıkan isyan üzerine şehir 1925 yılında Fransa tarafından bombalanmıştır. 1945 İsyanı’nda şehir yeniden bomba-lanmış, 1946 yılında Suriye’nin bağımsızlığını kazanmasından sonra ülkenin baş-kenti olmuştur.
Şam karasal iklime sahiptir. Şehre gitmek için en uygun zaman nisan mayıs ayları ile eylül aralık ayları arasındadır. Yazın çok sıcak, kışın ise soğuktur. Kışın ocak ve şubat aylarında kar yağışı görülür.
Türkiye’den Şam’a yaklaşık iki saatte uçakla veya Ankara, İstanbul, Antakya veya Gaziantep’ten otobüsle; Gaziantep veya Antakya’dan dolmuş taksi veya taksi ile önce Halep (Aleppo) şehrine, oradan Syrianair ile uçakla 1 saatte veya Halep’ten otobüsle 5 saatte ulaşabilirsiniz.
Şam’a havayolu ile giderseniz Şam Havaalanı şehre 25 kilometre uzaklıktadır. Havalanından şehir merkezine taksi veya otobüsle ulaşabilirsiniz. Pazarlık yapmak koşuluyla taksi ücreti ucuz olduğu için taksi ile gitmek daha uygundur.
Şam’a otobüsle giderseniz “Harasta Otobüs İstasyonu (Karajat Harasta)” şehrin 6 kilometre kuzeydoğusundadır. Buradan şehir merkezindeki microbus durağına (küçük otobüs); microbus veya taksi ile gidebilirsiniz.
Şam; önemli yerlerini yürüyerek dolaşabileceğiniz bir şehirdir. Yürümekten hoşlan-mıyorsanız veya gideceğiniz mesafeler uzaksa taksi kullanabilirsiniz. Taksiye binerken pazarlık yapmanızda veya taksimetre açtırmanızda yarar vardır. Ancak pazarlık yapamamanız halinde de taksi fiyatları uygundur. Arapça bilmeniz halinde microbus de kullanabilirsiniz. Ana microbus durağı “Jisr Ar Rais” üzerinde “Ulusal Arkeoloji Müzesi’nin” yan tarafındadır. Şehirde yoğun bir trafik söz konusudur. Bu nedenle şehri gezerken trafikte geçecek süreyi de dikkate almalısınız.
Şehir içi ve çevresini dolaşmak için 4 ve 5 yıldızlı otellerin düzenlediği turlardan yararlanabilir. Otelinizden günlük gezileriniz için taksi isteyebilirsiniz. Ayrıca “Saahat Yousef al Azmeh” hemen köşesindeki “Şam Oteli (Cham Palace) ” civarında bulunan turizm acentalarının düzenledikleri turlara da katılabilirsiniz.
Şam’dan Harasta Otobüs İstasyonu veya “Al Samariyeh Otobüs İstasyonu’ndan” kalkan otobüslerle Suriye’nin diğer şehirlerine, Lübnan ve Ürdün’e gidebilirsiniz. Ayrıca bu ülkelere gitmek için şehrin farklı yerlerinde bulunan microbus ve minibüs istasyonlarını kullanabilirsiniz. Pazarlık yapmak koşuluyla taksi de bir seçenektir.
Suriye resmi para birimi Suriye Pound’dur. Doları rahatlıkla kullanabilirsiniz. Ancak paranızın üstünün size geri ödenmemesi olasılığına karşılık yanınızda bol miktarda 5,10 ve 20 Dolar bulundurmanızda yarar vardır. Şehirde kısa bir süre kalacaksanız taksi, müze ve bahşiş için yanınızda mutlaka bir miktar Suriye Pound’u da bulun-durmalısınız. Şehirde kredi kartı kullanımı sınırlıdır. Paranızı otelinizde veya banka-larda bozdurabilirsiniz. Ülkede Cuma ve cumartesi günleri resmi tatil günleridir.
Şam alışveriş yapmayı sevenler için adeta bir alışveriş cennetidir. Şam souklarında (çarşı) ilginizi çekebilecek yüzlerce şey bulabilirsiniz. “Şam Kumaşı” veya “Damasko” adı verilen desenli ipek dokumalar, gümüş, altın takılar, pirinç, bakır ve sedef objeler, kılıçlar, elde işlenmiş cam objeler hediyelik olarak alabileceğiniz eşyalardan bazılarıdır. Ancak alışveriş sırasında mutlaka sıkı bir pazarlık yapmanızda yarar vardır. Ayrıca “Semiramis Tatlıcısı” başta olmak üzere birçok tatlıcıdan çok lezzetli, kutusu açılmadığı taktirde altı ay bozulmayan, şerbetsiz veya az şerbetli tatlılar ve Arak satın alabilirsiniz.
Suriye mutfağı Türk damak zevkine uygun zengin bir mutfaktır. Suriye mezeleri lezzetli ve çok çeşitlidir. ”Mezeler arasında “Humus”, “Baba Ghanoug”, “Tabbouleh”, “Fatayer”, “Lebneh”, “Nar ekşili Zahler Salatası” sayılabilir. Ana yemek olarak “Kibbeh”, “Kafta”, Makhloba”, “Moolookhiye”; tatlı olarak “Baklava”,“Maamoul”, “Halawat bi Djeben”, “Asmaleyye”; pide olarak “Mankouche”, Ekmek olarak “Khoobz Arabi”, fast food türü “felafel”, “Manaeesh”, “Kebab” ve “Shwarma” deneyebilirsiniz.
İçki olarak rakıya benzeyen “Arak’”; bira olarak “Barada” tercih edebilirsiniz. Ülkede nargile kullanımı yaygındır. Bu nedenle nargiyeyi tüm cafe ve restaurantlarda bulabilirsiniz. Şam’da restaurantlarda yemek esnasında kadın ve erkeklerin yemekle birlikte nargile içmeleri adeti yaygındır. Sizde yemek sırası veya sonrasında nargile içmeyi deneyebilirsiniz. Su olarak şişe suyu kullanmanızda yarar vardır.
Şam özellikle kadınların giyimlerine dikkat etmeleri gereken bir şehirdir. Şehirde gezerken dikkat çekmeyecek, kapalı giysiler giymeniz uygun olur. Ayrıca özellikle Eski Şehir’de gezerken başta çocuklar olmak üzere her yaştaki yankesicilere karşı dikkatli olmanızda yarar vardır. Eski Şehirde Müslüman bölgesinde peşinize takılan ve size sürekli İngilizce laf atan gençlere ve çocuklara cevap vermeden yolunuza devam etmeniz, Eski Şehir sokaklarında kaybolsanız bile bunu onlara belli etmemeniz, esnaftan yardım istemeniz iyi olur.
Şam; “Eski Şehir” ve “Yeni Şehir” olmak üzere iki bölümden oluşur.
Eski Şehir şehrin merkezinde yer alır. M.Ö. XV. yüzyılda kurulmuştur. Farklı mede-niyetlerin izlerini taşır. Eski şehrin etrafı kalın “Şehir Duvarları” ile çevrilmiştir. Bu duvarlar ilk olarak Roma döneminde yapılmış, daha sonra sürekli yenilenmiştir. Günümüzdeki duvarlar ise XIII. yüzyıldan kalmıştır. XX. yüzyıla kadar var olan 13 kapıdan günümüze sadece 7 tanesi ulaşabilmiştir. Roma döneminden kalan tek kapı Hıristiyan bölgesinde yer alan “Doğu Kapısı’dır (Bab ash Sharqi/Bab Sharqi)”. Şehir duvarlarının üç tarafında şehrin ana caddeleri, bir tarafında Barada Nehri yer alır. Eski şehrin Müslüman, Hıristiyan ve Musevi bölgelerini birbirinden ayıran içi kapılar ise zamanla yıkılmıştır.
“Eski Şehre, bulunduğunuz yere göre farklı yerlerden girebilirsiniz. Ancak en fazla kullanılan giriş; Eski Şehrin batısında, Kalenin güneyinde yer alan “Hamidiye Çarşısı’dır (Souq Al-Hamidiyya/Souq Al- Hamidieyeh)”. Hamidiye Çarşısı üzeri metal bir tavanla kaplı, geniş bir sokağın her iki tarafına yan yana sıralanmış, iki katlı dükkanların bulunduğu, yaklaşık bir kilometre uzunluğunda bir çarşıdır. Her türlü eşyanın satıldığı bu kapalı çarşı ve ona bağlanan sokaklar yerel giysili yerli halk ve meraklı turistlerle doludur. Dükkanların kapalı olduğu bayram döneminde bile kalabalıktan çarşının içinde gezmek çok güçtür. Geçmişi Roma dönemine kadar uzanan sokağın çarşı haline gelmesi XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu döneminde gerçekleşmiştir. Çarşı 1780 inşa edilmiş,1863 yılında II. Abdülhamit döneminde yenilenmiştir. 2002 yılında restore edilen çarşı “Batı Tapınak Kapısı’na kadar uzanır.
Eski Şehrin kuzeybatısında “Kale (Damascus Citadel)” yer alır. Kale’ye Hamidiye Çarşısı’na kuzeyden bağlanan ara sokaktan veya “Saad Zagloul Buluvard’a” bağla-nan sokaktan ulaşabilirsiniz. Kale; 1076-1193 yılları arasında Selçuklular tarafından yapılmış, daha sonra defalarca yenilenmiş, genişletilmiş ve farklı amaçlarla kullanıl-mıştır. Fransız sömürge döneminden itibaren 1985 yılına kadar hapishane olan kale; halen müze ve çeşitli gösteriler için kullanılmaktadır. Kalenin Saad Zagloul Boluvard tarafında önünde Selahaddin Eyyübi’nin heykelini görebilirsiniz.
Hamidiye Çarşısı’nın sonunda yer alan, III. yüzyıldan kalan Roma Jupiter “Batı Tapınak Kapısı” dev boyutları ile göz alıcıdır. Ancak bu muhteşem kalıntıların yer aldığı küçük meydan; kalıntıları incelemenizi engelleyecek kadar kalabalıktır. Bir tarafta Şam’a özgü yiyecek satan satıcılar ve alışveriş yapan yerel halk, diğer tarafta turistler ve onları merakla izleyen “hello” diye bağıran çocuklar ve gençlerle; mey-dana tam bir karmaşa hakimdir.
Batı Tapınak Kapısı Kalıntıları’nın bulunduğu meydanda, Emevi Cami’nin batı duvarı ve Müslümanların girdiği batı kapısı yer alır. Camiye girebilmek için caminin kuzey tarafındaki bilet gişesinden bilet ve kadınların uzun kapişonlu açık kahve renkli bir giysi almaları gerekir. Giysilerin alındığı caminin kuzey tarafındaki alanda; Kudüs’ü fetheden, Eyyübi Hanedanlığı’nın kurucusu “Salahaddin Eyyübi’nin Türbesi bulunur. Beyaz renkli üzeri kırmızı kubbeli küçük türbenin içinde biri Selahaddin Eyyübi’nin mezarı ile diğeri Alman İmparatoru II.Wilhelm’in hediye ettiği mermer mezar yer alır. 1914 yılında Filistin yakınında uçakları düşen “ilk Türk Hava Şehitleri’nin Mezarları” türbe kapısının hemen yanındadır. Bu bölümde ayrıca “Jupiter Tapınağı’ndan kalan Sütunlar”, Müslüman olmayanların girdiği kuzey kapısı yer alır. Caminin kuzey duvarının ortasında gördüğünüz minare; üst tarafı XI. yüzyılda, alt tarafı cami ile birlikte yapılan; caminin en eski minaresi “Gelin Minaresi’dir”.
İslam Dünyası’nın ilk büyük cami olan “Emevi Cami/Emeviye/Ümeyye (Umayyad Mosque)” son derece ilginç bir camidir. Caminin bulunduğu alanda; ilk olarak 3000 yıl önce Aramiler tarafından tanrı “Hadad” için bir tapınak yapılmış, Roma döneminde bu tapınak genişletilerek “Jupiter Tapınağı’na dönüştürülmüştür. Jupiter Tapınağı IV. yüzyılda Hıristiyanlığın yayılmasından sonra “St.John the Baptist Bazilikası” olmuş, 635 yılında İslam ordularının şehri almasından sonra 70 yıl boyunca doğusu Müslümanlar, batısı Hıristiyanlar tarafından ibadet yeri olarak kullanılmıştır. Emeviler döneminde, Şam’ın başkent olması üzerine, batı bölümüne karşılık, Hıristiyanlarla yapılan anlaşma sonucu, şehrin farklı yerlerine kiliseler yaptırılmış, bu alana eski kalıntılar kullanılarak 705-715 yılları arasında “Halife Velid bin Abdülmelik” tarafından dönemin en büyük cami inşa ettirilmiştir. Tüm Suriye’nin 7 yıllık vergisinin harcandığı cami; Moğol İstilaları ve yangınlar sonucu tahrip olmuş, Abdülhamit döneminde yeniden onarılmıştır.
Dikdörtgen şeklinde bir plana sahip olan caminin; üç minaresi ve dört giriş kapısı bulunmaktadır. Cami duvarları eski tapınak kalıntıları kullanılarak inşa edilmiştir.
Ayakkabılarınızı mutlaka çıkarmanız gereken, zemini mermer kaplı “Cami Avlusu’nun üç tarafı çok güzel mozaiklerle süslü, sütunlu revaklarla çevrilmiştir. Bu bölümlerin tavanları ve duvarlarındaki muhteşem mozaiklerde; Şam sarayları, köşkleri, Barada Nehri ve dev ağaçlar tasvir edilmektedir. Avlunun dördüncü tarafı olan güney tarafında; ön cephesi muhteşem altın mozaiklerle kaplı ibadet bölümü, caminin şık kubbesi ve iki minare yer almaktadır. Bu minarelerden; güneybatı köşesindeki, memluk tarzında minare XV. yüzyılda yapılan Memluk Sultanı’nın adını tanışan “Kayıtbay Minaresi” , güneydoğu köşesindeki, XI. yüzyılda yapılan, “Ak Minare-İsa Minaresi’dir”. Ak Minare Hz. İsa’nın kıyametten önce ineceği minare olarak bilinmektedir.
Avluda Abbasiler tarafından sekiz sütun üzerine, kamu hazinesini korumak amacıyla yaptırılmış “Hazine Kubbesi”, tam orta yerinde bir “Çeşme”, Çeşmenin her iki tarafında “ Aydınlatma Lambaları” ve “Saat Kubbesi” bulunur. Saat Kubbesi tarafında, avlunun doğu tarafındaki revaklı bölümün içinde, Kerbala’da Yezid’in adamları tarafından başı kesilen ve Şam’a getirilen Hz. Hüseyin’in başının bulunduğu “Hz. Hüseyin’in Türbesi’ni” görebilirsiniz.
Caminin batı giriş kapısından girdikten sonra sağ tarafta yer alan kapıdan girilen ibadet bölümü 136 metre uzunluğundadır. İki katlı dev kolonlarla ayrılmış 3 büyük koridor caminin batısından doğusuna doğru tüm ihtişamı ile uzanmaktadır. Muhteşem güzellikteki vitray, mozaik ve dev kristal avizelerle süslü caminin içinde; “St.John the Baptist” veya Müslümanlar tarafından “Hz. Yahya” olarak bilinen Hz.İsa’yı vaftiz eden “Hz. Yahya’nın başının yer aldığı küçük bir türbe bulunmaktadır. Türbenin üst tarafında caminin kubbesi yükselmektedir. Caminin içinde ayrıca dört sünni mezhep için-Hanefi, Maliki, Hanbeli, Şafii- ana mihrap Şafiiler için olmak üzere dört mihrap yer almakta, dört mezhebin mensupları, camide aynı anda kendi imamları arkasında namaz kılabilmektedir.
Emevi Cami’ni merkez olarak kabul ederek; caminin kuzeybatı tarafına kaleye doğru yönelirseniz “Salahaddin Eyyübi Türbesi’nin” yakınında, XIII. yüzyılda yapılmış Eyyübi sanatının örneği “Adeliyya Medresesi (Madrassa al-Adeliyya/Al Madrasa al Adiliya)” ile onun karşısında yer alan “Zaharriya Medresesi’ni (Madrassa az-Zahariyya/Al Madrasa al Zahiriya)” ve “Zaharriya Hamamı’nı (Hammam az-Zahariyya)” görebilirsiniz.
Emevi Cami’nin kuzeydoğu tarafına yönelirseniz bu defa Seyyide Rukiye Türbesi’nin” bulunduğu yere İranlılar tarafından, 1985 yılında yaptırılan, Şii geleneklerine göre ziyaret edilen, Pers tarzındaki “Seyide Rukiye Cami’ne (Sayyida Ruqayya Mosque/Sayeda Ruqaya Mosque)” ulaşabilirsiniz.
Emevi Cami’nin güney duvarını takip ederek, doğu kapısı tarafına yönelirseniz; dar, eski binalarla dolu “Sharia al Qaimariyya/Al Qaimariyeh Street)” karşınıza çıkar. Bu dar, uzun sokağın cami doğu kapısı ile eski tapınaktan kalan “Doğu Tapınak Kapısı Kalıntıları” arasındaki bölüm son derece canlı ve renklidir.
Emevi Cami’nin güney bölgesi ise Eski Şehrin çarşı bölgesidir. Bu bölgede sayısız dükkan, han, hamam, medrese, eski Şam Evleri ve sarayları yer alır. Bölgeye Batı Tapınak Kapısı’nın bulunduğu meydandan cami duvarı boyunca güneye doğru inen ince dar sokaktan ulaşabilirsiniz. Caminin halka açık “Güney Kapısı’nın (Bab Ziyada)” karşısındaki altın ve parfüm çarşısı “Souq as Silah” boyunca yürüyerek onun bitiminden doğuya-sağa döndüğünüz zaman şehrin en önemli saraylarından biri olan “Azem Sarayı’na ” ulaşabilirsiniz. Yüksek bir kapıdan girilen, etrafı yüksek duvarlarla çevrili saray; 1749-1952 yılları arasında, “Osmanlı Valisi Azem Paşa” tarafından kesme taştan yaptırılmıştır. Sarayın haremlik, selamlık bölümü ile havuz, ağaç ve çiçeklerle süslü şık avlusunu çevreleyen diğer binaları günümüzde “Etnog-rafya Müzesi” olarak kullanılmaktadır. Sarayın muhteşem şekilde döşenmiş içi geçmişi yansıtacak şekilde çok güzel düzenlenmiştir.
Saraydan sonra güneye doğru devam eden baharatçıların bulunduğu üzeri kapalı “Souq al Bzouriya/Souq al-Buzouriyeh” üzerinde ise “Nureddin Hamamı (Hammam Nureddin)” ile “Esad Paşa Hanı’nı (Khan As’ad Pahsa)” görebilirsiniz. Çok sayıda harap binann bulunduğu bu souk sizi “Straight Caddesi’ne ulaştırır”. Bu caddenin kapalı batı bölümü “Mithat Paşa Çarşısı (Sharia Souq Medhat Pahsa/Souq Midhad Pasha)”, doğu bölümü “Sharia Bab Sharqi/Bab Sharqi Street” olarak bilinir. Eski Şehri batı- doğu yönünde kesen caddenin doğu tarafı “Doğu Kapısı’na (Bab ash Sharqi/Bab Sharqi)” ulaşır. Cadde Grek ve Roma döneminde şehrin ana caddesini oluşturmuştur.
Straight Caddesi’nin bir bölümü üstü kapalı olan batı bölümü; eski binalarla dolu ve çok kalabalıktır. Buraya bağlanan dar, bakımsız, oldukça pis ara sokaklarda çoğu perişan haldeki eski Suriye evlerini görebilirsiniz. Bu evlerin ancak küçük bir bölümü günümüzde restore edilebilmiştir.
Restore edilmiş eski Suriye evlerinden birinin içini yakında görmek isterseniz; Azem Sarayı’nın duvarını takip ederek arka tarafına ulaştığınızda karşınıza çıkan “Sharia as- Sawwaf” üzerindeki “Beit Jabri” uğramanız gerekir. Beit Jabri aynı zamanda Suriye yemekleri yiyebileceğiniz veya kahve içebileceğiniz güzel bir mekandır.
Straight Caddesi’nin doğu bölümünde “Hıristiyan Bölgesi” yer alır. Caddenin kenarında yer alan “Roma Kemeri’nden” sonra başlayan, Roma döneminden kalan bazı kalıntıların yer aldığı bu bölümde; çok sayıda Katolik, Ortodoks, Ermeni, Ma-ronit kilisesi birbirlerinden farklı yapı tarzları ile bir arada bulunur.
Caddenin güneyinde kalan eski Musevi bölgesi ile kuzeyinde kalan Hıristiyan bölgesi dar sokakları ile oldukça ilgi çekicidir. Bu dar sokaklarda bir bölümü oldukça eski, büyük bölümü çok güzel restore edilmiş yüzlerce ev bulunur. Eski Şehrin Hıristiyan ve eski Musevi bölgesi; Müslüman bölgesine göre daha temiz, daha sakin ve bakımlıdır. Bu bölgede Suriye’ye özgü hediyelik eşyalar, kitap ve çeşitli dokümanlar bulabilir. Antika eşya satan küçük dükkanlardan alışveriş yapabilirsiniz.
Hıristiyan bölgesindeki çok sayıda kilise içinde “Ananias Şapeli (St.Ananias Chapel)” Hıristiyanlar açısından özel bir öneme sahiptir. Şapele; “Doğu Kapısı’nın (Bab ash Sharqi/Bab Sharqi)” hemen yanındaki, şehir duvarının kenarından kuzeye uzanan, dar sokaktan “Sharia Hanania/Hanania Street” ulaşabilirsiniz. Hıristi-yanların önemli haç noktalarından biri olan şapel; Musevilikten Hıristiyanlığa geçen, Hıristiyanlığı yayan, “St. Paul’un (Tarsus’lu Aziz Pavlus)” vaftiz edildiği yerdir. Küçük bir avludan merdivenle inilen taş küçük şapelin duvarında Aziz Paul’un vaftizi ile ilgili ikonlar yer alır.
Straight Caddesi’nden ara sokaklarla veya Doğu Kapısı’ndan çıkıp, şehir duvarları boyunca batıya doğru yürüyerek kısa sürede ulaşabileceğiniz Eski Şehrin güne-yindeki “Bab Kisan” ise; St. Paul’un Museviler tarafından öldürülmesini önlemek için bir sepet içinde kaçırılmak istendiği yer olarak; Hıristiyanlar için özel bir öneme sahiptir. Burada bulunan “St. Paul Kilisesi (St.Paul Church)”; St Paul’a adan-mıştır.
“Yeni Şehir” şehrin Eski Şehir duvarlarının dışında kalan bölümüdür. XI. yüzyıldan itibaren Eski Şehrin yetersiz kalması üzerine Nureddin Mahmud Zengi ve Eyyübi döneminden başlayarak; şehir duvarlarının dışında, şehirden bağımsız, yeni mahal-leler oluşturulmaya başlanmıştır. Memluklar döneminde mahalleler genişleyerek şehir duvarları ile birleşmiş, bu dönemde kurulan yeni mahallelerde çok sayıda cami ve medrese yapılmıştır. Osmanlı döneminde bu mahallelere yenileri eklenmiş, bu dönemde yeni camiler ve bir külliye inşa edilmiştir. XIX. yüzyıldan itibaren batı tarzı binalar yapılmaya başlanmış, şehir daha geniş bir alana yayılmıştır. Halen Yeni Şehrin gelişimi devam etmekte, çok sayıda modern yeni yerleşim yerleri kurulmaktadır.
Yeni Şehrin farklı bölgelerinde çok sayıda tarihi eser bulunur. Bunlar arasında; Eski Şehrin Hamidiye Çarşısı bölümüne batıdan bağlanan “Sharia al Nasr/Al Nasr Street” üzerinde, önünde eski bir lokomotif duran, Şam ile Medine arasında ulaşımı sağlamak amacıyla II. Abdüllhamit tarafından, 1900-1908 yılları arasında yaptırılan ancak dönemin koşulları nedeniyle Mekke’ye kadar uzatılamayan “Hicaz Demiryolu İstasyonu (Hejaz Train Station)” yer alır. Dışı görkemli olan istasyonun iç süsle-meleri ve pencerelerindeki vitraylar, balkon şeklinde düzenlenmiş üst katı göz alıcıdır. Ancak kitap satış tezgahlarının sıralandığı istasyonunun içi ile küçük bir kahve bulunan arka bölümü bu tarihi binanın güzelliğine yakışmayacak şekilde bakımsız ve kötü durumdadır. Raylar sökülmüş, Binanın arka tarafı inşaat nedeniyle kapatılmıştır.
Hicaz Demiryolu İstasyonu’nun batısında görebileceğiniz önemli yerler arasında “Süleymaniye Külliyesi (Takiyya As-Süleimaniyya)” yer alır. Külliye; 1554 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış, yapımı 1559 yılında tamamlanmış, II. Selim zamanında yeni bölümler eklenmiştir. Külliye hacca gidenlere hizmet vermek amacıyla düzenlenmiş, cami, medrese, imarethane, arasta gibi bölümlerden oluşmuş, abdest almak amacıyla caminin önüne büyük bir havuz yapılmıştır. İki ince minareye sahip olan “Süleymaniye Cami” klasik Osmanlı mimarisinin özelliklerini taşmaktadır. Caminin hemen yanındaki özel bir bölümde bazı Osmanlı padişahlarının torunları ve oğulları ile “Sultan Vahdettin’in Mezarı” bulunmaktadır. Mezarlığın masrafları Türkiye tarafından karşılanmaktadır. Külliyenin kapıdan girişte solda kalan bölümünde, bakımsız bir tek kubbeli II.Selim tarafından yapılan cami, ortasında halen bakımsızlıktan perişan halde küçük bir havuz, el sanatları ürünleri satan dükkanlar haline dönüştürülmüş eski öğrenci odaları yer almaktadır. Türkiye ile Suriye arasında imzalanan anlaşma uyarınca; çok kötü durumda olan Süleymaniye Cami ile arasta başta olmak üzere külliyenin tümünün restorasyon çalışmaları kısa bir süre sonra başlatılacaktır.
Külliyenin karşı tarafında girişi “Sharia Shoukri al-Quwatli/Shukri al Quatli Buluvard” üzerinde yer alan “Ulusal Arkeoloji Müzesi” bulunur. Müzenin bahçesi ve içi Suriye’nin farklı tarihi yerlerinden getirilen muhteşem eserlerle doludur. Müze tarih öncesi dönemden başlayarak Suriye tarihinin tüm önemli dönemlerini kapsayan binlerce değerli esere ev sahipliği yapar.
Yeni Şehrin önemli meydanı (Saahat ash-Shohada/ Al Shuhadaa Square/Al Marjeh)”olarak bilinen meydandır. Hamidiye Çarşısı’na yakın olan bu meydana farklı cadde ve sokaklardan kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Meydanın etrafında oteller, ucuz yiyecek yerleri, ortasında “Telgraf Anıtı” yer alır.
Hicaz Demiryolu İstasyonu karşısından kuzeye doğru uzanan “Sharia Said Al Jabri/Said Al Jabri Street” Yeni Şehrin önemli caddelerinden biridir. Cadde daha sonra adı değişerek bir meydana “Saahat Yousef al- Azmeh/Yousef Al azmeh Square)” kadar ulaşır. Bu meydan çok sayıda önemli caddenin kavşak noktasını oluşturur.
Yousef al- Azmeh bağlanan, batıya uzanan “Sharia Maysaloun/Maysaloun Street” üzerinde şehrin tanınmış otellerinden “Şam Oteli (Cham Palace)” yer alır. Otel içi; dekorasyonu, döner restaurantı ve kaliteli müzik yapan Rus Sanatçıları ile görülmeye değer güzelliktedir. Otelin hemen yanındaki kuzeye doğru uzanan cadde sizi şehrin modern alışveriş caddesi “Sharia al-Hamra” ulaştırır.
Maysaloun Caddesi batı tarafı sonundaki kavşaktan kuzeye uzanan “Sharia al-Jala’a /Al Jala Buluvard ” lüks konutların bulunduğu şehrin önemli caddelerinden biridir. Bu caddenin güney bölümden Ulusal Arkeoloji Müzesi’nin önünden geçen caddeye “Sharia Shoukri al- Quwatli/ Shukri al Quatli Buluvard” ulaşabilirsiniz.
Şehrin en ilginç bölgelerinden biri “Qassioun Dağı/Qasiyoun Mount” eteklerinde yer alan çok sayıda cami, türbe, medrese ve bir souk’a sahip, dar, düzensiz sokaklarla dolu, birkaç katlı binaların bulunduğu “Salihiyya” bölgesidir.
Tüm Şehri görmek için en uygun yer ise “Qassioun Dağı/ Qasiyoun Mount”’dır. Gidiş dönüş anlaşacağınız ve sizi beklemesini isteyeceğiniz taksi ile ulaşabileceğiniz, 1200 metre yüksekliğindeki Qassioun Dağı’ndaki cafe ve restaurantlarda oturarak Salihiyya bölgesini ve tüm şehri gece veya gündüz seyredebilir. Çok sayıda güzel fotoğraf çekebilirsiniz.
Şam Yeni Şehir bölgesinde en tanınmış ve modern yer; şehrin en geniş cadde ve modern caddelerinin bulunduğu “Mezze” bölgesidir. Şehrin en modern cafe ve restaurantları “Mezze Caddesi” üzerinde yer alır.
Şam’ın dikkat çekici özelliği; tüm binaların aynı renkte olması; kamu binalarında, meydanlarda hemen her yerde Suriye eski Devlet Başkanı “Hafız Esad” ile Yeni Devlet Başkanı oğlu “Beşar Esad’ın” birlikte veya ayrı ayrı resimlerinin bulunmasıdır.
Şam şehri dışında da kısa sürede ulaşabileceğiniz çok sayıda yer bulunur. Bunlar arasında; şehrin güneyinde yer alan, aynı adı taşıyan bir köyde bulunan, Şiiler ve Caferiler açısından büyük önem taşıyan, “Hz. Ali’nin” kızı “Hz. Zeynep” için yapılmış “Sitti Zeynep Cami (As- Sayyida Zaynab Cami)” sayılabilir. Caminin içinde Hz. Zeynep’e ait bir türbe bulunmaktadır. Ayrıca dünyada Hz. İsa’nın dili olan Aramice konuşulan tek yer olan, Hz.İsa ve Hz.Meryem’in bir süre yaşadığı, kayalıklara kurulmuş “Maalula Köyü” dini mekanları ile ilgi çekebilir. Şam’da son yıllarda şehre yakın uzaklıkta bin, iki bin kişilik temalı restaurantlar açılmıştır. Arzu ederseniz bunlardan birinde Suriye yemeklerini tadabilirsiniz.
---------------------------------------------------------------------
Bu yazı 2010 yılında Suriye’ye yaptığım seyahat sırasında Şam şehrinde gezdiğim yerler, edindiğim izlenimler, rehberlerden ve aşağıdaki belirtilen kaynaklardan edinilen bilgilerden yararlanılarak hazırlanmıştır.
Bonechi, Art and History Syria, 2010, ISBN: 078-88-4760119-2.
http://www.syriatourism.org
Lonely Planet, Syria- Lebanon (ed: Terry Carter, Lara Dunston, Amelia Thomas), 2008, ISBN: 978-1-74104-609-0.
http://www.dunyaturu.com/suriye/sam05.html
http://tr.wikipedia.org/wiki/Şam
SEYAHATLER

Avusturya Cumhuriyeti; Orta Avrupa'nın güneydoğusunda yer alır. 83.858 km² yüzölçümüne sahiptir. Batıda Liechtenstein ve İsviçre, güneyde İtalya ve Slovenya, doğuda Macaristan ve Slovakya, kuzeyde Almanya ve Çek Cumhuriyeti ile komşudur.

Bosna Hersek 51.147 km² yüzölçümüne sahip bir Balkan ülkesidir. Ülke; kuzey, batı ve güneyde Hırvatistan, doğuda Sırbistan, güneyde Karadağ ile komşudur. Ülkenin kuzey bölgesi “Bosna”, güney bölgesi “Hersek” olarak tanınır.

Singapur Güneydoğu Asya’da yer alan bir ada devletidir. Malakka Boğazı ve Güney Çin Denizi arasında Malakka Yarımadası'nın güneydoğu ucunda yer alır. Kuzeyde Malezya'nın Johor Eyaleti, güneyde Endonezya'nın Riau Adaları ile çevrilidir. Anakaradan Johor Boğazı ile ayrılır. Malezya’ya iki uzun köprü ile bağlanır. Güneydoğu sahilindeki 63 küçük ada ile birlikte yüzölçümü yaklaşık 682 km2 civarındadır. Dünyanın en küçük yirmi ülkesinden biridir.

Fas Krallığı, kuzeybatı Afrika'da yer alan Arap ülkesidir. İspanya’dan Cebelitarık Boğazı ile ayrılır. Akdeniz ve Atlantik Okyanusu'na kıyısı olup, Afrika'nın Avrupa'ya yaklaştığı uçta, Avrupa’ya 14 km uzaklıktadır. Afrika'nın en ucundaki “Tangier” şehri Fas'a, Fas topraklarındaki “Ceuta” ve “Melilla” İspanya'ya aittir. Yüzölçümü 446.550 km2, güneyinde hak iddia ettiği,1975'ten beri yönettiği Batı Sahra dahil edilirse 710.850 km2 ‘dir.
Copyright 2010. Privacy Policy | Terms of Use | XHTML | CSS
Design by MEHMET KEREM PALA
>